Paylaş
O güç güç değil. Kaba kuvvet o. Korkudan kaynaklanır. Kaybetme korkusundan.
Ve kimseyi avucunuzda sıkarak elinizde tutamazsınız. Tam tersi, avucu apaçık tutacaksınız. (Gençliğime sevgilerimle yazımdan)
İnsan güzel elbiselerle şarkı söylemek için spot ışıklarının altında rahatlıkla durabilir.
‘Bakın bana’ dersin. Ne güzelim, ne güzel kıyafetim, saçım, tenim. Ne güzel şarkılarım. Birlikte söyleyelim...
Ama insan dayak yiyip kolundaki morluklarla spot ışıklarının altında durabiliyorsa, içi çok kuvvetli demektir.
‘Bakın bana yaralıyım, düştüm.’
Bunu söylemek çok zor.
Sıla çıktı söyledi.
Bu cesareti, dik duruşu hepimizi yüreklendirdi, sızlattı ve sarıldık ona.
Kız kardeşliği hatırladık yeniden.
Bu memleket diye söze başlamayı sevmiyorum genellikle ama bu sefer başlayacağım.
Bu memlekette bir erkek yazılımı var ki, görmeye dayanamıyorum.
Kesin rastlamışsınızdır.
Karikatürü şöyle bu tipin: Arabasından omuzlarıyla yüzer gibi çıkar, kız arkadaşı arkadan yürür ve bu öndeki bodygoril ona sahip çıkıyordur.
Sahip çıkılması gereken obje, sadece o geceliğine dışarı şöyle bir hava almaya çıkarılmış gibi, erkeğin gölgesinde yürür.
Önüne bakıp yemeğini yer kalkar.
Bu kendine güvensiz erkek, ta çocukluğuna gitmek gerekir sebebi bulmak için, bir kişinin dahi kız arkadaşına bakarsa onu kaybedeceğini düşündüğünden aslında odadaki en korkak olandır.
Bunu böyle değilmiş gibi göstermek için de, dikilmiş ıstakozlar gibi yürür.
Ben o omuz yüzüşüne de, o gölgedeki kıza da yokum.
Sıla’ya varım ben.
Elini kaldıranın elini havada yakalayan ve bunu bana yapamazsın izin vermiyorum diyene varım.
Küçük bir oğlum var.
Kadına hiç el kalkmayan bir evde büyüyor.
Yine de onun eliyle vurarak bir şeyi halledemeyeceğini ona ilk anlatacak olan kadın benim.
Hayat annede başlıyor.
‘Seviliyorsun merak etme’yi evde soluyorsun.
‘Korkmana gerek yok halledersin’i sana ilk oyunların anlatıyor.
Kaba kuvvetle birini durduğu yerden devirirsin ama sana vurduran o duyguyu deviremezsin.
O güvensizliğin dimdik ayakta durur. Vur vur geri dikilir.
İşte bu yüzden kadına, çocuğa el kaldırmak kabul edilemez.
Peki bu memleketten bir #metoo (benim de başıma geldi) hareketi çıkar mı?
Weinstein sonrası bir dünyada olduğu gibi, bana da vurdular diyenler olur da, vuran eller havada asılı kalır mı?
Sanmam. Burası ne yazık ki dilsiz kadın ve çocukların yaşadığı bir yer.
Herkes bunu demenin dayağından korkar. Keşke öyle olmasaydı.
Keşke Sıla kız kardeşimizi takip etsek.
Sıla’ya vuramayacağın gibi, bana da vuramazsın desek.
Kadına kalkan eller, ona kalkan yapan omuzlar utansa. Herkes kendinden sorumlu.
Bakın Selim İleri ne güzel demiş: İnsan yalnızca kendisiyle hesaplaşabilir.
Sıla, sen benim kız kardeşimsin.
Bütün denizler gibi bu da durulduğunda yine gemiciler sesini duyacak Sıla deniz kızının.
Bu defa şarkı söylerken. Sıkıca sarılıyorum sana tüm sevgimle.
Kızlar, bu yazıyı okuduysanız şiddeti kabul etmeyin.
Gidip aciz değil, cesur erkeklere aşık olun.
Paylaş