Hani klişedir. Söylenir. Hayat bir sahnedir. Hayat bir oyundur. Hatta bir de maskeli balo denir bazen. Hiç sevmem. Bu sabah pencereyi açıp kendimi havalandırırken, şöyle bir ters çevireyim dedim. Bir sahne gördüm. Bir benzetme yaptım. Bezeme yaptım.
Bir baktım: İki yargıç bir de teyze var iç mahallemde oturan. Yargıçlardan birinin adı Kalp, öbürününki Kafa.
Biri hissederek yaşar. Öbürü düşünerek. Biri sakar, etrafı kırar döker. Biri temkinli, her adımı dikkatli. Bu iki yargıç ben çocukken çocuktu. Daha yargıç olmamışlardı. Arkadaşlardı. Beraber kaydıraktan kayarlar, salıncakta birbirlerini sallarlardı. Hayat Hanım o zaman tek yargıçtı. O ne derse o oluyordu zaten. Bir de bir teyze daha var demiştim ya. Vicdan Teyze. O da daha doğmamıştı.
Vicdan Teyzenin muhasebeci ikizi vardır. Pek evde oturur. O da doğal olarak yoktu o zaman.
Ben büyüdükçe bu ikisi her bişeyde haklı haksız tartışmasına girmeye başladılar. Hukuk Fakültesini birincilikle kazandılar. Ama bir daha da arkadaş olmadılar. Tek başlarına kaydıkları, sallandıkları oldu tabi. Ama parkta değil artık. E bir yaygaradır koptu sonra. Aynı davayı bir o ele alır, bir öteki. Biri vurur masaya müebbet hapis. Öbürü vurur masaya kefaletle serbest. İkisi de dürüst. Rüşvet işlemez. Kalp böyle bir teklifte kırılır. Kafa kuşkulanır kabul etmez. İkisi bir yandan da Yingyangdırlar. Siyah beyaz ama nokta nokta ukdelidirler. Anlayacağınız hem kalp kalbe karşıdırlar. Hem de kafa kafaya gelirler. Bunların ikisi tahmin edersiniz biraz ihtiyar. Doğuştan biraz öyle. Biri bilmiş, biri hissetmiş. Sanki bunlar hayatın içine doğmamış, hayat bunların içlerine doğmuş.
İkisi de birbirini ortadan kaldırmaya çalıştı. Çeşitli zamanlarda. Bazı davalar uğruna.
Ama bir kusurları var, gözle görülmez. İkisi de ölmez. İkisi de vampir sanki. Geceyi sever. Aynayı sevmez. Kan gittikçe beslenir. Ama itiraf etmeliyim ki bazı meseleler Kalpsiz, bazıları da Kafasız çoktan çözülmüştü. Birisi yeterince doğuya gitseydi, öbürü de yeterince kuzeye gitseydi yine çözülürdü birçok şey.
Ne demiştim, bunlar iki ihtiyar ya, nefretlerinden aşk falan da doğmadığına göre bunlara yarenlik eden bir teyze lazım! İşte o Vicdan Teyze. Bu ikisine gider gelir durur. Geceleri de muhasebeci ikiziyle şöminenin başına oturur. Konuşur konuşur sızar. İkisine de kızar.
Bu iki yargıcın muhasebe işlerine, işte bu Vicdan Teyzenin ikizi bakar. Kalbi zengin etmek ister, katakulli çevirir. Kafaya bir vergi borcu bindirir sene sonu, sonra çıtır çıtır güler şömine başı. Aslında hesap kitaptan anlamaz. Rakamlarla değil işi, rakımlarla.
Yüksek değerler adını verdiği çarpım tablosuna benzer bir sistemi var. Uyduruk. Ona göre hesaplıyor herşeyi. Neyi neye çarpacağını da ona fısıldayan, tabi ki Vicdan Teyze. Daha bugün tablosuna bakıp, Kafadan altı sıfır attı. Her şeyini öyle hesapladı.