Paylaş
Çicero, Hortensius adlı eserinde (fragman 52'de) “Quando philosophi esse coeperunt ?” (ne zaman ortaya çıkmaya başladı filozoflar?) diye sorar ve “Thales, ut opinor, primus…” (kanımca Thales ilk filozoftu) diye yanıtlar. Bizler de, bu bilgiye dayanarak, 7 Bilgeler’in ve Batı Felsefesi’nin ilk filozofu kabul edilen, “Miletos Okulu”nun ilk temsilcisi olan “Milet’li Thales” ile, “hemşehrimiz” diye, gevrek gevrek övünürüz. Meraklısı için ekleyelim; bu konuda Şadan Gökovalı Hoca’nın 1968 tarihli çalışması hâlâ, en doyurucu el kitabıdır.
Thales, “Felsefeci, Bilge, Matematikçi, Geometrici, hattâ Astronom...” Ama en önemlisi, "bir ülkenin türkülerini yapanlar kanunlarını yapanlardan daha değerlidir” söylemiyle, “gündemde ve güncel” de üstelik…
Aristoteles’e göre, “zeytinin bol olacağı seneyi önceden tahmin ederek, civarda ne kadar yağhane varsa hepsini kiralayan ve hemşehrilerine, ‘bir işe yaramayan matematik ve geometri ile uğraşıp, felsefe ile ilgilenip, istesem de para kazanamayacağımı söylediğiniz için bu işe giriştim’ diyerek, kazandığı serveti fakir-fukaraya dağıtan kişi… Biraz fesat olanların, aynı öyküyü, onun sırtından, “opsiyon piyasasının da kurucusu…” şeklinde yorumladığı, (bir köşe yazısına sığamayacak kadar derin) Thales…
Bakanlığın “Filozofların Şehri Milet” dediği “Örenyeri”ne, 10 TL verip, “Dip Koçanlı Giriş Bileti” alarak giriyorsunuz. Resmî web sitesinde, “…Miletos Antik Kent kalıntılarının içinde antik tiyatronun hemen önündedir. Menteşe Beyi İlyas Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapım dönemi 15. yüzyıldır…” diye tariflenen “Kervansaray”, giriş kapısının hemen solunda yer alıyor. Kervansarayın girişi, çay – kahve içilebilecek ve sözde alışveriş yapılabilecek bir mahalle dönüştürülmüş; WC tabelası da aynı yerde…
Yazımın ekindeki fotoğrafları, 600 yıllık bu “Kervansaray”da çekiyorum... Bu karelere bakarken, “hayalbâz” tarafım, “…hemen Kervansaray’ı butik bir otele çeviriyor. Efes Havalimanına ve Kuşadası Marina’ya getirilen dünyanın zenginlerini buraya transfer ediyorum. Yatırıyorum, ‘antik dönem yemekleri’yle doyuruyorum. Miletos’u, Didyma’yı, Apollon Tapınağı’nı da kapsayan bir tur düzenliyorum. İsteyenlere, dönem kostümleri giydiriyorum. Kâhinlerle tanıştırıyorum. Gece, misafirleri anfi tiyatro’da ‘Viyana Oda Orkestrası ve Fazıl Say’ ile buluşturuyorum, vs. vs. vs…”
Hayalhânem, beni biraz daha zorluyor !
Elimde, “Dip Koçanlı Giriş Bileti”nin “bilet tarafı”;
“bir biletle bunlar yapılabildiğine göre” diyorum,
“üstünde biraz düşünülse, dibiyle, koçanıyla neler neler yapılır kim bilir ?”
Yüzümde muzır bir tebessüm, son paragrafa geçiyorum.
“Thales’in Miletos’u”nda vaziyet böyle Efendim…
Böyle durumlarda, sebep olanlar için,
Çetin Altan Usta’dan öğrendim,
Bütün zamanların en büyük “Antik Ege” bedduasını hatırlıyorum :
“Tantalos’un Tartaros’una düşesiceler…”
Paylaş