Balkon: Kendini sokağa atmanın en evcil yolu

Turne’de Ege-Akdeniz arası otobüste şehir şehir gezerken, hep onlara baktım.

Işığı açık balkonlara ve içlerindeki insanlara. Yazın sarısından gecenin siyahına hafif pembe suratlarıyla geçen bu insanlar, bana hep mutlu gelir. Rakı içerler, çay içerler, televizyonu balkona doğru çevirirler. Kurusun diye plaj havlusu asarlar. Sigara içerler, sokağa bakıp düşünürler.

O balkon, yerleşik bir düzenin dışarı bakan şöminesi gibi yanar.

Aklıma şu kelimeleri getirir: Aile, kahvaltı, yaz, huzur, cız, bız. Aklımdan diğer bütün kelimeleri de götürür. Sonra geri gelir, ‘yalnızlık’ı da bırakır. Arada böyle bir balkona rastlarsam, arabayı sağa çekip, park edip sessizce dinliyorum. Geçenlerde Göztepe’de diyorlardı ki: Ah! Vize dairesine gittim, ama alamadım!

Şimdi benim balkonum yok. Ama olsaydı da zaten bu tür bir kast yok bende. Ama annemlerde alası var bunun. Ben kendi gamımda, aksak ritim, elektronik, home studio takılıyorum ya. O açıdan yani. Ama kendimi annemlerin birinci katındaki balkonuna atınca, oh, phew, vay be, yine geldim kaleye oluyorum!

Bu kelimelerle değil tabi... Hayata burdan siper alıyor, burdan nişan alıyor, içimdeki ahaliye bu balkondan sesleniyorum. Ben bu balkonda Eva Peron gibi oldum. Boyum bunun yarısıyken, koca Arjantin’i ağlattım! Ama bunu sadece bu balkonda yapabilirim...

Bu balkonda babamla kardeşim az kalır. Kadınlar çok kalır. Bu, her balkon için biraz geçerli değil midir?

Hayat bir torba fasulyeyle beraber balkonda ayıklanır. O diyaloğa fütursuzca girer, pek tanımadığım insanlar hakkında dedikodu yapar, bir çay daha içer, domates nerede en ucuz öğrenirim. İsmet ablaya saçının kızılını bulduğunu söylerim. Yağmur yağarsa yeşilliğin cep telefonuyla fotoğrafını çeker, sırtıma hırka alırım.

Doğduğumdan beri aynı turuncu masa örtüsü, bazı masaya kısa geldi bazısına uzun, annemin yerçekimi kanunudur. O örtünün etrafında bizler hep mıknatıs gibi birleşiriz. Wallpaper vari bi’şeyler alsak olmaz, ruhu bozulur. Nerede Wallpaper orada duvar! Her yerimiz dizayn olunca ruh antiergonomik bir hal alıyor zaten. Arabamla o balkona yaklaşırken, gözlerim doluyor bazen.

.....

‘Anne, Şermin’e kültablası!’
Yazarın Tüm Yazıları