Ben giderim o gider

Ben, evrende bir ’gider’im. Gider denilir değil mi, hani fazla suları başaşağı içine çeken deliklere?

Ben onlardanım işte. Tek farkım, borularla bazı kalplere girebilmem. Bir su var. Sular sellerden gelen. O da artık hangi yağmurdan olduysa...o yağmur da artık hangi bulutların çarpışmasından olduysa...masal gibi başı. Kimse bilmez bu su nerden.

Ben giderim ya, o su bana gelir. Benden borulara gider. Borulardan kalbe gider. Kalp onu içer. Ya da yıkanır. Ya da derdini anlatır. Burası da bilinmez. Burası rivayet. Şehirde, ülkede binbir hane var. Ben bilemem artık, kim o suyu neye kullandı. Ben bunları düşünmeyi seviyorum sadece. Anlamaktan değil yani.

Sanki bana denmiş ki: Gider, sen sana doğru gelen suları, içinden geçir gönder! Gerisine karışma. Delik delik olman bundan. Paslanmaz demirden olman bundan. Bu yüzden girdabıma da, arada boğuluyor gibi olmama da şaşmamalı.

Bir dönem, böyle kuraklık olur gibi oldu. Pek su yoktu. Su kesintisi de olabilir bilmiyorum. Dedim ya, ben beceremem öyle çok nedenden birini seçip cevap vermeyi. Ağzımdan çıkanı kulağım duymaz ki benim. Bir ses çıkarıyorum da, konuştum değil o, su şıkırtısı o. Beğenmeyene sürekli damlayan musluk gibi de gelebilir tabii. Bu konuda bir şey yapamam. Ben giderim, peşimden gelen gelir. Bu da işin kelime şakası...

Sadece yarısı ciddi.

Neyse, ne diyordum kuraklık oldu bir dönem. Böyle ağzım kurudu gibi oldu. Dünyam şaştı. Dörtte üçü karayla kaplandı. Gider miyim, gitmez miyim diye de sordum kendime. Sonra bir gün gök gürledi. Bana göre dünyanın en güzel sesi. Bir yağmur başladı. Bana göre dünyanın en iyi numarası. Sular bana doğru gelmeye başladı. Başaşağı girdap yaptım onları, yolladım borulara. Boruları bir görseniz, el ele tutuşmuş tünel yapmış, öyle bekleşiyorlar. Su gelince bir şenlik başladı. Ben mest.

Fısır fısır, kendi aralarında konuşuyordu geçen sular. Ben dillerinden anlamam. Hepsi ecnebi. Belki olup bitenden söz ediyorlar. Belki olacak olandan. Dedikodu almış başını gitmiş. Ben, onlar içimden gelip geçtikleri sürece tıkanmam. Soru da sormam. Fazla merak kafamı çatallandırır. ’Ne düşünürsen, öyle olursun’a inananlardanım. Yağmur duasıyla yağmur yağmaz bilirim, yağarsa şükrederim. Yağmasa ben gider olmam.

Benden geçen suyu seven, kalbinin musluğunu açık tutsun. Sular geldi. Dayanamadım, önceden söyleyiverdim.

(Ödev: Kendini cansız bir şeye benzet. Bir paragrafta neden o olduğuna bizi inandır. Ben inanırsam burada yayınlayayım.)
Yazarın Tüm Yazıları