Paylaş
“Biz NATO’nun bir parçasıyız. Dolayısıyla kendimizi bu ittifakın dışında göremeyiz. Bu konuda taahhütlerimiz var. Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi...
Türkiye S-400’ü kim için kullanacak? Suriye mi, İran mı, Yunanistan mı? Kim için kullanacağız? Bu sorunun şu ana kadar cevabı alınmış değil. Rusya ile ilişkilerimizin iyi olmasını isteriz... Ama biz Batı ittifakının bir parçası olmak isteriz. S-400’ler depolarda bekliyor. Türkiye, ilişkilerini ve savunma sistemlerini üyesi olduğu NATO kapsamında ele almalı...”
Kılıçdaroğlu’un, NATO müttefiki olan ABD’nin Türkiye’ye Patriot satmadığı için savunma ihtiyacını Rusya’dan almak zorunda kaldığını göz ardı eden ve daha önceki açıklamalarıyla çelişen bu sözlerinden sonra CHP’de S-400 karşıtı kampanya başlatıldı.
AKŞENER’İN GÜLÜNÇ İDDİASI
İP Genel Başkanı Akşener de 24 Şubat 2022 günü Twitter hesabı üzerinden şunları yazdı:
“Türkiye ise Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı, kendisini kırılgan hale getiren S400’lerden acilen kurtulmalı, Akkuyu nükleer santralını derhal millileştirmeli, bölgesel istikrara risk oluşturabilecek Kanal İstanbul projesini durdurmalıdır.”
Tam Rusya’nın operasyona başladığı günlerde her iki siyasetçinin S-400’ü gündeme getirmesi tesadüf olamaz. Yaşadığımız süreçle yakından ilgili.
Buna değinmeden Kılıçdaroğlu ve Akşener’in S-400 konusundaki açıklamalarını hatırlayalım.
Akşener, 4 Haziran 2018’de katıldığı bir televizyon programında: “Benim bir bilgim var S-400’lerle ilgili, bir duyum şeklinde, umarım doğru değildir. Büyük bir güvensizlik neticesinde Sarayın korunması için alındığına dair bir duyumum var.”
Bu, siyasi tarihe S-400 konusunda ortaya atılan en gülünç iddia olarak geçti.
S-400’LERİN ALINMASINI KILIÇDAROĞLU İSTEMİŞ!
S-400’ler Türkiye’ye geldiğinde ise Amerika’nın sesi isimli internet sitesinde 13 Temmuz 2019 günü yayınlanan “Muhalefetten S-400 alımına destek” başlıklı haberde Kılıçdaroğlu’na atfen, “ABD Senatosu’nun yaptırım yaklaşımı sergilemekten öte önce Türkiye’nin hangi coğrafyada yer aldığına bakması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye’nin bulunduğu coğrafya stratejik bir bölge. Türkiye bir ateş çemberi içinde’ diyerek Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlama hakkıyla Rusya’dan savunma sistemi almasını desteklediklerini vurguladı.” ifadeleri yer aldı. Hatta 2020 yılında CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “S-400’lerin alınması gerektiğini söyleyen bizim Genel Başkan’ımız” açıklaması yapmıştı.
Aynı haberde Akşener’in şu sözleri yer aldı: “Bu konuda bilgimiz olmadığı için net bir fikrimiz de yok. Milli güvenliğimiz açısından elzemse elbette alınmalıdır. Türk Milleti’nin güvenliği riske atılamaz. Ama emin olun, ne amaçla alınıyor ne için kullanılacak bilgimiz yok. Süreci şahsi bir alışveriş gibi yürütüyorlar.”
NATO, DEMOKRASİNİN GÜVENCESİYMİŞ!
15 Temmuz 2019’da da Kılıçdaroğlu şu açıklamayı yapmıştı: “F-35 meselesi, NATO ile ilişkiler meselesi önemli ama bu coğrafyada hava savunma sistemindeki açıklar kabul edilemez. Sistemin güçlendirilmesi, bu kapsamda S-400’lerin alınması gereklidir” (15 Temmuz 2019 Sözcü Gazetesi)
Peki, tam da Amerika ve genişleme stratejisinde araç olarak gördüğü NATO’nun bu rolüne karşı Rusya’nın Ukrayna’ya operasyonla karşılık verdiği bir zamanda bu açıklamalar ne anlama geliyor?
Bunu Kılıçdaroğlu’nun Reuters ajansı tarafından yayınlanan, “Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi...” sözleriyle birleştirince açıklamaların anlamı anlaşılıyor. Her iki parti de Amerika başta Batılı ülkelere “Sizinle çalışmaya hazırız” diyerek küresel sisteme selam veriyorlar.
KÜRESELCİLER VE HİZMETKÂRLARI
Nitekim, bu partiler gelecek günlerde Amerika ve Batılı emperyalist ülkeler Türkiye’ye S-400’ler üzerinden yeni baskılar uygulayacağını bekliyorlar demektir. Buna göre şimdiden pozisyonlarını alıyorlar. Yoksa, her iki parti lideri kısa süre önce destekledikleri S-400 alımına bugün karşı çıkmalarının hiç bir anlamı yok.
CHP ve İP Genel Başkanlarının S-400 konusundaki açıklamalarından çıkartılacak sonuç şudur: Türkiye, dışarıda emperyalist küresel güçler mücadele ederken, içeride de küreselcilerin çıkarlarına hizmet etmeye hazır olanlarla, ulusal çıkarları denge politikası ile götürmek isteyenlerin çatışmasına sahne olacak gibi görünüyor.
Paylaş