Kim güzelse aptal, kim başarılıysa şanslı, kim paralıysa hırsız!

Bunu içlerinden üç kere geçirir, rahatlarlar. Kendi yokluklarından, beceriksizliklerinden ve tembelliklerinden bihaber yaşamalarına engel olan bu fanileri tartaklarlar.

Hayatın güzelleri akılla, yeteneklileri başarıyla, çalışkanları parayla ödüllendirebileceğine ihtimal vermezler. Vermezler çünkü hayat bu kadar adaletsiz olamaz. Onlar bu kadar çorakken, çayır çimenli araziler haramdır. Yağmalansındır.

Sıkıcı bir bohem edebiyatıyla yıllarca uyumuşlardır. Sanatçıların süründükleri, dehaların anlaşılmadan öldükleri ve çirkinlerin zekayla süslendikleri bir masala inanırlar. Öbür türlüsü bunlara katlanılmaz gelir. Her gün binlercesi, diğer birkaçı hakkında atıp tutar. Çoğunluk olmaları dışında hiçbir güçleri olmayan bu tiryakiler, sigaralarını birilerinin alın terinde söndürdüklerini bilmezler. Bilseler inkar ederler.

Kazanan, hakkıyla kazanmış olamaz. Bu cümle bir futbolcu için kurulamaz heralde. Gözümüzün önünde naklen yayında, çalımları atıp, topu ağlarla buluşturan bir oyuncu, hakkıyla gol atmıştır. Peki, aynısı neden diğer gol atıcılar için geçerli olmasın? Birazcık soyut düşünebilen biri, hayatın antrenmanla, çalımlarla, uygun pozisyonlarla sayı alınabilen bir oyun olduğunu bilir. Bilmiyorsa, zaten oyunda değildir. Oyunda değilse yaşamıyordur. Ayağını çime basmayan, ne toprağı bilir, ne yeşili ne de yağmuru.

Hepimiz, bazen birilerini bizim yerimize oyuna girmiş, torpilli bir beceriksiz olarak isimlendiriyoruz. Hayatın adaletine şahit olmak yerine, bir hem suçlu hem güçlüye dönüşüyoruz.

Ben, görmezlikten gelenlerin bir fayda gördüklerini görmedim. Görmezlikten gelenler, kör olur. Fazlalıkların içinde boğulmamak öğrenilir.

Bazıları pırıl pırıl parlayabilir. Bir ışığı yansıtıyor olması gerekmez. O yanıyor diye, benim sönmem gerekmez. Hayat böyle rengarenk bir şeydir işte. Kırmızıda dursak, sarıda beklesek, ezilmeyiz. Yeşil yanar geçeriz.
Yazarın Tüm Yazıları