Paylaş
Bir süre önce AKP’ye oy veren öğretmenlere “Ben o öğretmene öğretmen demem”, çiftçilere “Eğer ilk seçimde siz hâlâ gidip AK Parti’ye oy verirseniz iki elim yakanızdadır”, esnafa “İnsan biraz aklını kullanır”, AKP seçmenine “Sen hâlâ gidip çoluk çocuğunun rızkını Saray’a kiralıyorsan ben insanlığını sorgularım arkadaş” demişti.
Bu da bir parti stratejisidir, çok fazla bir şey denilemez.
Ancak geçen hafta yine “makarna” kelimesi geçen bir konuşma yapınca iki satır yazmak şart oldu. Çünkü yoksullara dağıtılan “makarna” artık siyasi hayatımızda önemli simge haline geldi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasında Türkiye’deki AKP iktidarının yoksullukla mücadele etmediğini belirtirken şu ifadeleri kullandı:
“Aile destekleri sigortasını, 1974 yılında Türkiye Cumhuriyet Devleti parlamentoda, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 102 sayılı sözleşmesini kabul ederek, aile destekleri sigortasının getirilmesini taahhüt etmiştir. Bu yasayı çıkarmıyorlar. Neden? Yoksulluğu yönetmek ve yoksulların oylarını almak için... Onlara ‘Bak sana bir paket yardım yaptım, sana şu paketi verdim, sana makarna verdim, sana şunu verdim. Sen de bana oyunu ver’ demek için...”
Yani iktidarın stratejisini “Al makarnayı, ver oyu” şeklinde özetleyiverdi.
KENDİLERİNE SORMALILAR
Ana muhalefet partisi CHP’nin kendi kendisine sorması gereken soru şu: “Ülkede bu kadar yoksulluk, ekonomik sıkıntı varken ve CHP bunu dile getiriyorken neden AKP hâlâ birinci parti ve neden CHP’nin oyları yıllardır aynı oranda kalıyor?”
Eğer bu sorun Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, “Al makarnayı, ver oyu” gibi basit bir formül ile çözülebiliyorsa, CHP neden makarna dağıtıp iktidar olmuyor anlaşılır gibi değil. “CHP’nin böyle bir politikası yok” diyen olursa, kendilerine bağlı belediyelerin dağıttığı yardım kolilerinin fotoğraflarını önlerine koyabiliriz.
DARBE GECESİNİN MAKARNACILARI
Kılıçdaroğlu’nun sözleri siyaseten yanlış olsa da buraya kadar belli bir mantıkla yorumlamaya çalıştım. Ama asıl rahatsız edici yanı, siyasi hayatta artık simge haline gelmiş “makarna” kelimesini kullanması, insanların makarna karşılığı oylarını verdiğini söylemesiydi.
“Makarna” deyince benim aklıma ister istemez, FETÖ’cü teröristlerin darbeye kalkıştığı 15 Temmuz gecesi bakkalları, marketleri yağmalayanlar, bankamatik ve benzin kuyruklarında bekleyenler geliyor.
Kılıçdaroğlu’nun makarna karşılığında oylarını verdiğini söylediği halk, 15 Temmuz gecesi sokakta darbecilere direnirken, siyaseten kendisine hiç de uzak olmayan insanların o gece marketlerde, bakkallarda makarnaları neredeyse yağma ettiğini bilmiyor mu?
Bazılarının ise darbe bastırıldığı için ertesi gün aldığı fazla makarnaları bakkallara iade ettiğini ben biliyorum, daha önce de söyledim.
OY DEĞİL CAN VERDİLER
Kimler darbecilere kadeh kaldırmış, nerelerde darbeciler alkışlanmış, kimler nerelerde saklanmış en iyi kendisi bilecektir. Makarnacı diye aşağıladığı insanlar o gece oy vermek için değil can vermek için sokaklardaydı. O ise Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde saklanmış, kendisini arayan Başbakan Binali Yıldırım’ın, “Siz de taraftarlarınızı sokağa davet edin” teklifine, “Halkın güvenliğini kim sağlayacak?” diyerek karşılık vermiştir.
Tüm dünya o gece gerçek “makarnacıların” kimler olduğunu gördü.
ŞEHİT BATUHAN’IN MESAJI
Görmeyen varsa ben bir kez daha hatırlatmak isterim: Ortaköy’de ailesiyle oturan 21 yaşındaki Batuhan Ergin, 15 Temmuz gecesi bölgede yaşayanların bakkalları ve marketlerin kapısında erzak kuyruğunda olduğunu görüp, darbecilere direnmek için Boğaz Köprüsü’nün girişine gitti. Oradan sosyal medya hesabından şu mesajı attı: “Eve erzak almaya değil devlete sahip çıkmaya geldik.”
Batuhan, bu mesajı attıktan iki saat sonra FETÖ’cü darbeciler tarafından kalbinden vurulup şehit oldu. Dediğim gibi, o gece “makarnacı” diye aşağılanan insanların kahraman, kendilerini kahraman görenlerin “makarnacı” olduğunu gördük.
Bu gerçeği Kılıçdaroğlu’nun da görmesi gerekiyor. Oy oranını yükseltmek için esnafı, öğretmeni, çiftçiyi, halkı aşağılamak yerine, “Bu insanları ikna etmek için daha fazla hangi politikaları üretebilirim” diye düşünmesi yararlı olur.
Paylaş