Nil Karaibrahimgil

Okulun bahçesinde bir sabah

12 Eylül 2022
Bir okulun bahçesindeki bankta oturuyoruz Serdar’la.

Oğlumuz yeni bir okula başladı, alışma süreci.

Arada pencereden bize bakıyor.

İnsan hayatında arada pencereden kimlere, nelere bakıp içi rahat ediyor merak ediyorum.

8 yaşındayken anne babana. 13 yaşındayken kime, neye?

23 yaşındayken?

Ya 33, 53...

Hayatın duvardan kollarıyla bizi sıkıştırdığı zamanlarda, nereye başımızı uzatıp bakınca daha dayanılır oluyor cendere?

Kendimizi iyi hissetmek için, gözlerimizi kaçırdığımız penceredeki manzarada kimler oturur, neler durur? Onu düşünüyorum.

Yazının Devamını Oku

Eylül geldi mi

5 Eylül 2022
Eylül geldi mi, içimi duvardan duvara sevinç kaplar.

Birdenbire yağmurlar, basınca çıtlayan yapraklar, utanmadan soyunan ağaçlar.

Uykuya hazırlanan, esnemeye başlayan doğa.

Çocuklar da okulda.

Eylül geldi mi, bir telaş başlar...

Yapacağım ne çok şey var.

Ve nasıl çok çok azını yapmayı başardım?

Nasıl koydum raflara ve bekledim üzerine tozun çökmesini?

Eylül halleder hepsini.

Yazının Devamını Oku

Sertab’a dedim ki...

29 Ağustos 2022
2013 Şubat’ında Sertab’a demiştim.

Yeri geldi, şimdi yine söyledim.

İkimiz de günlerdir, çalışmaktan bitap düştük.

Sanıyorlar ki, arkamızda bir ordu, yanımızda iki kanat var. Yok.

Arkamızda bir başımıza seçtiğimiz, tek başımıza geçtiğimiz yollar.

Yanımızda iki yana sallanan incecik ama kaslı kollar.

Çok güçlü olmak zorundayız.

Hep devam etmek, artmak, çoğalmak, parlamak zorundayız.

Bir mücadele halindeyiz.

Yazının Devamını Oku

Sorunları avucuna alırsan küçülür

22 Ağustos 2022
Çağla’yla bahçede oturuyoruz. Tembel bir yaz günü.

“Terapi ne güzel bir şey keşke herkes bilse, keşke herkes gidebilse” diyor. “Bence de” diyorum.
Sokrates gibi, sorular soruyor, içinde cevaplar arıyorsun. Cevabından da yeni bir soru doğuyor.
Cevapları bırakıp, sorulara bakmaya başlıyorsun.
Sonra daha da güzel bir şey oluyor, sen de kendine soru sormaya başlıyorsun.
Kendi hallerinle bir oyun başlıyor.
Hayatta takılıp düştüğün çoğu cümlenin, iki soruluk canı var.
Hemen alırsın eline, dikersin üzerine gözlerini.

Yazının Devamını Oku

Babamla Ilıca Plajı’na yürüdük 

15 Ağustos 2022
Aklımdaki her şeyi yazacak olsam kafanız karışır, yazmayacağım. Onun yerine gelin sizi Çeşme’nin plajlarına götüreyim.

Yüzmekten çok yürüyüş yapılan denizlerine. Yürü yürü bitmeyen, bir türlü derinleşmeyen, dalgası eksik olmayan o oyunbaz sularına. Çocukların bayıldığı, dalgalarına atladığı, sonsuz kumunda koştuğu kıyılarına.

Babamla Ilıca Plajı’na yürüdük geçen gün.

İnsan böyle güzel cümleleri hayatının her deminde kuramaz.

Plaja yürüyüş kısaydı aslında ama sanki çok şey oldu.

Yeni yapılan otelin inşaatından geçtik.

Yürürsen hep bir inşaattan geçersin.

Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun konser afişinin önünden geçtik. Çarşambaymış konser, burada olsam giderdim.

Bizim gibi sabah yüzmeye gitmiş, şimdi dönenlerin sessizliğinden geçtik. Giderken dönenlere, dönerken gidenlere rastlamak hayatın döngüsü. 

Yazının Devamını Oku

Renkli 90 dakika

8 Ağustos 2022
Oldum olası sevdim renkleri. Rengarenk olmayı. Rengarenk diye şarkı sözü bile yazdım.

Hiçbir kelime mavinin sonsuzluğunu, kırmızının alevini ya da sarının umudunu anlatamaz.
Hasta olduğumda, boynumu renklere sarar, oğlum üşüttüğünde muhakkak üzerine turuncu örtüsünü örterim.
Bazı müzisyenlerin notaları renk olarak, şarkıları bir renk cümbüşü olarak görebildiklerini okuduğumda çok etkilenmiş, hiç şaşırmamıştım.
Her şeyin rengi var. Etrafımızdaki enerjinin bile.


Konserlerde de şarkılara eşlik eden ışıkların, o şarkının hissini ne kadar değiştirdiğini, artırdığını gördüm hep.

Yazının Devamını Oku

İlk tesadüfle ilk dilek

1 Ağustos 2022
Tesadüfen, tamamen tesadüfen.

Çocuğu olmuşum Suavi’yle Berin’in.

Doğmuşum bir sonbahar günü Ankara’da.

İsmimi Nil koymuşlar.

Tesadüfen, tamamen tesadüfen.

Çocuğu olmayıvermişim Aneni ve Banga’nın, doğmamışım bir yaz akşamı Harare’de.

Bu yüzden ismim Shona değil.

Peki her şey bu kadar tesadüfken, insanlığı bir yana bırakıp bu kadar kimlik bağımlısı olmamız niye?

Niye milletler, renkler, diller, dinler, cinsiyetler bizi küme küme ayırıyor?

Yazının Devamını Oku

Balık yumurtasından mı geldin, kuş yumurtasından mı yoksa ayı yumurtasından mı?

25 Temmuz 2022
Sheila Heti’nin son kitabındaki bu ayrım çok hoşuma gitti.

Kuş yumurtasından doğan insanlar, güzellik, ahenk ve anlam peşindeler.
Doğaya ve dünyaya kuşbakışı bakıyorlar.
Onların her şeye mesafeleri var.
Bu insanlar kuşlar gibi uçucu, narin ve güçlü. Hayatın içinde süzülüyorlar.
Balık yumurtasından doğanlar, sanki koca bir balık yumurtası havuzunda yaşıyor gibiler. Onlar için önemli olan tek tek bireyler değil, çoğunluk. Sadece kendileri değil, diğer balıkların da en iyi koşullarda yaşaması ve çoğalması önemli.
Su doğru ısıda olmalı, nazikçe akmalı ki herkes hayatta kalsın. Kolektif şartlar önemli balık için.
Balık yumurtasından gelen biri dünyadaki adaletle ilgili. İnsanlık, kendini çoğunluğun iyiliğine ayarlamalı onlar için. 

Yazının Devamını Oku