Paylaş
Sadece siyah-beyaz giyinmeleri, seslerindeki envai renge ve buhura güvendikleri içinmiş meğer... Güler yüzlü ve barışıktılar... Madrigal bir ayinin tütsülenmiş tınısını, sanki çok önceden içlerine çekmişler gibi; basit, gösterişsiz, fakat insanın içine işleyen bir nefesle gökyüzüne salıverdiler... Bu üfleyiş öylesine etkiliydi ki dinleyenler, serbest kalan bu nefesin büyüsü bozulmasın diye, bir müddet nefesini tutmak zorunda kalacaktı... “İçlerindeki çocuksu ruhu kaybetmemiş” altı kadın sanatçıdan, Viola Blache (Soprano), Helene Erben (Alto), Franziska Eberhardt (Soprano), Luisa Klose (Alto), Marie Charlotte Seidel (Mezzo soprano) ve Marie Fenske’den (Soprano) oluşuyordu “Ensemble Sjaella...” Ve “One Charming Night - Büyüleyici Bir Gece” adını verdikleri repertuvarlarını, medeniyetin, bilinen en eski enstrümanı ile; sadece “insan sesi” ile seslendirerek, “A Capella” yelpazesinin hemen her kıvrımında, olağanüstü bir ciddiyet ve disiplinle dolaşarak örneklediler. İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV), düzenlediği 35. Uluslararası İzmir Festivali’nde tarihi Agora; görünen-görünmeyen yüzü ve derinliği ile yine hazırdı evsahipliğine... Bir açıkhava konserinin olası tuhaflıkları ise, 35 yıldır olduğu gibi, yine pusuda bekliyordu ve başına buyruk halleri ile, onlar da gösteriye hazırdı... Birer birer sahne aldılar... “Uçaklar, köpekler, megafonlu seyyar satıcılar, taksi kornaları, motosiklet varyeteleri ve nihayet birkaç el de silah sesi...” Ama dedik ya, “barışık”tılar... “Patates - soğan satıcısı”- na, mikrofondan “okey, okey...” tebessümüyle karşılık verecek kadar... Bu sakinlik ve teslim oluşun, başka bir önemli sebebinin de, mutlaka altı çizilmeli! Bizim için İKSEV, her festivalde, her sene vitrine çıkartmasa, “İkiçeşmelik”in orta yerindeki, bildik Agora idi orası sadece... Ama, “geceyi büyülemeye gelip de, geldikleri yerde büyülenen büyücüler” için, (konser sırasında sık sık tekrarladıkları gibi...) “benzersiz bir mekânda şarkı söyleme şansı bulmaktan duydukları mutluluğun adresi” oldu... Konsere “Northern Lights” adlı şarkıyla başladılar. En eskisi 1485’e kadar uzanan, en yenisi 1985’e tarihlenen, o kadar zengin ve çok uçarı bir iksirle doldurdular ki “büyü kazanını”; gece boyunca, “Ola Gjeilo’dan Fredrik Sixten’e, Martin Luter King’den Shakespeare’e, Henry Purcell’den Francesca Turina Bufalini”ye kadar pek çok isimle göz göze geldik, diz dize oturduk... Kuş sesi ve konrabas taklitlerinden, Norveç, Danimarka ve Finlandiya halk ezgilerine, İngilizce, Fransızca, İtalyanca şarkılara kadar, duyduğumuz duymadığımız pek çok nota ile düzen aldı kulaklarımız. Bir “koltuk davulu”nun abartısız ritminden, farklı boydaki 6 su dolu kadehin müzikal uğultusuna kadar, “büyü için” her malzemeyi kullandılar. A Capella olunca, şarkı aralarında akort yapmadılar mı sanıyorsunuz? Ceplerindeki diyapazonla, kimselere göstermeden zarifçe çekiştirdiler ses tellerini... Nihayet, “Gute nacht” vakti dediler ve dinmeyen alkışlara, eski bir Alman halk şarkısıyla teşekkür ederek bitirdiler. Keşke, “bir bilen” (o her kimse?), bis olarak Türkçe bir halk türküsünün finale çok yakışacağını da söyleyiverseydi... 35. Uluslararası İzmir Festivali, 20 Temmuz 2022 Çarşamba gecesi, Çeşme Kalesi’nde Portekiz Büyükelçiliği ve İzmir Fahri Konsolosluğu işbirliği ile yapılacak “Fado” konseriyle sona erecek.
Paylaş