Afiş dediğin nedir ki?

GEÇEN sene mart ayında yazdığım bir “Festival” yazısına, yine; “...Hepimize Haldun Taner’den hatıra kalan -Fasulyeciyan’ın Tiradı-” ile başlamışım. Bu sene aynı tiradın başka bir bölümünü ışığa tutacağım.

Haberin Devamı


Hatırlarsınız! “...Zaten aktör dediğin nedir ki?” diye başlayıp, “perde!” diye biten; soluksuz söylenen ve soluksuz dinlenen bu (adetâ) tekerlemenin orta yerinde “...Hıranuşla Virginia’nın eski kostümlerden birinin yırtığına sığınmış olan dialogu... /... İşte bu hatıralar o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı halinde sahneye dökülürler...” dediği bir yakıştırmayla oradan oraya sürükler bizi Usta.
Gelen bültendeki, “İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) açtığı ‘20. Caz Afişi Yarışması’ sonuçlandı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım son sınıf öğrencisi Ayşenur Dinler’in çalışması, 30. İzmir Avrupa Caz Festivali’nin afişi olarak seçildi...” cümlesini okuyunca, aklım yine bu tirada kaydı işte.

30 YIL 20 YARIŞMA
İzmir Avrupa Caz Festivali’nde 30 yıl ve bu zaman diliminde 20. Afiş yarışması... Bir koyduğunuzu, daha arkanızı döner dönmez koyduğunuz yerde bulamamanın hoyratlığı ile dellenmiş bir ülkede, sanatın ayrılmaz bir parçası, hattâ “mütemmim cüz’ü – tamamlayıcı parçası” olan “geleneğe kök salma” fikrini sürdürülebilir bir projeye dönüştürmek, İKSEV’in üstüne vazife olmasa gerek... Buna rağmen vazgeçmiyor. İKSEV, festivallerinin “önünü arkasını”, iki elini geçmişten geleceğe uzatmış bir sanat tarihçisi hassasiyetiyle, “ayrılık sevdâya dâhil” çıkarımıyla arşivlemeye devam ediyor.
Afiş tasarımları, bütün dünyada ayrı bir “alkış kategorisi”dir. Sahne sanatlarından, sinemaya... Konser, resital, sergi, bienal, kongre, olimpiyad, dünya kupası ve iz bırakmış etkinliklerin ruhunu, mesajını ve kitlelerle buluşturan, onlara anlatan, hatırlatan ve en önemlisi “unutturmayan” kilometre taşlarıdır. Görsel edebiyatın bu ayrıcalıklı rengine, hele İzmir gibi “detayı ıskalamakla meşhur ve malûl” bir kentte, 20 yıl boyunca fırsat vermek, bir teşekkürden fazlasını hak ediyor.

326 ESER KATILMIŞ
20. Caz Afişi yarışmasına Türkiye’nin hemen her yerinden 326 afiş katılmış bu yıl. Bazı afişler şartnâme gereği değerlendirme dışında kalırken, Prof. Dr. Hakan Ertep, Cihangir Elmaskaya, Maksude Kılıç, Kutsal Lenger, Hüseyin Ekinciler, Okan Özgen ve Ayşe Tatari’den oluşan seçici kurul, ikinciliği DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu Mahir Akkoyun, üçüncülüğü ise Yeditepe Üniversitesi Grafik Tasarım Yüksek Lisans mezunu İlknur Karahan’ın çalışmalarına vermiş. Her hangi bir sıralamadan bağımsız olarak, “Aleyna Ata, Akif Acaray, Ayşe Tokdemir, Teoman Zeybek, Mehmet Emin Yıkılmaz, Çağla Danış (2 Afiş), Elif Berfu Genç, Zeynep Ünsal, Carilla Karahan, Mehmet Çokyaman, Muhammet Ceylan, Amine Ebrar Üstün, Görkem Soylu, Aleyna Bozcu, Gözde Yıldırım Evci, Bilgehan Yılmaz, Esat Çetintaş, Eymen Çoruhli (2 afiş), Şevval Zeyrek ve Helen Sena Uzun”un afişleri de sergilenmeye değer bulunmuş. Meraklısına, bu afişlerin, festival süresince İKSEV Galeri’de sergileneceğini de hatırlatalım.
Ayşenur Dinler’in afişi, “sokaktaki adam” kimliğimle bana ne söylüyor? Ondan bahsedip, bitirelim. “Caz sıcaktır” diyor bana afiş; “İzmir de sıcaktır...” “Keyiflidir” diyor; kıpır kıpırdır. Yerinde duramaz insan. Öyle ki, şekilden şekile, renkten renge, harften harfe girer… Ayakları yerden kesilir. Buna rağmen bazen içine kapanası gelir. Bazen diz çöker caz, bazen diz çöktürür. “C’den Z’ye”, bana böyle geldi; bilmiyorum. Doğrusunu, 30 yıl sonra, 60. Festival’in fuayesinde sergilenen 50 yıllık afiş sergisini gezenler söyler size…...

Yazarın Tüm Yazıları