Paylaş
Samimiyetle söylüyorum, Büyükşehir’in web sitesi vasatın üzerinde bir öngörüyle hazırlanmış. Ayrıntılarda, “Hemşehri İletişim Merkezi / Ulaşım / Bilgi Edinme / İhaleler / Dokümanlar / Birimlerimiz / hattâ Nöbetçi Ezcaneler” bile var. Bitmedi, “Kurumsal / Başkan / Hizmetlerimiz / Yayınlarımız / E-İşlem Merkezi / E-Beyanname / Kültür-Sanat / TV’de İBB / Kameralar / Kent Görselleri / Sanal Tur / Meclis / İzmir Kent ve Kültür Gezileri / Kensel Dönüşüm Projeleri...” Ve tabii bunların açılımları...
Ama “1868-2018” vurgusu sadece (deniz hasretini çağrıştırdığı için olsa gerek) sahra rengi bir 150’nci yıl logosu ile duyurulmuş. Bunun dışında sitede “150’nci Yıl Kutlama Programı” diye bir başlık göremedim. İki ihtimal var, ya akıllarına bile gelmedi ya da (bu kadar ciddî işin arasında) “Sizi tefe koyarlar” diye oraya yaz(a)mıyorlar.
Galip ihtimal birincisi olduğu için ekim ayında kentsel dönüşümü parlatan Sayın Bakan’a sorduğum soruyu yineleyip ikinci ihtimale geçelim: “Kentli bu kentsel dönüşümün neresinde acaba? Kent dönüşür ama kentli olduğu yerde kalırsa bunun çok vahim sonuçları olur farkında mısınız acaba? Zira, kentin nasıl dönüşeceği sorusundan daha önemlidir kentlinin nasıl ve neye dönüşeceği sorusu. Kent, kentli dönüşemeden dönüştüğünde dönüşse dönüşse bir ucûbeye dönüşür çünkü. Kentsel dönüşümü başarabilmek için önce kentliyi ruhen eğitiniz ve inceltiniz! Güzeli, iyiyi, doğruyu ve estetik olanı talep etmeye başlasın. Çirkinliğe razı olmamayı içselleştirsin. Bunları ancak sanatla yapabilirsiniz. Bunu yapabildiğinizde binaların hoş bir teferruat olduğunu göreceksiniz.”
İkinci ihtimal bende kutlama programının -sürpriz olması bakımından- kentliden saklandığı hissini uyandırdı. Hattâ duydum ki, oluşturulan kutlama komitesi önce dünyadaki parlak kentlerin yıldönümlerini araştırmış. Yani, Paris’te, New York’ta, Londra’da, Berlin’de, Sidney’de ve (kumamız) Barselona’da nasıl kutlanmış, nasıl kutlanıyor ve nasıl kutlanacak diye ince ince düşünüp öyle hazırlanmışlar. Basına sızar diye köşe bucak sakladıkları programın özeti şöyle: 12 ay boyunca her ay büyük bir gala etkinliği var. Yerli ve yabancı sanatçılar ve kültür insanları adetâ kamp kuracak İzmir’de... Hemen her türde konser, tarih konferansları, söyleşiler, tiyatro, opera-bale ve sinema gösterileri, sergiler, yarışmalar, irili ufaklı etkinliklerle İzmirliye ücretsiz olarak sunulacak. “İzmir” teması üstüne, beste, roman, kısa film, karikatür gibi alanlarda (150’nci yıl kutlamasına yönelik olarak) birkaç yıl önce açılmış yarışmaların ödül törenleri ve eserlerin sanatseverlerle buluşması gerçekleştirilecek. New York Filarmoni’den Bolşoy’a, Andre Rieu’den KODO davulcularına, Klazz Brothers’dan Placido Domingo’ya, Yo Yo Ma ve İpek Yolu’na kadar bir yıldızlar geçidine tanık olacak hemşehrilerimiz. Kasım ve Aralık 2018 ayları ise en özel gündeme sahip.
İstanbul’daki Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde saklanan ve Osmanlı Devleti’nin İzmir’de bir belediye dairesi kurulmasına izin verdiğini öğrendiğimiz 25 Kasım 1867 tarihli belgenin anısına o günden tam 150 yıl sonra, bundan 3 yıl önce dünyadaki yaşayan en ünlü 5 besteciye teklif götürülerek sonunda el sıkışılan bir ‘Usta’ya siparişile yazdırılmış ‘İzmir Oratoryosu’nun dünya prömiyeri yapılacak.
En özel konser, 31 Aralık 2018’deki Yılbaşı Konseri... Bu konserin davetiyeleri, “Belediye dairesinin kurulmasının gözle görülür faydaları olduğunun herkesçe kabul edilmiş olmasından dolayı İzmir’de de böyle bir dairenin kurulmasına dair padişahın izin verdiğini haber aldık” satırlarının yer aldığı 31 Aralık 1867 tarihli Rûznâme-yi Ceride-yi Havâdis gazetesinin tıpkı basımı şeklinde tasarlanmış. Deniz üstündeki bu açık hava gösterisinin repertuvarı? O da sürpriz!
Bu duyumlarımın “asparagas” çıkması halinde tabii kent için bir ihtimal daha var, o da Osman Nihat’ın Nihâvend şarkısı... Haydi bunların hiçbiri olmadı, olamadı... 150’nci yılın şerefine 2018’de AKM’nin otoparkını sanatseverlere iade etseler bari!
Paylaş