TBMM’deki ‘demokrasi’ kılıfıyla terör propagandası neden sokakta halaya girdi?

Elbette bunun “konjonktürel” bir nedeni var; önce ondan bahsedeyim...

Türk Silahlı Kuvvetleri, Pençe-Kilit operasyonuyla yılbaşından bu yana Irak’ın kuzeyinde 726 PKK’lı teröristi etkisiz hale getirdi. Yedi aylık dönemde Suriye’de de 795 terörist öldürüldü. 1 Ocak 2024’ten bu yana Irak ve Suriye’de öldürülen PKK’lı terörist sayısı 1.521’e ulaştı. Türkiye, sınır içinde olduğu gibi PKK terör örgütünün Irak ve Suriye’deki inlerini yerle bir etmekte kararlı.

Nitekim 26 Temmuz günü gece yarısından sonra Milli Savunma Bakanlığı’nın Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara, Kandil ve Asos bölgelerindeki mağara, sığınak, barınak, depo ve terör örgütünün kullandığı tesislerden oluşan 25 hedef imha edildiğinin açıklanması terör Türkiye’nin inlerine kilit vurmadaki kararlılığını gösteriyor.

DİPLOMASİ

Sadece askeri değil diplomatik gücü de kullanan Türkiye, Irak hükümeti ile işbirliği ve Suriye ile diyalog girişimleri ile terörü bitirme kararlılığını sergiliyor. Irak’ta PKK’nın yasaklı örgüt haline getirilmesi bu işbirliğinin sonucu.

Suriye’nin petrolünü çalan PKK/YPG’ye karşı adımlar da sıklık kazanıyor. Rusya, Esad ile görüşerek Türkiye ile diyalog sürecine katkıda bulunuyor. Hem Irak hem Suriye’nin toprak bütünlüğüne öncelik vererek, ABD’nin paralı uşağı PKK unsurlarının her iki ülkeden temizlenmesi konusunda somut önerilerde bulunuyor.

SURİYE’NİN ÇALINAN PETROLÜ

Irak yönetimi bunları anladı ve Türkiye ile işbirliğine girişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 24 Temmuz günü Sky News Arabia kanalına verdiği röportajda şu önemli cümleyi kullandı: “Suriye halkının kaynaklarını gasp eden bir terör örgütü var, onlarla savaşmalı, petrol ve enerji kaynaklarını onlardan almalı ve Suriye halkına geri vermeliyiz, çünkü bu örgüt oradan çaldığı bu zenginlikle Suriye halkına ve Türk devletine karşı büyük bir savaş veriyor.”

Suriye’de petrol sahalarının yüzden 70’inden fazlasını işgal eden terör örgütü PKK/YPG, hesaplamalara göre yurtiçi ve yurtdışına satışlar yaparak Suriyelilerin yılda 2,5 milyar dolarlık petrolünü gasp ediyor.

CENTCOM’UN DEAŞ ÇIRPINIŞI

Türkiye’nin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonları ve Irak ve Suriye hükümetleri ile yürüttüğü diploması sadece terör örgütü PKK-YPG’yi değil müttefiki ABD’yi de tedirgin ediyor. PKK/YPG’ye artırdıkları yardım ve yeni verdiği hava savunma sistemleri PKK/YPG-ABD ortaklığının son çırpınışları gibi.

Suriye ve Irak’ta PKK/YPG’yi sahada fiilen destekleyen, eğitim veren ABD Merkez Komutanlığı’nın (CENTCOM) DEAŞ terör örgütünün Irak ve Suriye’de yeniden yapılandığını, Ocak-Haziran 2024 arasında Irak ve Suriye’de 153 terör saldırısı düzenlediğini ve bu sayının 2023’teki saldırıların iki katına yaklaştığını açıklaması boşuna değil. CENTCOM, PKK/YPG ile işbirliğini meşrulaştırmak adına Suriye’de hiçbir etkinliği kalmamış olan DEAŞ ile ilgili senaryo yazarak aklı sıra Türkiye’nin operasyonlarına karşı algı çalışması yapıyor. Al Hol ve Al Roj kamplarından aile üyelerinin sayısı 43 bin olan 9 bin DEAŞ’lı teröristin Suriye’de hapiste olduğunu, Irak ve Suriye’de ise 2 bin 500 DEAŞ’lı teröristin arandığını açıklaması aynı zamanda PKK/YPG terör örgütüne verdiği desteği meşrulaştırma çabasını gösteriyor.

AMAÇ TOPLUMSAL KAOS

Tüm bu tablo Türkiye’nin mücadelesinin ABD’nin müttefiki PKK/YPG’yi sıkıştırdığını gösteriyor. PKK terör örgütü sınır ötesinde ne zaman sıkışsa yurtiçindeki siyasi uzantısı üzerinden yeni bir kaos planı devreye sokar. Bu kimi zaman “canlı kalkan olmak”, “Sınıra yürümek”, “İmza kampanyası”, “sokak gösterileri”, “açlık grevi”, Kobani bahanesiyle olduğu gibi ayaklanma çağrıları, “oturma eylemi” şeklinde olur. Bölücü terör örgütünün talimatıyla gerçekleşen ve hiçbiri amacına ulaşmayan bu terör propagandası yöntemleri örgüt talimatı çerçevesinde gerçekleşir. Şimdi bunlara düğünlerde ve kutlamalarda oynanan halay arkasına saklanan terör propagandası eklendi. PKK/DEM’in ve örgütün sahip çıktığı bazı şahıslar halay eşliğinde PKK terör örgütünün marşını söylüyorlar. Bunu da sosyal medyada yayınlayarak, hep istedikleri ama hiçbir zaman gerçekleşmeyen ve asla da yaşanmayacak Türk-Kürt çatışmasının ortaya çıkmasını amaçlıyorlar. Buna karşı savcılıklar harekete geçiyor ve terör örgütü propagandası yapanları gözaltına alıyor. Yayılma yolu sosyal medya olduğu için bunun yurtiçi olduğu gibi yurtdışı ayağı da var.

VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILSINLAR

Bu propaganda toplumun büyük kısmında tepki oluşturmadan devletin ilgili kurumlarının; yasama ve yürütmesiyle önlemler düşünmesi gerekiyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin terörist propagandası yapan bölücülerle ilgili “vatandaşlıktan çıkarılsınlar” önerisini düşünmek gerekir. Bu kişiler bölücü terör örgütünün propagandasını yaptığına göre niyetleri de ortada demektir. Beraber yaşamak istemeyen bölücüyü zorlamak anlamsız. Vatandaşlıktan çıkarılmasını sağlayacak yasal düzenleme getirilmeli ve hangi ülkeye kabul edilirse orada halay eşliğinde terör propagandası yapabilir. Mesela Japonya olabilir ya da PKK/HDP’li Ferhat Encü gibi Portekizli(!) olabilirler...

BDP Genel Başkanı Mustafa Destici de bu konuyla ilgili yasa teklifi hazırlayacaklarını açıkladı. Bu konu ciddiyetle ele alınmalı. PKK ve FETÖ başta terör örgütü propagandası yapanlar vatandaşlıktan çıkarılmalı. Zamanla farklı çatışmalara sebep olacak bu propagandaya izin verilmemeli. Dağda, sınır içinde ve sınır ötesinde teröristlere karşı gerçekleştirilen etkili mücadele TBMM’deki PKK’nın siyasi ayağının başını çektiği alanlarda da verilmeli...