E ama bunu biliyorum diyorsun, hiçbir şeyin değişmesini istemiyorsun, böyle olmaz ki!
Nil, M.S. 21, İstanbul
Bu ‘her şey değişecek: Var mısın, yok musun?’ bence hayata gelmeden önce bize soruldu. Bence biz ‘evet’ dedik. Ve bence biz unuttuk. Göbek bağını, anne karnında geçirdiğimiz 9 ayı unuttuğumuz gibi.
Hayatta aynı nehire iki kere giremezmişiz ya, sular aktığından o artık tamı tamına aynı nehir olmuyormuş ya, ammaaan demişiz, saçmalık bunlar. Nehire girmem olur biter! Eski Yunan’dakilerin başına tavansız tavansız binalarda dolaşmaktan güneş geçmiş. Bal gibi de aynı nehire girerim ayrıca. Her şeyin aynı anda değişmesi çok yorucu oluyor. Bari bir kerede tek bir şey değişse?.. Olur.
Sen sabitsin, o değişti:
Ne! Sevgilim mi değişti? Ne yönde değişti? Yani olumlu manadaysa -bana göre olumlu- değişsin tabii. Değişiklik olur. Saçı falan değişebilir(?). Ama bana olan duygu ve düşüncelerinde bir değişme olmasın. Hain olur, zalim olur, şarkı yaparım: Zalim, senin Allahın yok mu olur! Ben değişmedim değil mi! O halde ne zoru var? Ben değişmeden değişmeyi nasıl başardı değişik bir şey yaşamadan? Neyse.
Ruhun sabit, bedenin değişti:
Hoop hop. ‘İnsan hissettiği yaştadır, akıl yaşta değil baştadır, insanın ruhu yüzüne yansır’lara ne oldu? Hayat beni buruşturmuyorsa, kırıştırmıyorsa, sıkıştırmıyorsa ne yapabilirim? Siz buyurun, sırada önüme geçin. Ne yani güneşte gözümü kısmasa mıydım? Şakalara kahkahalar atmasa mıydım? O güzelim tatlıları yemese miydim? Fitness, botoks ve kepek ekmeğiyle yapılan bir büyü biliyorum...
Ruhum değişse bedenim değişmese... Kötü bir insan olmaya razıyım.
Hayatın sabit, sen değiştin:
Tamam. Buna varım. Ben gerisin geri değişirim! Bu hayatı bugüne kadar kurduğuma göre bir bildiğim olmalı değil mi? Kendimi buna ikna ederim. Ama yok illa değişeceksin diyorsanız. O zaman bana biraz da istek enerjisi vermeniz gerekir. Hayatımı kendimle aynı hizaya getirmem için. Yok sende varsa var, bize ne diyorsanız... Hayat değişsin, adaptasyon sürecinden geçeyim tercihim.
Yukarıdaki mızıkçı tavırdan açık açık görülüyor ki, bir sabitle bile oyunu oynamak zor. Ama ben değişmeyen bir şey görmedim. Ben değiştim, ruhum değişti, hayatım değişti. Etrafımdakiler, onların ruhları ve hayatları değişti. Herkes diş çıkaran çocuklar gibi ağrıyarak, kaşınarak, yırtarak değişti. Sonunda o dişlerle hayattan daha büyük parçalar koparabildi.
Dün bir animasyon klipten aklıma geldi. Rutinin, sabitin delisi olduğumuz. Loop’unu bulan içinde kayboluyor. Halbuki adam binlerce yıl önce binlerce kere söylemiş: De-ği-şe-cek demiş.