Aşk oyunu

Şimdi bak. Bu oyun çok basit. Sen sensin, ama ben seni babam zannediyorum. Ben de benim, ama ben de kendimi annem zannediyorum.

Ben senden babam gibi davranmanı beklerken, sana da farkında olmadan annem gibi davranıyorum. Bu işin ben kısmı. Sense kendini baban zannedip, beni annen sanıyorsun. O yüzden de bana karşı baban olup, benden de sana annen gibi davranmamı bekliyorsun. Bak hiç istiyorsun demedim. Çünkü böyle davranmak ya da davranılmak istemeyebilirsin. Bunlar sadece bizim referans noktalarımız, anladın?

Özetlemek gerekirse: Senin annen benim, baban sensin. Benim de annem benim, babam sensin. Ayy ben iki anne mi oldum! Değiştirmek lazım. Yahu senin iki baba olmandan bir şey olmaz. Baba neticede babadır. Sen anne ne demek biliyor musun! Bu durumda şu kaynatılan gelin programları show olmaktan çıkıyor değil mi? Annelerin kendileriymiş gibi yapan gelinlere saldırması, süt kadar doğal. Ayrıca iki erkekten bir problem çıkmaz da, ben hem kendi annem olup hem de senin annenmiş gibi yapınca aynı bedende iki kadın ediyorum. Facia! Hahhaha... Hmmm... Bu iki anneli, iki babalı modeli nasıl çözeriz? Seçelim! Sen seç: Ben olan annen mi, yoksa annen olan annen mi annen olsun? Tamam ben olmayayım. Zaten tercih ederim, çünkü ben kendi annemim ya. Ben de seçeyim. Ben de babamı seçtim. Yani babam, babam olarak kalsın. Sen de kendi baban ol rahat rahat. Birazcık rahatladı sanki durum. Ama dur, bu durumda ileride çocuklarımız olursa senin babanla benim annemin karışımı yavruları, benim babamla senin annen büyütmüş olur. Ki belki de evrim budur!

Oynarken şunu yapmak serbest. Ben mesela annemi canlandırırken onun sevmediğim ya da bana oturmayan yönlerini değiştirebilirim. Atıyorum, onun kadar fedakar olmak istemiyorum. Bana uymuyor. DNA’mda fedakarlığa dair yazılı çizili bir kayda henüz rastlanmadığından, bu saçlar kolay kolay süpürge olmaz çünkü. (Bu arada inşallah senin annen süpürge saçlılardan değildir, yoksa benden için için bunu beklersin. Ama oyunun zevki bu, haklısın.) Sen de babanı değiştirebilirsin tabii ki... Karakterin özüne ihanet etmedikçe, küçük değişiklikler yapmak serbest. Bu da tamam.

Boşuna herkes bu oyunu oynamıyor. Oyunun tatlılığına bak. Matematiğine bak. Bulan dahiymiş resmen. Bu oyunda ben, senin annenle benim annemin kesiştiği yere kadar kazanıyorum. Sen de öyle. Ama diyelim ki -ki kuvvetle muhtemel- bir yerde ben senin annenin yapmayacağı, ama benim annemin yapacağı bir hamle yaptım. Ya da annemde değiştirdiğim bir şey annenle uyuşmadı. Yani ben o an sadece kendi annemim ya da kendimim.

O durumda sen karar veriyorsun. Daha doğrusu (yahu ancak bu kadar dahice olur bir oyun) o durumda sen, benim babamla kendi babanı çeliştirmediğin bir durumdaysan, beni oyundan atabilirsin. Yok eğer ben annemken sen de babansan, ikimiz de oyundan atılıyoruz. Beni oyundan atmazsan, ben annem ya da kendim olarak devam ediyorum. Ama sana borçlu oluyorum. Sende bir hayalkırıklığı oluyor ister istemez. Bu yüzden sen de gitgide babam olmaktan uzaklaşmayı seçebilirsin. Bak hálá istiyorsun demedim. Ama keşke birbirimizin anne ve babasını çok iyi tanısak. O zaman oyun çok uzun sürebilir. Hani bazı evlerde birbirlerinin anne babasına anne baba diyenler var ya. Uyanık onlar. Onları bu oyunda kimse yenemez. Yani kim kimin annesi, kim kimin babası bu kadar karışırsa, ortalık anababa günü olur (Hahaha kelime oyunu ama oyuncak değil)...

Hem senin baban çapkın değil miydi?

Aaaaannnnneeeeeeee!

Bir de aşk anlaşılmaz bir şey derler.

Tövbe tövbe!

(Haftaya: Ben anne olunca oyun nasıl değişir? Şaka şaka!)
Yazarın Tüm Yazıları