Sorunun ‘terör’ olduğu arkasında ABD ve İsrail’in yer aldığı açık değil mi

TUSAŞ Makine Mühendisi Zahide Güçlü, TUSAŞ kalite kontrolcü Cengiz Coşkun, TUSAŞ çalışanı Hasan Hüseyin Canbaz ve güvenlikçi Atakan Şahin Erdoğan ile PKK’lı teröristlerin katlettiği taksi şoförü Murat Arslan şehit oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

BAŞKENT ANKARA İLE MESAJ

PKK terör örgütü 1 Ekim 2023 günü İçişleri Bakanlığı’na yönelik benzeri bir saldırı düzenlemiş, teröristlerin Kanivar Erdal kod adlı Hasan Oğuz ile Özkan Şahin olduğu tespit edilmişti. 23 Ekim günü TUSAŞ’a yönelik saldırıyı da PKK’lı teröristler Rojger kod adlı Ali Örek ve Mine Sevjin Alçiçek’in gerçekleştirdiği açıklandı. PKK terör örgütünün bu iki saldırısı; amaç, yer, zamanlama ve hedefi itibarıyla Türkiye’ye yönelik mesaj içeriyor.

1 Ekim 2023 ve 23 Ekim 2024 saldırılarında yer olarak Türkiye’nin başkenti Ankara’nın seçilmesi terörün ne kadar yakın bir tehdit olduğunu göstermesi bakımından önemli.

Saldırı amaç, zamanlama ve hedefine bakalım; Türkiye’nin savuma sanayisinde geldiği noktadan rahatsız olan başta ABD, İsrail ve bazı Avrupa ülkelerinin arkasında olduğu PKK terör örgütü bir taşeron olarak kullanıldı. Savunma sanayisinde ulaştığı seviyenin hedef alındığı saldırının temel amacı Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasını amaçlıyor.

Özellikle Türkiye’nin Gazze soykırımı olmak üzere Lübnan, Suriye, Irak ve İran’ı hedef soykırımcı İsrail’i karşı tutumu, ABD ve İsrail’in Suriye’nin kuzeyinde oluşturmaya çalıştığı ‘teröristan’ yapılanmasına karşı verdiği mücadeleyi engelleme çabasına karşı PKK terör örgütü taşeron olarak kullanılıyor.

TOPLUMSAL BARIŞA SALDIRI

Ancak saldırı ile verilmek istenen asıl mesaj Türkiye içindeki toplumsal barışa yönelik.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son haftalarda, PKK terör örgütünün silah bırakmasına yönelik açıklamaları, PKK elebaşı Öcalan’ın tecridinin kaldırılması ve örgütü lağvettiğini açıklaması yönündeki sözlerine karşı verilmiş bir mesaj gibi duruyor. Bahçeli’nin saldırıdan bir gün önce çok tepki çeken PKK elebaşı Öcalan’ın TBMM’de PKK/DEM grubuna getirilip silah bırakılması ve örgütü tasfiye etmesi yönündeki sözleri ile TUSAŞ’a karşı girişilen eylemle doğrudan bir bağlantı kurmak zor.

Çünkü, böyle bir saldırının hedefinin ve saldırı gerçekleştirecek teröristlerin buna hazırlanması, saldırıda kullandıkları bomba, silah ve mühimmatın hazırlanması belirli bir zaman gerektiriyor. Öte yandan hedef seçilen TUSAŞ’daki güvenlik önlemleri ile ilgili keşif ve istihbarat çalışmasının önceden yapılmış olması gerekiyor.

PKK/HDP’Lİ TERÖRİSTLER

PKK terör örgütü, TUSAŞ’a saldırıda kullandığı teröristlerin seçimi ile de mesaj vermiş gibi görünüyor. Öldürülen teröristlerden Ali Örek’in PKK’nın siyasi kolu HDP’ye yönelik sosyal medya paylaşımları ile Mine Sevjin Alçiçek’in PKK/HDP’nin merkez ilçe eşbaşkanlığı yaptığına dair bilgiler bunu gösteriyor. PKK terör örgütü siyasi kolu böylece HDP-DEM ile sadece söylem değil, eylem birliği içinde olduğu mesajını da vermiş gibi duruyor.

PKK/DEM’E DÜŞEN GÖREV

PKK/DEM’in saldırıyı şu sözlerle kınaması önemli: “Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde meydana gelen saldırıyı kınıyoruz. Türkiye toplumunun çözümü konuştuğu ve diyalog ihtimalinin belirdiği bu günlerde böylesi bir saldırının olmasını manidar buluyoruz. Bu saldırıdan büyük üzüntü duyuyor, yaşanan acıyı paylaşıyoruz. Bu acı verici olayların bir daha yaşanmaması için barışa her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıyız.”

PKK/DEM bu açıklamasıyla hedef alınan, son zamanlarda yaşanan siyasi gelişmeler olduğunu tarif ediyor. Bu ‘kınama’ mesajında ve devam eden sözlerinde samimi iseler PKK terör örgütü ile arasına mesafe koymasının da tam zamanı. Bunu yapmazlarsa belki de bu son şansı da kendileri yok etmiş olacaklar. Çünkü MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrıları da PKK terör örgütü ile aralarına mesafe koymalarına, ilişkilerini kesmeye bağlı.

PKK ELEBAŞININ MESAJI

 Öte yandan PKK elebaşı Öcalan 43 ay sonra ailesinden ilk kez birisiyle yüz yüze görüşme yaptı. Yeğeni PKK/DEM’li Milletvekili Ömer Öcalan “aile görüşmesi” kapsamında ziyaret ettiği PKK elebaşı terörist Abdullah Öcalan’ın “Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” dediğini kamuoyu ile paylaştı. Ancak ortada şöyle bir gerçek var; PKK terör örgütü artık elebaşı Öcalan’ın kurduğu PKK’dan çok farklı.

ABD istihbarat kuruluşu CIA ve İsrail’in istihbarat kuruluşu MOSSAD, 1999 yılında Öcalan’ı Türkiye’ye teslim ederken PKK’yı teslim aldı.

ABD VERDİĞİ SİLAHI BIRAKTIRMAZ

Artık PKK, Türkiye’nin sözde NATO müttefiki ABD’nin ve onu fiilen yöneten soykırımcı İsrail’in güdümündeki bir terör yapılanması. 2013-2015 dönemindeki açılım sürecinde Öcalan’ın mektup, mesaj ve çağrılarına rağmen PKK silah bırakmayı reddettiği gibi o sırada siyasi kolu aracılığıyla 5’i il merkezi olmak üzere 21 il, ilçe ve beldede ‘özerklik’ ilan etti. Yetmedi çukur ve hendek eylemleri ile ülkeyi fiilen çatışma alanı haline getirdi. O sırada başında Selahattin Demirtaş’ın başında olduğu HDP’nin etkisiz kalmak bir yana suç ortaklığı yaptığını gördük. Bugün MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrılarına rağmen dağdaki terör örgütü yöneticilerinin, Öcalan çağrı yapsa dahi silah bırakmayacağı, örgütü tasfiye etmeyeceğine dair mesajlar veriyorlar.

Tüm bunlar sorunun ‘Kürt sorunu’ değil yıllardır yazdığımız ve söylediğim gibi ‘terör örgütü PKK sorunu’ olduğunu, arkasındaki gücün de Türkiye’ye karşı kullanması için elindeki silahı ne olursa olsun bıraktırmayacak ABD ve İsrail olduğunu göstermiyor mu?