Paylaş
28 Temmuz ile 3 Ağustos arasında 38 ilde 154 yangından 145’i kontrol altına alındı, 9 yangın ise devam ediyor.
Ancak, sosyal medyadaki kundakçılar hiç boş durmadı, bir türlü kontrol altına alınamıyor.
İletişim hakkı ve fikir özgürlüğünün en ileri düzeyde kullanımını sağlayabilecekken, terör örgütlerinin, istihbarat örgütlerinin, etki ajanlarının, kötü niyetlilerin elinde; insanların ruh sağlığını, toplumların huzurunu bozan bir mecraya dönüştürülen sosyal medya platformları elbette tüm devletler tarafından yasalar çerçevesinde yakından izleniyor.
TERÖR ÖRGÜTLERİ VE MEDYA KULLANIMI
Eskiden her tür terör örgütü, amacı doğrultusunda; toplumda korku ve paniği yaymak ve propaganda yapmak için, hazırladığı yazılı metin ve görselleri bir araya getirir, basacak matbaa bulur, kâğıt temin edip dergi veya kitabını basardı. Sonra da onu dağıtmak ya da gizli gizli satmaya uğraşırdı. Bu yolla da çok sınırlı sayıda kişiye ulaşabilirdi.
Şimdi ise, ister örgüt propagandasını yapmak, ister korku ve panik yaymak, ister “algı operasyonları” için bir sosyal medya hesabı açması yeterli. Kapatılsa dahi kendisi ya da aynı örgütten bir başkası hemen benzerini açabiliyor.
Bilinen nedenlerden kaynaklandığı gibi, terör örgütü PKK tarafından da üstlenilen sabotajlarla çıkarılan yüzlerce orman yangını ile ilgili sosyal medyada yaşanan tartışmalar nasıl bir kaos ortamına itildiğimizi gösteriyor.
Avrupa’da yüzde 30 olan sosyal medya kullanımının Türkiye’de yüzde 70’i bulması, tüm bu yapıların dikkatini çekiyor. Terör örgütleri de her vesileyle sosyal medyayı operasyon üssü haline dönüştürüyor.
YÜZDE 15 YEM OLUYORLAR
Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı da süreci yakından takip ediyor. Emniyet Müdürlüğü kaynaklarına göre, sosyal medya üzerinde sistemli bir şekilde dezenformatif, manipülatif ve propaganda içeriklerini barındıran hashtag ve paylaşımların yüzde 32’si FETÖ’cü hesaplar tarafından gerçekleştiriliyor.
Bu tür paylaşımların yüzde 23’ü marjinal sol, yüzde 18’i PKK terör örgütü, yüzde 12’si DHKP-C terör örgütü tarafından yapılıyor. Bu hashtag ve paylaşımların yüzde 15’i ise genel kullanıcılar tarafından gerçekleştiriliyor, yani bir anlamda terör örgütlerine yem oluyorlar.
Emniyet kaynaklarının, terör örgütlerinin sosyal medya kullanımıyla ilgili tespitleri de şöyle:
FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ve bunlara bağlı kitle sosyal medyayı etkin olarak kullanıyor. Özellikle yurtdışında firari olarak bulunan örgüt mensuplarının açıktan, yurtiçindeki destekçilerinin ise sahte hesaplar aracılığı ile meydana gelen her olayı kullanarak toplumu ayrıştırmaya ve devlet tarafından yürütülen faaliyetleri manipüle ederek değersizleştirilmeye uğraşıyor. Bu tür faaliyetlerini, çeşitli ideoloji ve cinsel kimlikler altına girerek “ters algı/trolleme” (içine büründüğü kimliği kötü savunarak ya da radikal göstererek) yönetimiyle yapmaya çalışıyor. Bu dezenformasyon unsurlarıyla, orman yangınları ile ilgili olarak ülkede yaşayanların üzerinde endişe, panik, korku ve toplumda kaos yaratmayı amaçlıyorlar.
DİKKAT YEM OLMAYIN
Elbette, sosyal medya, karşısındakinin fikrine saygı duyarak, her fikrin dile getirildiği bir yer olmalı. Hakaret edilip küfür edilmemeli. Yalan değil gerçekler paylaşılmalı.
Ama bunun için artık çok geç. Sadece terör örgütleri değil, bazı devletler bile asimetrik savaşı buradan yürütüyor. Hatta toplumsal ayaklanma ve darbeye giden süreçler tetikleniyor. Tüm bunlara karşı Almanya ve Fransa’nın çıkardığı gibi etkili yasal önlemler zaman içinde tüm ülkelerde gündeme gelecektir. Ama o güne kadar kendi kimliği ile bu mecrada olanların, yalandan, hakaretten, iftiradan, algı operasyonlarından uzak durarak emin olmadığı paylaşımlardan kaçınması ve yem olmaması yerinde olur.
ALGI OPERASYONUNA DİRENEN ÜÇ CESUR KADIN
SADECE Türkiye değil dünyada sosyal medya gündemine giren, “Help Turkey” başlığıyla yurtiçi ve yurtdışından yapılan paylaşımlar, dezenformasyon ve algı operasyonlarının en büyük örneklerinden birisini oluşturdu. Çoğu aynı gün açılan sahte ve bot hesaplarla başlayan, takipçi sayısı çok olan hesaplar tarafından da “kopyala-yapıştır” yöntemiyle büyütülen, Türkiye’de bazı ünlü kişileri de içine alan bir algı operasyonu girdabına dönüştü. Belli ki daha önceki bazı olaylarda olduğu gibi ünlü kişilere bu yönde paylaşım yapılması yönünde girişimlerde bulunuldu. Bu tuzağa düşenler, bu tür algı operasyonların gönüllüsü gazeteciler hemen kendisini belli etti. Ama ses sanatçısı Nilüfer, tiyatro sanatçısı Nilgün Belgün ve söz yazarı Şehrazat Türkiye’yi güçsüz ve aciz göstermeyi amaçlayan bu paylaşımı yapmayacaklarını açıkladılar. Sadece ülkelerine sahip çıkan, siyasetle ilgisi olmayan, zaman zaman da hükümeti eleştiren görüşleriyle bilinen bu sanatçıları sosyal medyada linç ettiler. Anında, “yalaka”, “AKP’li”, “sarayın sanatçısı” gibi sıfatlarla hakaret ettiler.
Ama bu algı oyunun parçası olan sözüm ona sanatçılar ise nasıl kullanıldığının farkına varmadan, utanmadan ortalarda dolaşıyorlar.
Paylaş