Bir şehir, bir müzik, bir keşif ve bir oyun

Paris. İlhan’larla (wax poetic) konser vermek için gittim geçen hafta. Yine o tahta köprüden aşağı sarktım.

Yine taksi yoktu hiç. Ve yine bütün mönüler Fransızcaydı. Biz de ’şu masanın yediğinden, şunun salatasından, bunun tatlısından’ falan demek zorunda kaldık. Tamam romantik. Tamam r’ler hiç bu kadar güzel söylenmemişti, kızlar hiç bu kadar pıtı pıtı olmamıştı ve Jim Morrisson’la Sartre hiç bu kadar yanyana uzanmamıştı ama... Ortak bir dil oluştramıyoruz ki. Kız kıza Crazy Horse denen seksi şovu izlemeye gittik. Sanat için soyunulmuş. Bir kadının bu kadar açıkta kalıp, bu kadar paranteze alındığı şey seyretmemiştim. Bir de dünyanın en küçük İtalyan restoranında yemek yedim. İçeri girince, ’pardon’ deyip çıkmak istiyor insan. Dışarıda tabela falan da yok. Öyle 10 kişi falan, birbirine çarpa çarpa yemek yiyorsun. Ama bayıldım. Zaten insanlar dipdibe olmayı sever. (elimde kanıtlar var/kolumda kanatlar var:) Kısacası Paris, yine, sen nehri boyunca aşıklar arası köprü kurmaca oynuyordu.

Antony and the johnsons. Bu adam, şu anda gezegenimizdeki en güzel sese sahip olan varlık. Zeki Müren reenkarne olmuş da diyebiliriz. "I’m a bird now"u (ben artık bir kuşum) dinlemekten bir hal oldum. Sesinden kainat yayın yapıyormuş gibi. Uzun zamandır ilk defa, bu kadar ayırt edilen ve iç titreten bir renk duydum. Gördüm. Önce dinleyin. Sonra görüntüsüne bakın. Kafanızda o sese koyduğunuz kafa o olmayacak eminim. Bu sürpriz de benim çok hoşuma gitti ayrıca.

İnsanın kör noktası: gözünün önü, dizinin dibi. İnsanın çoğu zaman en yakınındakilere kötü davranması, yok sayması, kıymet bilmemesi gibi duyguları bilir misiniz? İşte bunların hepsi ondan. İnsan uzaktaki şeyleri görmeye çalıştığı için, evrim sürecinde iki ayağının üzerine dikilmiş bile olabilir. Fakat yanına kör. Bunu bilince insan, yakın gözlüklerini takabilir diye yazıyorum. Beyler bayanlar, ilk kurtarılması gerekenler dibimizde duran o birkaç kişiden ibaret.

Gece sokakta, yerde yazan yazılardan, zıplayarak yeni kelimeler türetme. Paris’te, bazı park yerlerinde yazan, upuzun bir kelime var. "Kamyonlar yanaşıcak, o yüzden arabalar siz parketmeyin" diyen bir kelime. Harfler üzerinde sekerek Türkçe bir sürü kelime yazdık, üstelik gece gece hoplayıp zıplamış olduk. Tavsiye ederim. Benim yazdığım bir kelime ’varil’di. (tabi hemen arkasından hop diye viral de yazdım) Pek yakında videosu, ’niltakipte.com’da.

Bu haftalık da bu kadar. Hadi gidin, dinleyin, unutmayın ve oynayın.
Yazarın Tüm Yazıları