Paylaş
Krallıklarının peşinde perişan insanlar görüyorum. Kendilerini gelip geçmez sanıyorlar. Ölümsüzlüğe kapılmışlar.
Halbuki ne kadar başarılı olursan ol, bir gün 20 yaşında biri için hiçbir şey ifade etmeyeceksin.
Ve inşallah yaşarsan, ömrün bunu görmeye yetecek.
O yüzden, yaptığın şeyi güzel yap, seviyorsan ve severek yap, sonrasından da fazla bir şey umma.
Şan, şöhret, ün ve para un ufak oluyor.
Olacak. Bu böyle biline.
Örneğin, yeni eserlerini açık artırmaya koyup bir günde 200 milyon pound’luk satış yapan, modern sanatın en etkili ismi Damien Hirst, geçenlerde bir bara girmiş.
Barda 20 yaşında bir genç kızla konuşmaya başlamışlar. Kız ne iş yaptığını sorunca, “Sanatçıyım” demiş.
“Belki bilirsin” demiş... “Tankın içindeki köpekbalığını gördün mü?”
Kız görmediğini söyleyince, “Peki ikiye bölünmüş inek?” diye sormuş...
Onu da bilmeyince... “Renkli benekli tablolar???” “Iııııı...” “Kesin pırlantalarla kapladığım iskeleti biliyorsundur...” Fakat kız onu da ilk kez duymuş.
Bunun üzerine Damien Hirst’e bir rahatlama gelmiş! “Demek 25 yıllık emeğim buraya kadarmış.
Yeni bir jenerasyona hiçbir şey ifade etmiyorum! Hiçbir şey! Bir anda silinmişim, bir ara silinmişim demek” demiş kendi kendine!
Bunu üzücü, mahvedici bulacağına özgürleştirici, hafifletici, fevkalade etkileyici bulmuş!
Demek yeni bir sayfadayım, oley, o halde sırada ne var diye düşünüp bulayım demiş.
Böyle bir bakış açısı için, illa İngilizlerin kendiyle dalga geçen espri anlayışına sahip olmamız gerekmez.
Biz Türkler asla ne kadar dandik olduğumuzun şakasını yapmıyoruz.
Yapan olursa da gülmüyoruz zaten. Woody Allen sevenler kadar az buna tahammül gösterenler.
Ününün yıldız tozu hâlâ omuzlarındayken, herkesin her zaman gözünü kamaştıracağını zannedenlere kıssadan hisse gibi bu anekdot.
Ünlü olmaya bile gerek yok, her ne alanda ne yapmış olursan ol, su yenileniyor ve sen yeni balıklara bir şey ifade etmiyorsun.
Burada hırsa kapılıp boğulmanın alemi yok. Herkesin güzel zamanları var. Parladığı zamanları.
Takdir gördüğü, spot ışığı aldığı, alkışlandığı günleri. Ama bir de, bunların başkalarına, bir sonrakilere geçtiği zamanlar var.
Onlar karanlık zamanlar değil. Niye olsun? Kim sonsuza dek aynı kalan bir şey görmüş ki, bundan şikayetçi?
Ruhunu davul gibi, her daim yeni kalmaya çekiştireceğine, zamanı geldiğinde eskisen daha iyi olmaz mı?
Eski çok güzel bir şey. Japonların wabi sabi felsefesi hep onun değeri üzerine.
İsmin söylendiğinde bir 20’liğin gözünde bir ifade belirmediğinde, Damien Hirst gibi buna kadeh kaldırabilmelisin. Çünkü bu aynı zamanda, senin hallerinden birinin sonu.
İkarus gibi, güneşe doğru balmumu kanatlarıyla uçmaya kalkarsan, kanatların erir ve sen denizlerde boğulursun.
Dilerim zamanın geçtiğinde, yeni zamanlarına yelken açacak rüzgârı bulasın ve hayatın hiç durmayan bu çılgın suyunda yıkanasın.
Paylaş