Paylaş
Sert bir kabuğun içinde yumuşacık bir şey ıstakoz. Büyüyor büyüyor, sert kabuğu ona dar gelmeye başlıyor. Sıkışıyor ıstakoz.
Sonra çıkıyor o kabuğundan. Korunmasız olma pahasına.
Okyanusta lop diye yutulan yem olma pahasına.
Koşup gidiyor bir kayanın altına. Orada kendine yeni bir kabuk yapıyor.
Daha büyük bir kabuk.
Sonra büyüyüp de o ona küçük gelince, yine aynısını yapıyor ıstakoz. Bıkıp usanmadan.
Eskimiş dar gelen sert kabuğunu bırakıyor. Yumuşacık büyüyen bedenine bir kayanın arasında yeni kabuk yapıyor.
1 Ocak böyle bir gündü benim için.
Kabuklara hoş çakal deme zamanı. Sıkışıp kaldığım kabukları bırakma zamanı.
Yeni zamanlar güzel değişimler bekler bizden.
Bazen patinaj yaparız. Pilli bir tavşan gibi aynı müziği çalarak, duvarda aynı yere vurmaya devam ederiz.
Hayat sağ sol yapmanı bekler. Bütün nehirler kıvrıla kıvrıla akar.
Kıvrılmayan, bükülmeyen, dönmeyen gidemez bazen.
Kabuğundan çıkmaya korkan, ikna olmaya çalışır kabuğunun gerekliliğine.
Çıkarsam yem olurum der. Bırakırsam nankörlük ederim der.
Büyüsem de sığarım canım ben bir şekilde buraya der. Istakozdan örnek almalı. Kabuğu bırakmalı, yenisini yapmalı. Havadar olanı.
Ruhumuza nefes alma şansını tanıyanı. Tavanı alnımıza değmeyeni.
İnsanın alnı, tavana çarpmayacak ve her daim güneşi alacak. Ağaçlardan öğrenmedik mi bunu?
Benim için bu sene, kendini dinleme senesi olacak. Başkalarını çok dinlediğimi fark ettim. Gittim miks masasına. Kısıyorum o sesi. Efektini de azaltıyorum.
Yeni yılın müziğinde duymak istemiyorum onu. Yine arkada geride vokal gibi, uzak bir ses gibi gelebilir.
Ama solistin önüne geçmeyecek sesi. Müzikten rol çalmayacak. Rap yapmayacak yani el alem şarkıma.
Bir boşluk verdin mi, üzerine free style rap yapıyor çünkü herkes.
Sanki bu anı beklemiş. Kardeşim git sen kendi müziğinde söyle bunları.
Ama yok kabahat bendeydi.
Sürekli ‘featuring’ yapıp, şarkıma misafir alan bendim.
Bakın bunu unutmayalım, kaptan biziz.
Tamam rüzgar, tamam yolcular tamam dalgalar miçolar var ama kaptan diyorum. Kaptan çoğu zaman her şeydir.
Ne diyordum?
Kendini dinleme senesi.
İnsan hangi ara kendi frekansına olan güvenini kaybediyor bilmiyorum ama çok az kişiden kendine ait sesler geliyor.
Ruhunla karakterini buluşturman lazım napıp edip. Bu çalışmalar hep onun çabası.
Merak etmeyin herkes inşaat halinde. Hayat bu. İnşaat halinde olma hali. Kimseye nasip değil bitmiş olmak.
Bazen bu Nil kızın dilinde tüy bitiyor, ben uzmanlardan, sağdan soldan fikir alıyorum hâlâ.
Bakın yanlış anlaşılmasın, büyümenin tek yolu sorup öğrenmek, o bitmez tükenmez şüpheden her gün bir yudum almaktır.
Çocuğun nasıl olsun istersin deseniz, meraklı olsun isterim.
Sormayan, emin olan noktalı insanları sevmem.
Seni dinlemezler.
Pencereye yanaşıp dışarı bakmazlar. Sürekli turşu kurar onlar mutfakta. Onlardan da olmayalım.
Kendi sesime itimat edeceğim bu yıl ben kısacası.
Sesi kısılıyor bana dil dökmekten.
Başkalarının bildikleri onların hayatına pusula.
Benim kuzeyim başka. Sen o tarafa yürü, ben bu tarafa. Yürü be Nil, kim tutar seni!
Beraber yürüyelim, kim tutar bizi!
Paylaş