Kapı aralık kalabilir mi?

Önce Urfa’dan güzel bir kebapçı ismi duyalım: Aralık Sonu Ocakbaşı! Şimdi de tuhaf bir yazı okuyalım:

Bugünlerde herkes özgürlüğüne pek düşkün. ‘Ne zaman ne yapacağımız belli olmaz’ hali gelmiş herkese. Kendimi dışarıda bırakmayayım, o hal bende de var. İsmin -den hali. Ben-den haber bekleyin, ben-den medet ummayın, ben-den bir şey beklemeyin gibi...

Hepsi cismin -de hali yüzünden! Ben-de cep var, msn var, dvd var, ipod var. Nokia beni zaten ‘connected to people.’(insanlara bağladı) Apple bilgisayarımın da bana veremediği tek şey elma!

Bu durumda, herhangi bir zamanda sosyalleşmek isteyip istemeyeceğim hakkını saklı tutuyorum. Teknoloji insanları soğuttu cümlesi değil bu. Herkes birbirinden iki laptop uzaklaştı cümlesi. Yapılacak çok şey var. Ve özgürlük bize ‘Kimseye vaatlerde bulunma’ diyor.

Birine ‘Yarın 4’te buluşalım mı?’ dediğinde, saat 4’ü çukurlaşıyor, bütün gün oraya kayıyor gibi oluyor. Yarını uzak buluyor, saat 4’ü hesaplanamaz görüyor. (Gizli özne ben) Fakat keşke hayat bu kadar sürprizli olsa! Keşke her gün 4’te olacak olanlar, aşağı yukarı aynı olmasa.

Bakın aklıma bir fikir geldi...

Her gün saat 4’te farklı bir şey yapalım, kağıt keselim, karşı kaldırımdaki direğe değelim, ayaklarımızı ritmik olarak yere vuralım, olmayacak bir hikaye uydurup yanımızda kim varsa anlatalım. Saat 4 diğerlerine hiç benzemesin, günün katlanma yeri olsun, kıvıralım saat 4’ü? Aklınızdan ‘Yok onla uğraşamam’ geçti değil mi?

Haklısınız, uğraşacak o kadar çok şeyimiz var ki...

‘Söz, şu tarihlerde orada olacağım, bu saatlerde şurada olacağım’ gibi cümleler kurulamaz oldu. Sürekli meşgul çalıyoruz. Eğlence merkezimiz, bilgi işlem merkezimiz, sosyal kurum ve kuruluşlarımız evde. Evde dünyayı örgütlemiş vaziyetteyiz. Bırakıp çıkamayız. Her gün, kendi kendine karar veriyor ve asıl merkezle bağlantı kesiliyor! Karargahla.

Nasıl mutlu olduğumuzla, rahat ettiğimizle, gülüp eğlendigimizle ilgili üs’lerimizle.

Bu akşam bile, eve arkadaşlarımı çağıramaz oldum. Bilmiyorum ki paşa gönlüm o saatler ne yapmak ister! Aslında bütün psikoloji kitaplarında yazan doğru, insan bilmeyi sever. Belirsizliği sevmez. Bence prozac kullananlar bundan kullanıyor. Bilememekten... Hem ne yapacağını, hem ne yapmayacağını.

Ben alarmı kurdum 3:58’e. 1 dakika ne yapacağımı düşünürüm, 1 dakika hazırlanırım, 4’te de yapacağımı yaparım:)

İyi bir halt ederim.

‘4 egzersizi’ hem bir söz içerdiğinden, hem de bağlayıcı bir aktivite içermediğinden şimdilik hafif bir tedavidir. Daha sonra aktivite belli olacak, saatlerle oynanacak, bir de onun etkisine bakılacaktır. Teknoloji bizi vahşileştirmesindir.

Evcil olan güzeldir.

Örnek: Chris Martin.
Yazarın Tüm Yazıları