AKG Grubu’na teşekkürlerimle

ÖNER Bey’in her yıl aşağı yukarı bu mevsim elimize ulaşan mektubunun bu yılki uvertürü şöyle:

Haberin Devamı

 


“AKG Grubu olarak faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz inşaat, turizm ve gıda sektörlerindeki çalışmalarımızın yanı sıra ülkemizin kültür ve sanat yaşamına katkılarda bulunmayı temel amaçlarımızdan biri olarak belirledik.
14 yıldır gerçekleştirdiğimiz, her yıl bir sanatçımızı konu eden ‘Modern Türk Resim Sanatı’ kitap serimizi yayınlamanın mutluluğuna 4 senedir Cumhuriyetimizin kuruluşu ve Atatürk ile ilgili yayınları eklemiş bulunuyoruz.
İlk yayınımızda, ‘Cumhuriyetimizin ilânından günler önce Amerikalı bir gazetecinin Mustafa Kemal Paşa ile gerçekleştirdiği röportajı’ işlemiştik. ‘Büyük Taarruz günlerinde gazete haberlerini konu eden’ ikinci yayını, ‘Mustafa Kemal’in işgal altındaki İstanbul’da kısa süre çıkarabildiği Minber Gazetesi dosyası’ izlemişti. Geçen yıl da ‘Türk üniversitelerinin bilimsel eğitimini başlatan Alman bilim insanlarına odaklanan’ bir yayın hazırlamıştık.
Bu yılki yayınımız Türkçe’ye henüz çevrilmemiş bir kitabı konu alıyor. Arnold W. Ludwig’in politik liderliği ölçümleme iddiası taşıyan ‘King of the Mountain’ isimli kitabı, yazarın geliştirdiği sistematik çerçevesinde Atatürk’ü en etkili lider olarak belirliyor.
Liderliğin doğasını, liderlerin ayırt edici vasıflarını mercek altına alan ve Atatürk’ü gurur verici bir mertebeye taşıyan bu eseri tanıtan yayınımızı sizler gibi kanaat önderlerinin gündemine taşımaktan kıvanç duyuyoruz.”
Sayın Akgerman’ın “sunuş” cümleleri ise (özetle) açılan kapıdan içeriye “buyur” ediyor:
“İnsanlık tarihi pek çok büyük lidere tanık oldu. / Peki; birbirinden farklı dönemlerde, farklı siyasi koşullar altında, farklı tercihlerde bulunan, farklı kişiliklere sahip yüzlerce lideri karşılaştırmalı değerlendirmek, hattâ puanlamak mümkün mü? Hepimizin zaman zaman aklına gelen bu soruyu tarihçi ve psikiyatrist Arnold M. Ludwig bilimsel bir perspektifle ele alarak bir sistematik geliştirdi. Ludwig 18 yıl süren çalışması boyunca 199 ülkeden 1941 lideri tarihe mal olmuş etkileriyle analiz etti. / Bizim açımızdan kıvanç verici şekilde Atatürk’ün en yüksek puana (31) ulaştığı liste kamuoyumuzun daha yakın ilgisini hak ediyor.”
Yukarıdaki, “Karşılaştırmalı olarak değerlendirmek, hattâ puanlamak mümkün mü?” sorusuna ilişkin kişisel yanıtım bunun “mümkün olmadığı” yönündedir. Atatürk’ün sıralamadaki yeri başka bir basamakta olsaydı da fikrim değişmeyecekti. Nitekim, söz konusu çalışma Atatürk’e değer veren çevrelerce de hayli sert eleştirilere uğramıştı. Fakat geliştirilen metodolojiye ve yıllar süren çalışmaya kuşkusuz şapka çıkartmak gerekiyor. “Eserin dilimize kazandırılması dileği”ne gönülden katılıyoruz.
Ludwig çalışmasına dayanak olarak “Politik Büyüklük Ölçeği” adında bir kriterler dizisi oluşturmuş. Ardından, belirlenmiş özellik kümeleri ile politik büyüklüğün altyapısı ve gerekçesini, “Politik Büyüklüğün Yedi Kaidesi” (egemenlik, zıtlık, kişisel mevcudiyet, değişim elçisi, haysiyet, cesaret, kontrollü kaygı) adı altında tanımlamış. Büyüklük ölçeğinin kriterleri ise 11 başlığa indirgenerek (sıfırdan var oluşa, önceden daha fazla toprak büyüklüğü, iktidarda kalma, askerî hüner, sosyal mühendislik, ekonomik refah, devlet adamlığı, ideoloji, ahlakî sembol, politik miras, hükmettiği bölgenin büyüklüğü) puanlanmış.
İçinde bulunduğumuz hafta “uydurulmuş haftalar”dan değildir! Aksine “umutlu” bir öngörüye bağlandığından beri daha da gözdedir. Bir milletin vicdanından doğan sevgi, saygı ve özlemin yansıması olarak yaşanır. Haftaya İzmirli AKG Grubu’na (hayli gecikmiş bir) teşekkürle başlayalım istedim. Haftanın ikinci yazısında liderliği, Ludwig’in çalışmasındaki “sıfırdan var oluşa, haysiyet, ahlakî sembol ve politik miras” gözlüğü ve 10 Kasım perspektifinden inceleyeceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları