Sadece güneşli günlerde yürürsen, istediğin yere varamazsın

Kim olursak olalım, zalim olma, kibirli olma hakkını kendimizde görenlerimiz dahi, hayat yolunda giderken uğrunda savaş vermeye hazır olduğumuz değerlerimiz olmalı.

Haberin Devamı


Hayat öyle gelişi güzel yaşanacak bir şey değil. Düşünerek, severek, içine çekerek, etrafa faydalı olarak ve bir yandan da kendini ortaya koyarak yapıldığında bir şeye benziyor.
Yoksa günler, biliyorsunuz işte, sabahtan akşama önümüzde uzanıyor, biz de içinden geçip gidiyoruz.
Günü bitirmek mesele değil, o çok kolay, günü nasıl yaşadığın, hangi değerlerin notalarına basabildiğin mühim.
Bir sonraki gününü, bugününden farklılaştıracak yegane güç bu erdemlerde.
Sık sık, giderken nelere sıkı sıkı tutunmalı diye düşünürken karşıma güzel bir liste çıktı. Çok beğendim.
Belki, özellikle bugünlerde, size de kılavuz olur diye aktarıyorum.

Modern hayat için 10 erdem listesi:

1. Direnme gücü: Etraf karardığında da, yola devam etme gücü. Her şeyin ters yüz edilebilirliğine olan inancı kaybetmemek. Kendi korkularınla başkalarını da korkutmamak. Çok güzel bir laf vardı, “Sadece güneşli günlerde yürürsen, gideceğin yere varamazsın” diye, onu unutmamak.
2. Empati: Bir başkasının acısını, derdini içine almak, seninmiş gibi yapmak. Hatta yapabiliyorsan, kendine bir de onun gözünden bakmak. Her şey sen değil.
3. Sabır: Modern çağ bizi tahammülsüzlüğe, hıza bağımlı kıldı. Halbuki, her şeyin her zaman mükemmel gitmediği bilgisini yutarsak, sabırla her şeyi işlemek mümkün. Onun en güzel lafını biliyorsunuz: Sabreden derviş muradına ermiş.
4. Fedakârlık: Genlerimizde bencillik kadar fedakârlık da var. Türümüzün devamı için, grup için fedakârlıklar yapmışız hep. Yoksa birini sevemez, aile kuramaz, dünyayı kurtaran adam olmayı isteyemezdik. Fedakârlık yapan, yapmayandan öne geçer.
5. Kibarlık: Bu nereden çıktı diyeceksiniz. Özellikle Türkiye’de pek prim yapmayan, zayıflık gibi algılanan bir şey. Halbuki medeniyet, başkalarına saygı göstererek, konuşma ve hareketlerine üslup katarak kuruluyor. Tolerans gibi biraz. Seninle aynı fikirde olmayanla bile, bir arada gerilimsiz durmanı sağlar.
6. Mizah: Kendisiyle dalga geçmeyen ve geçirtmeyen insanlar çok sıkıcı. Mizah, üzüntüyle baş etmenin en etkili yolu. Aslında hep hayal kırıklığından besleniyor. Mizah hep şu uçurumlarda köprü kuruyor: Olanla, olmasını istediğimiz arasındaki uçurumda; hayalimizdeki bizle gerçek biz uçurumunda; başkaları hakkında düşündüklerimizle başkalarının nasıl olduğu arasında. Bu uçurumlara düşmek yerine, dalgayla geçsek üzerinden daha erdemli olmuş olmaz mıyız?
7. Kendini bilmek: İki şansımız var. Ya kendimizi bilmeyip her şeyi başkalarından bileceğiz ya da kendimizi bileceğiz. Büyük insanların çuvaldızı hep kendilerine batırmaları bundan. Bizim dışımızda suçlanacak biri, çoğu zaman yok.
8. Affetmek: Birini affetmek için, Hindistan’a aşramlara gidip’ saatlerce kıpırdamadan oturup gözyaşı dökenler gördüm. Büyük hafızayı yakmak istiyorlardı. Halbuki, bir uçan balonu bırakır gibi affetmek mümkün. Kolay değil ama erdemli olmak kolay değil zaten. Hataları silmeyenler, yeni bir şey yazamıyor.
9. Umut: Karamsarlık derin, iyimserlik yüzeysel sayılıyor. İyimserler kör, duyarsız sayılıyor. Halbuki umut, bugünün yarının silik bir eskizi olduğunu hatırlamak. Ki öyle. Yarın hep daha güzel. Bu rüzgarı alanın, yelkenleri dolar.
10. Kendine güven: Çoğu büyük hayal, sırf güvensizlik yüzünden hayal kalır. Hayatın kısa olduğunu bilip, riski alan madalyasını kazanır. Kendine güven kibir değildir, cesaret etmektir.

Haberin Devamı

Bir pazartesi de bütün bu erdemleri düşünmek için güzel bir gündür.

Yazarın Tüm Yazıları