Her gün binbir şey arasında seçim yapıp duruyoruz ya, arada bir başkasının seçimini yaşamak güzel oluyor.
Adı "onun seçimi". Kötüyse, onun yüzünden kötü; iyiyse, ben onu dinledim diye iyi. Oh ne güzel, ne hafif. Hem de başka insan perspektifi görmekten insanın boyu kısalmaz.
Örnekle anlatayım: Geçen hafta albümü bitirmek için Londra’ya gittik. Yürürken, tiyatro biletleri satan dükkanın önünde durdum. 70’lerinin sonunda, insana gözlüklerinin üzerinden bakan tatlı teyzeye, az sonra hayattaki küçük bir seçimimi emanet edecektim. Karşısındaki sandalyeye oturup, gözlerime teslimiyet yerleştirdim. Gözbebeklerimi titreterek ve sesime asla kedi mırıltısı vermeden konuştum: "Bakın, 3 günlüğüne burdayız. Unutmayacağımız bir oyun görmek istiyoruz. HANGİSİNİ TAVSİYE EDERSİNİZ?"
Bana bakıp dedi ki (ne güzel iltifat etti, gözdeki karışım nasıl işe yaradı): "Sen ’Who is afraid of Virginia Woolf?’u (Kim korkar Virginia Woolf’tan?)seversin. Bol diyaloglu, ilişkilerin her türlüsünü delik deşik eden bir oyun, ama eğlenceli bir şey olsun dersen, ’Mack ve Mabel’agidin o zaman. Müzikleri şaheser!"
Ben de dün gece gittim.
Burada donalım. "Mack ve Mabel"ı duydum mu? Hayır. Kitapçıkta dikkatimi çekti mi? Hayır. Gerçek bir hikayeyi anlatan bu oyun, 1920’lerde geçiyor. Ünlü sessiz film yönetmeni Mack Sennett’la, başrol oyuncusu komedyen Mabel Normand’ındillere destan aşk hikayesi. Ben bunları hiç bilmiyorum. Ben, 70 küsur yaşında, entel dantelden yapılmış bu teyzenin dün gecesini yaşamak istiyorum. O neye "şaheser" müzik diyor, duymak istiyorum.
Diğerlerini ikna etmek zor oldu. Ama biletleri almıştım, biraz emrivaki de oldu. Yaş ortalaması 50 olan bir küçük salonda, 2 saat geçti. Oyun da, müzikleri de "şaheser"di.
Ertesi gün "Lion King"e de gittik. O da benim göz alıcı seçimimdi. Evet çocuk oyunuydu, ama gözleri bu kadar büyütebiliyorsa, ne farkeder! "Efendim, buna gidenler bunu katiyen görmedi; ona gidenler bunun yanından geçmedi" tur broşürü vardır ya yazılı olmayan, işte bu egzersiz onu buruşturmanıza yardımcı olur. Büyük sözüyle küçük gözü birleşir, dünya seyran olur.
"Zaman her derde devadır / bir Salı bir Perşembe/ bir Nisan ya da Ağustos / bir sonbahar ya da kış / olmadı seneye ya da senenin birinde geçer her şey / bir tek sana olan aşkım geçmez" diye bir şarkı duyar; ertesi gün bir insandan nasıl koşuşturan 20 ceylan kostümü yapılır onu görürsünüz. Fena mı?
(Ödev: Bir kitapçıya girin, başka birinin seçtiği bir kitabı alın ve okuyun... Bana bir paragrafta anlatın. Geçen haftanın ödevleriyle birleştirip, bir pazartesi bu köşeyi ödevlere ayırayım.)