Paylaş
Yani yakın tarihi TV dizilerinden öğrenenlerden değilim; yaşayanlardan biriyim. Bugün konuşulanlara bakıyorum da ortaya dökülenler 12 Eylül’ün sadece magazin kısmıdır. Gündemi bir süre meşgul etmekten öteye de bir sonuç doğurmaz. Siz yine de gözlerinizi, yaşadığınız günlerden ayırmayın...
Sonraki yıllar, meslek hayatımın ilk dönemi... İdari yargının birey hayatında ne kadar önemli bir güvence olduğuna adanmış heyecan. Hukukun, Devlet erkinin ezici egemenliğinden, hukuk önünde eşit vatandaşı koruyan kanadına verdiğimiz emek. Dava dosyalarında, “turuncu fişle fişlenmiştir” notu düşülmüş “güvenlik soruşturmaları”, iptal davalarının altına atılan imzalar...
Bakmayın bugünlerde kimse ihtilâl dönemlerinin gazetelerini kurcalamıyor. Benim asıl merakım, ikibin bilmem kaçlarda, bundan yıllar sonra, bugünün gazete manşetlerini okuyanlar neler düşünecek? Diyecekler ki, “birbirlerinden ne kadar da nefret etmişler...” Tabii, sebebini merak edecekler. “Neyi paylaşamadılar acaba?” diye soracaklar birbirlerine. Kimi generallere, kimi yargıçlara sayıp sövecek. Pek azının aklına gelecek siyasetçiler; hani seçilmiş olanlar var ya?
Tarafsız yargı özlenendir; taraflı yargı makbul sayılmaz! Peki ya “taraftarsız yargı” üstünde hiç düşündünüz mü? Sokaktaki adamın, yargıdan, yargılama usulünden, yargılama sürecinden duyduğu rahatsızlık, anonim bir kaygıya dönüşmüş durumda. Kimse tarafsızlığına inanmadığı bir yargının yanında olmak istemiyor. Yargı tarafsızlığını yitirdikçe, “taraftarsız”laşıyor da... Üç büyükler formalarını astığında bile hâlâ stadlar doluyor, ama yargının taraftar kaybettiği bir gerçek...
Bütün adliyelerin önünde olduğu gibi, İzmir Adliyesi’nin önü de ana-baba günü. Ben bilirim oraları. İçerdekiler, dışarıdakiler... Merak edenler, ümit edenler, hayret edenler, sabredenler, affedenler, küfredenler, beddua edenler... Ama ne yazık ki, yükselen ve giderek baskın hale gelen duygunun esir aldığı, “nefret edenler...”
Hayatla mahkemelik olduk! Spor bile nasibini aldı... Dün manşetlere, ekranlara ve sokaklara bakınca aklıma düştü... Nida Tüfekçi tarafından derlenmiş bir Urfa türküsü vardır:
“Kışlalar doldu bugün / Doldu boşaldı bugün / Gel kardaş görüşelim / Ayrılık oldu bugün / Naçar elinden vah... Geceler yarim oldu / Ağlamak kârım oldu / Her dertten yıkılmazdım / Sebebim zalım oldu / Garib elinden vah... / Yaralandım yatmadım / Yaram açıp bakmadım / Kaldı hasretimiz kıyamete / Güzel boynuna el atmadım / Hayın elinden vah vah yar yar yar...
Paylaş