Paylaş
Dahası, arşivlere baktıkça, “seçim ittifakları”
ve 1. tur, 2. tur pazarlıkları hakkında medyaya düşen
gevezeliklere de gülesim geliyor...
Ve bugün 14 Mayıs ; Hatırlayalım o halde !
“...14 Mayıs 1950: Demokrat Parti, seçimde kullanılan oyların yüzde 53'ünü alarak, 487 milletvekilliğinin yüzde 86'sını kazandı...”
“...2 Haziran 1950: Adnan Menderes hükümeti güvenoyu alarak göreve başladı...”
“...Demokrat Parti’nin seçimleri kazanmasından sonra, (Menderes’in, ‘sadece millete mal olmuş inkilâpları saklı tutacağız’ fikri) üç ayrı kanun tasarısıyla Meclis gündemine geldi. Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, Kayseri Milletvekili İsmail Berkok ve 13 arkadaşı ile Başbakan Adnan Menderes hükümeti, Arapça ezana hapis cezası getiren (TCK) 526. maddenin değiştirilmesi için kanun tasarı ve teklifleri hazırladılar. Tasarı metinlerinde ezanın yeniden Arapça okunabileceğinden söz edilmiyor, sadece cezanın yer aldığı maddeye yeni bir şekil veriliyordu...”
“...Adalet Komisyonu, hükümetin tasarısını kabul etti ve Meclis’teki görüşmeler 16 Haziran günü, İstanbul Milletvekili ve şair Fuad Hulusi Demirelli’nin başkanlığında yapıldı...”
“...Genel Kurul’da söz alan Demokrat Parti milletvekilleri, ezanın asıl haline dönmesinin halkta yaratacağı rahatlamadan bahsettiler...”
“...Tam bu sırada şaşırtan bir gelişme yaşandı. Arapça ezanın yeniden serbest bırakılması için Millet Meclisi’nde yapılacak görüşmeler sırasında, CHP grubunun tasarıya red oyu vermesi bekleniyordu. Ama sanılanın aksi oldu ve grup adına söz alan Trabzon Milletvekili Cemal Reşit Eyüboğlu, partisinin ezanın Arapça okunmasına karşı çıkmayacağını açıkladı...”
(Cemal Reşit Eyüboğlu’nun TBMM’de görüşmeler sırasında yaptığı konuşmanın tam metni: “Sayın arkadaşlar, Türk Ceza Kanunu’nun 526. maddesinden, ezana taalluk eden ceza hükmünün kaldırılması maksadıyla hükümetin bugün huzurunuza getirdiği kanun tasarısı hakkındaki CHP Meclis Grubu’nun görüşünü arz ediyorum. Bu memlekette milli devlet ve milli şuur politikası cumhuriyet ile kurulmuş ve CHP bu politikayı takip etmiştir. Bu politika icabı olarak ezan meselesi de bir dil meselesi ve milli şuur meselesi telâkki edilmiştir. Millî devlet politikası, mümkün olan her yerde Türkçe’nin kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik. Türkçe ezan-Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraftar değiliz. Milli şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız..” / TBMM Zabıt Ceridesi, 16. 6. 1950, birleşim 9, oturum 1, sah: 182).
“...Üç maddelik tasarının maddeleri ayrı ayrı oylandı ve DP’liler ile beraber CHP’liler de kabul oyu kullandılar...”
“...Kanun 17 Haziran 1950 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Kararın Resmî Gazete'de yayınlanmasıyla, Arapça ezanın serbest olduğu, Başbakanlık tarafından valiliklere telgrafla bildirildi... / ...İlk Arapça ezan Fatih ve Beyazit camilerinde ayni günün öğleninden itibaren okunmaya başlandı... / ...Kıbrıs’ta ise ezan, Magusa'daki Ayasofya Camii'nde 1966 yılına dek Türkçe okundu...”
“...Ezanın 18 sene aradan sonra yeniden Arapça okunmasına izin veren kanun, işte böyle kabul edildi. Demokrat Partililer, ezan meselesini sonraki senelerde devamlı olarak lehlerine kullandılar; CHP ise ‘ezanın Türkçe olarak kalması için mücadele vermiş’ gibi gösterildi ve tartışma hâlâ devam ediyor...”
Demem o ki “İttifak”, lâzım olduğunda, eskiden de kuruluveriyordu... Hem de nasıl ?!
Paylaş