Paylaş
Kılıçdaroğlu dün bir adım daha ileriye gitti, Hrant Dink Vakfı’nı ziyareti sonrası, “Hrant Dink’in, rahmetlinin tetikçisi hapiste ama gerçek katiller henüz aydınlığa çıkarılmadı, henüz bulunmadı. Eğer siz ‘Karanlık güç odaklarıyla mücadele edeceğim’ diye yola çıkıyorsanız gerçek katillere ulaşmalısınız ve onları bulmalısınız” dedi.
ERGENEKON KUMPASI İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ
Kemal Kılıçdaroğlu hatırlamıyor olsa gerek ya da amacı farklı. Hrant Dink cinayetindeki gerçeği de gerçek katilleri de biliyoruz.
Gerçek şudur: 19 Ocak 2007’deki Hrant Dink cinayeti, Fetullahçı Terör Örgütü üyesi istihbaratçıların, 12 Haziran 2007’de Ergenekon kumpasını başlatmak için işlenmesine göz yumdukları bir suikasttır.
Tetikçilerin arkasındaki gerçek katiller ise istihbaratçısı, savcısı, hâkimi ve gazetecisiyle Fetullahçı Terör Örgütü’dür.
Suç ortakları ise cinayeti Atatürkçülerin, Ulusalcıların, Milliyetçilerin işlediği algısını yaratarak gerçek faili gizleyen ve Kılıçdaroğlu’nun pek sevdiği Liberallerdir.
CİNAYETİ KARARTAN ALTAN’A DİNK ÖDÜLÜ
Başında da, Hrant Dink cinayetini karartan manşetler atan ve 2012’de de Hrant Dink Ödülü verilen, Yasemin Çongar, FETÖ paçavrası Taraf’ı yöneten tetikçi Ahmet Altan, bugün CHP’ye akıl hocalığı yapan ve Hrant Dink ile dostluğunu kullanan Liberaller gelmektedir.
2007 ile 2012 arasında FETÖ’nün kontrolündeki 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sergilenen tiyatrodan sonra, “Dink cinayetinde örgüt bağlantısı yoktur, suç çetesi işlemiştir” denerek tetikçiler cezalandırılırken, duruşma salonunda yer bulamazdınız.
Milletvekilleri, sanatçılar, yazarlar, yabancı hukukçu ve politikacılar Beşiktaş sokaklarını doldururdu. Benzer yargılama tiyatrosu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, “kamu görevlilerinin etkin soruşturmadığı gerekçesiyle” verilen hak ihlali kararına dayalı olarak FETÖ üyesi savcı Muammer Akkaş tarafından sergilenecekti. Ancak 17/25 Aralık sonrası görevden alınınca dosyaya bakan savcılar Yusuf Hakkı Doğan ile Gökalp Kökçü’nün yürüttüğü soruşturma Dink cinayetinde yalanların değil gerçeklerin konuşulmasını sağladı.
Savcı Gökalp Kökçü’nün, 2017’de hazırladığı iddianame ile açılan ve FETÖ mensuplarının yargılandığı duruşmalara nedense bu çevreler hiç katılmadı. Dink davası birkaç arkadaşı dışında sahipsiz kaldı. Çünkü katili beğenmiyorlardı. Onlar katil Atatürkçüler, Ulusalcılar çıksın istiyorlardı ama gerçek katil işbirliği yaptıkları FETÖ çıktı.
14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bu davanın 2021 yılı mart ayında açıklanan kararında şu hüküm yer aldı; “Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, söz konusu cinayet eyleminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün talimatları ve örgütün amaç ve ideallerine uygun olarak mahkememiz dosyasında hüküm kurulan sanıkların iştiraki ile işlendiğine kanaat getirilmiştir.”
FETÖ ELEBAŞI GÜLEN DAVANIN SANIĞI
Bu kapsamda FETÖ mensubu istihbaratçılar Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer başta 26 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet dahil süreli hapis cezaları verildi. Dahası, mahkeme örgüt talimatıyla FETÖ’nün amacı doğrultusunda işlenen cinayet nedeniyle, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Zekeriya Öz, Adem Yavuz Arslan, Ekrem Dumanlı, Faruk Mercan gibi isimler hakkındaki yakalama kararı çıkardı. Şimdi dosya İstinaf Mahkemesi’nde karar için gün sayıyor. Ayrıca, tetikçiler hakkında FETÖ üyeliğinden bir soruşturma devam ediyor.
İşte size gerçekler, işte size 2007’den beri herkese, her yerde anlattığım gerçeklerin somutlaşmış hali.
BEDELİ NEYSE GERÇEĞİ SAVUNACAĞIM
Nitekim, Hrant Dink suikastının sekizinci yıldönümü olan 19 Ocak 2015’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’deki grup konuşmasında, cinayetin aydınlanması için yaptığım çalışmalar hakkında şunları söylemişti:
“Sekiz yıl önce Hrant Dink öldürüldü. Sekiz yıldır asıl faillerin ve arkasındaki örgütün ortaya çıkmasını bekliyoruz. Türkiye faili meçhuller ülkesi olmamalı. Bu ülkenin hiçbir yurttaşı faili meçhule kurban gitmemeli. Eğer bir kişi öldürülüyor, katlediliyorsa failleri yakalamak, arkasındaki örgütleri ortaya çıkarmak hükümetlerin temel görevidir.
Hepiniz çok iyi bilirsiniz, gazeteci Nedim Şener. Bir kuyumcu titizliğiyle bu olayı sorguladı. Kitaplarını yazdı, belgelerini ortaya koydu. Hapislere atıldı ama o yılmadı. Olayın aydınlanması için elinden gelen her çabayı gösterdi. Biz bu tür çabaları her zaman saygıyla karşılayacağız. Bedel ödense bile aydının toplumu aydınlatma görevi olduğunu hiç unutmamalıyız. Ona da buradan saygılarımızı gönderiyoruz.”
Sayın Kılıçdaroğlu, 8 yıl önce bunları söylediniz. 2007’den beri Hrant Dink cinayetini aydınlatırken, bana “Ergenekoncu” dediler, teröristlikle suçlayıp tutukladılar. Gerçekler için canımı esirgemedim. Şimdi de yandaşlarınız ahlaksızca iftira atıyor. Ve ben bu kez, bedeli ne olursa olsun size karşı gerçeği savunmaya devam edeceğim.
Paylaş