Terörün hedefi halkın (din) kardeşliğini bozmaktır
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SIKINTILI günler geçiriyoruz. Terör saldırılarıyla hayatını kaybeden askerlerimize, sivil vatandaşlarımız da eklenmeye başladı.
Oyun bellidir. Milleti bezdirip, birbirine kırdırmak; doğulu, batılı, Alevi, Sünni diyerek ülkeyi önce bölüp parçalamak, sonra da birbirine düşürmek. Yüzyıllardır İslam coğrafyasında hep aynı şey yapıldı. Zira Müslümanlar tarihin hiçbir döneminde dışarıdan saldıran düşmanla mağlup olmamışlardır. Hep birbirimize vurdurularak, iç kargaşa ile zaafiyete uğratılmışlardır. Hz. Peygamber bu nedenle de; “Allah’ım! Müslümanların helakini ve zafiyetlerini iç savaşla eyleme, Müslümanları birbirine vurdurtma” buyurarak endişesini dile getirmiştir. Bütün bu olayların adı fitnedir. Fitne kıyamete kadar var olmaya devam edecektir. Ama fitneyi doğru okursak, ondan etkilenmeden bertaraf edebiliriz. Salim bir akılla, düzgün düşünerek, oyuna gelmeden, hatta oyunun kurallarını kendimiz oluşturarak, yazılmış senaryoya gelmeden, kendimiz senaryo oluşturarak oyunu bozabiliriz. Dünyanın en güzel coğrafyasındayız. Genç nüfusumuz bütün dünyayı kıskandıracak kadar çok. Bir anda dört iklimi yaşıyoruz. Yeraltı zenginliklerimizin birçoğu henüz keşfedilmeyi bekliyor. Sadece 2009 yılında petrol için kazılan 143 kuyudan 53’ünde petrol, 30’unda doğalgaz bulundu. Gelecek yılların süper gücü Türkiye olacaktır. Bundan zerre kadar şüphe duymuyorum. Bütün bunları biz biliyoruz, ama bu ülkeyi sevmeyenler de biliyor. İşte ülkemizde kabaran öfkenin kine ve sele dönüşmesini isteyen zalimler, onun için askerimizi tuzağa düşürüyor, sivillerimizi vuruyor, ülke insanımızı birbirine düşürmeye çalışıyor. Böyle dönemlerde herkese iş düşüyor. Her birimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Bunların bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum: 1- Batıda yaşayan insanımız -içimiz her gün yansa da- bu oyunu iyi okumalı, tahrike gelmemelidir. Terör ile doğu halkının arasında hiçbir maddi-manevi bağ olmadığını düşünmelidir. 2- Doğudaki insanlarımız terörle arasında hiçbir maddi-manevi bağ olmadığını her yönüyle deklare etmelidir. 3- Kardeşlik duygusunu kucaklamasını yinelememiz gerekir. 4- Diyanet İşleri Başkanlığı bizleri bir araya getiren manevi referanslarımızı hatırlatmakta, canlandırmakta inisiyatif almalıdır. Kabuğundan sıyrılmalıdır. Basit bir-iki toplantıyla, cuma hutbelerindeki vurgularla bir sonuç alınamaz. 5- Medyamız, teröre pirim verecek yolları tıkayarak, konuları vatandaşa taşımalıdır ve mutlaka haber ardında toplumumuzu rahatlatacak uzman yorumlarına yer vermelidir. 6- İşlenen cinayetlerin vicdani, akli ve dini açıdan bir yere konması mümkün değildir. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Müslümanın her şeyi Müslümana haramdır. Kanı, malı ve ırzı.” (İbni Mace, Fiten, 3933) Ve yine şöyle buyuruyor: “Ey Kabe! Sen ne güzelsin. Senin azametine hayranım. Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin ederim ki; Mü’minin hürmeti, Allah katında senin hürmetinden şüphesiz daha büyüktür.” (İbni Mace, Fiten, 3932) Bu sözlerim, Hz Peygamberi bilenler içindir elbette. Evet bir Müslümanı öldürmeyi helal saymak, kişiyi küfre götürecek kadar büyük bir günahtır. Herkesin yeniden bütün bunları düşünmesi gerekir. Teröre pirim verenler içinde vicdan ve akıl taşıyanların, bütün anneleri ağlatan bunca kanla ve canla ne elde ettiklerini düşünme zamanları gelmedi mi?! 7- Medyada konuşanların ve siyasetçilerimizin daha yumuşak, birleştirici, çözüm üretici ve tansiyonu düşürücü beyanlar vermelerini bekliyoruz. 8- Şehit olan askerlerimiz içinde Mardinli, Kastamonulu, İzmirli, Vanlı, Erzincanlı velhasılı ülke toprağının her bölgesinden insanımız var. Bu terörün mağduru, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle, bu milletin hepsidir. Bu millet bu kaostan da işbirliğiyle, Çanakkale ruhuyla çıkacaktır. 9- Bizleri bir arada tutacak o kadar imani referansımız var ki; isterseniz bir kısmına kulak verelim: Kuran-ı Kerim: “Fitne katlden (öldürmekten, cinayetten) daha kötüdür, zarar vericidir” buyurur. Kuran-ı Kerim: “Mü’minler kardeştir” buyurur. “Kardeşlerinizin arasını bulun” buyurur. Kuran-ı Kerim: “Siz bir ateş çukurunun kenarında iken Allah kalplerinizi birleştirdi” buyurur. Kuran-ı Kerim: “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Bölünüp ayrılmayın, kuvvetiniz düşer” buyurur. Hz. Peygamber (s.a.v): “Mü’minler bir binanın tuğlaları gibidir. Biri diğerini tutar” buyurmuştur. Yüce Allah’ın Kitabı, fitne dönemlerini aşma yolunun din kardeşliği olduğunu bildiriyor. Bu toplum Müslüman bir toplumdur. Bu halkın dini referansları, her ihanet ve fitneyi akamete (bozguna) uğratacak kadar güçlüdür. Evet zor bir dönemeçteyiz. Bizi uçurumun kıyısına, ateş çukurunun başına getirmek isteyenler var. Ama bu oyunu bozacağız inşallah. Başka anneler yanmasın diye, içimiz yansa da sabredeceğiz.
SORALIM ÖĞRENELİM
? Namazların sünnetleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Bir de sadece farz kılsam olur mu? İSMAİL TEZCAN / ISPARTA Bir günde beş vakit farz namazlardan önce ve sonra kılınan sünnetlerin sayısı 20 rekata ulaşır. Bunlar sırayla şöyledir: Sabah namazının farzından önce 2 rekat; öğlenin farzından önce 4, farzından sonra 2 rekat; ikindinin farzından önce 4 rekat; akşamın farzından sonra 2 rekat; yatsının farzından önce 4; farzından sonra 2 rekattır. Bunlardan sabah, öğle, akşam ve yatsının son sünnetleri müekked -güçlü- sünnetlerdir. Sorumluluk açısından namazların sadece farzlarını kılmanız yeterli olur. Ancak vaktiniz varsa sünnetleri de kılmanızı tavsiye ederiz. ? Yolcu namazı ne demektir? Yolculukta sünnetler terk edilmeli mi? KADRİYE UYMAZ / LONDRA 90 km’den daha uzak bir mesafeye gidecek olan bir kişi, gideceği yerde 15 günden daha az kalmaya niyetlenirse yolcu sayılır. Ama 15 gün ve daha fazla kalmaya niyetlenirse, artık yolcu olmaktan çıkar. (Şafii ve Malikilere göre bu süre üç gündür. Yani dört gün kalmaya niyetlenirse yolcu olmaktan çıkar.) Yolculukta farz namazları kısaltmak, her ne kadar savaş ve korku şartına bağlanmışsa da, (Nisa; 101) Hz. Peygamber’in umre ve hacda da farzları kısaltması bunun her yolculukta olabileceğine delil gösterilmiştir. Kişi yolculuk devam ettiği sürece dört rekatlık farzları 2’şer rekat olarak kılar. Sünnetleri ve diğer farzları olduğu gibi kılmaya devam eder. ? Ormandan ağaç kesmek caiz midir? HASAN ERDOĞAN / MUĞLA Ormanlar kamu malları olup, devletin koruması altındadır. Devletin izni olmadan ormanın ağacını kesmek, ürünlerinden almak, arazisini işgal etmek, kamu haklarına tecavüzdür. Kamu haklarına tecavüz ise haramdır.