İnsanın koca koca kahkahalar atabilmesi (ki bu histeri göstergesi de olabilir) ve çoğu zaman iyimserliği becerebilmesi, onu hep günlük güneşlik yapmaz.
Bunu anlamak için ayın karanlık yüzüne denk gelen şarkılarıma bakabilirsiniz.
“Kırık” gibi, “Havuz Problemi” gibi, “Masal” gibi...
Karanlığımdan gelen sesleri kısmayacak kadar çok seviyorum.
Bir şarkı dışarı çıkabilmiş bir duygu değilse nedir ki!
Cuma çıkan “Boy” şarkısı da öyle bir ses. Hayat bazen koparıp alır ve siz de olanlara inanamazsınız.
Şarkılar yazmasaydım ve kelimelerle aram iyi olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.
Balon balığı gibi şişerdim. Neyse ki her şeyi anlatmamın şarkıdan bir yolu var.
Hayattan da geriye kalan bunlar bence. Hisler, birkaç an ve bazı cümleler.
Mesela şu çeşmenin olduğu oda.
Padişahlar ve saraydakiler, gizli şeyler konuşmak istediklerinde su sesinin yanına giderler.
Odada gerçekten baskın bir su sesi var. Her yer mermer.
Oğlum Aziz Arif’e sır verir gibi, bir şeyler fısıldadım. ‘Bak suyun yanında olduğumuz için kimse bizi duymadı’ dedim.
Peki o çeşme neler duydu 1400’lerden bugüne? Ne sırlar, ne planlar, ne tutkular.
Aslında sırf o odada oturup, hayallere dalmak isterdim.
Çünkü yaşarsam, yaşanıp bitecek.
Hafızam onu bin bir kez değiştirerek beynimin derinlerinde bir hard diske atacak. Sonra oradan ara da bul.
Diyelim buldun, bulduğuna da güvenemezsin.
Hem kaydettiğimi sonsuza dek ölümsüzleştirmiş oluyorum. Onu ileride çocuğumla, sevgilimle, dostlarımla paylaşır, bakın tam da böyle oluyordu diyebilirim. Beraber gerçekten o ana gideriz.
Birimiz masada karpuz vardı, akşam oluyordu derken diğerimiz deniz kıyısındaydık gündüzdü demez.
Hem mesela bir annenin bebeğiyle ilk karşılaşmasını an be an kaydettiğini düşün.
Artık ömür boyu baktıkça gözleri dolar.
Bebeğin annesinin kucağına ilk geliş anının kaydı. Böyle büyük duygularda hafızaya güvenemezsin.
Onun kuzeyinde bir ülke tutturmuş komşu benim olsun diye. Komşu razı gelmiyor. “Ben böyle özgür, mutluyum” diyor.
Yok illa benim. Hayatın fizik kanunu ‘yok illa benim’lere müsaade etmiyor.
Zorla güzellik olmaz diye bir laf var, olmuyor.
Kimse filmlerdeki gibi benim olacaksın deyince senin olmuyor.
Bir insan kendisini birisine vermek istemezse, bakın bakalım o insan yanınızdan ayrılmasa bile sizinle olur mu. Olmaz.
Hayatta rızanın güzelliği budur. İknalar da vardır tabi. Gönlü çelmek vardır. Şeytan tüyü olmak vardır ama zoraki aidiyet yoktur.
Bir insan, ruhunun tek sahibidir ve ancak onu paylaşmak istediği insanı sokar o kapıdan.
Sonra internet kesildi. Haber alamadık bir süre.
Alla’nın, oğluyla Almanya’ya varabilmiş kardeşi Oleksandr (kızı Vlada, annesiyle Kharkov’da sığınakta kaldı), uçağa binip, Romanya’ya gitti onları bulmaya. Bulmuş da.
Çok yorgun, çok üzgünler. Nasıl olmasınlar? Evini, sadece kediyi alıp terk etmek ne demek...
O çocukların yüzleri tekrar ne zaman gülecek?
“Kaçış” (Flee) diye bir film izledim geçen hafta.
Jonas Poher Rasmussen yönetmeni. Film animasyon. Hikayesi gerçek. Mutlaka izleyin.
70’lerde Afganistan’dan kaçıp, cam gibi parçalanarak Avrupa’nın çeşitli şehirlerine dağılan bir ailenin hikayesi.
Kardeşler, anne herkes başka bir yerde.
Resimdeki güzel kadın Alla.
Dayımla evlendi.
Peri ve Aden diye iki güzel çocukları oldu.
Peri’nin adını ben koydum.
Alla Ukraynalı. Bir haftadır telefonda karşılıklı ağlaşıyoruz.
Annesi, babası, kardeşi ve kardeşinin çocukları bu savaştan kaçabilecek mi diye.
Kendine anlattığını yaşıyormuşsun.
Bunu düşündüğümde sabah saatleriydi. Bursa’ya doğru yoldaydım.
Emin olduğumda ise, Bursa’da akşamüstüydü.
Uludağ’da bir pistte, ayağıma snowboard takmış kayıyordum.
Bir yandan dağın eteklerinde çocuk gibi neşeleniyor, korkumla şakalaşıyordum.
Diyordum ki korkuma, dilimin ucundasın. Korkmuyorum desem yok oluyorsun.
Ben kendime, üstüme başıma, halime filan biraz geç baktım.
Göbeğimin pörtlediğini, ruhumun ödlekliğini filan geç gördüm.
Ha, şunu da gördüm ama, önemli olan bunları görünce ne yaptığınmış.
Onları görür görmez kıskıvrak yakalarım.
İçimdeki türlü kaçak yapılanmayla hep savaşıyorum.
Tez bir anlaşma yolluyorum tespit ettiğim açığa.
Diyorum sizin koşullarınız nelerdir?
Benim de bazı koşullarım var.