Paylaş
Şimdi bir süre sosyal medya ve TV’lerde uzmanlar bu “yeni oyuncak” üstüne atıp tutacaklar. Bu “sözde münakaşa” kurgusu aslında bir “arkadan konuşma ve pusu geleneği” biçiminde yükselecek. Çünkü artık “taraf” olmuşlardan hiçbiri, “geçelim halkın karşısına, elimizdeki gereksinimleri, sebepleri, gerekçeleri, masa üzerine belgeleriyle koyalım” derdinde olmayacaklar.
Ben kendimi bildim bileli eğitim ve öğretimin ayrılmaz bir parçasıdır müfredat değişikliği. Dikkatinizi çekerim, “müfredatın kendisi değil, değişikliği”dir odaklandığımız. Hiçbir dönemde değiştirmek için sarf ettiğimiz gayreti geliştirmek için harcamadık.
Anlaşılabilir tarifiyle, “Basit şeyler (karmaşık olmayanlar), toptan bilinen şeylerin ayrıntıları, dökümleri ve uygulamada eğitimin bir programa bağlanması” demek olan “müfredat”ın başı döndü kurcalanmaktan.
Basit şeyleri içinden çıkılmaz hale getirmek, ayrıntılarda boğulmak ve programsızlığı bir yöntem olarak tercih etmek konularındaki genetik becerimiz nüksettikçe “müfredat”ın üstüne kuş kondurduk.
Birisi çıksa da son 100 yıl içinde yapılmış müfredat değişikliklerine alıcı gözle baksa...
Değiştirmek için ne kadar zaman, emek ve para harcandığını, değişikliğin ne kadar süre yürürlükte kaldığını, değişiklikten önceki durumla değiştirdikten sonraki durum arasında olumlu ve olumsuz hangi farkların gözlendiğini, hangi ölçülebilir sonuçların elde edildiğini, kazanımların mı, kayıpların mı daha büyük olduğunu araştırsa ortaya çıkacak resmin “yüz nakli” sonrasında “tanınmayacak hale” gelmiş bir çehreye ait olduğunu hep birlikte göreceğiz.
“Yüzsüz müfredat” yapılmış hiçbir değişikliği hatırlayamayacağınız haldedir artık! Bir süre sonra ilk fotoğrafı hatırlamayacaksınız bile! “Yüzsüz” yaşamak bazılarına hep daha kolay gelmiştir.
Paylaş