Paylaş
Bundan 6 ay önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 8 Ocak 2017 günü Parti Meclisi’nde “15 Temmuz kontrollü darbedir” demişti. TBMM Araştırma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri Zeynel Emre, Aykut Erdoğdu, Sezgin Tanrıkulu ve Aytun Çıray da, Kılıçdaroğlu’nun daha komisyon çalışmaları devam ederken ve rapor yazılmadan 6 ay önce söylediği “kontrollü darbe” ifadesini 307 sayfalık muhalefet şerhi haline getirip kamuoyu ile paylaştılar.
KILIÇDAROĞLU: BELGEM YOK
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu dahil parti yöneticileri, darbe girişiminin üçüncü yılından sonra “kontrollü darbe” söylemini değiştirdi, sonrasında tamamen bıraktı. Hatta o gece Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde saklanan Kılıçdaroğlu’nun son değerlendirmesi şöyle oldu: “15 Temmuz darbe girişimi oldu. Hep beraber mücadele ettik. Hep birlikte yapıldı. Mücadele ettik. Darbecilere karşı çıkıldı.”
15 Temmuz için, “tiyatro, senaryo, kontrollü darbe” ifadeleri FETÖ elebaşı Gülen dahil örgüt üyelerinin ürettiği tanımlardı. Komisyon çalışmaları devam ederken Kemal Kılıçdaroğlu, darbeyi yöneten FETÖ’nün TSK imamı Adil Öksüz ile ilgili, “Kim bu Adil Öksüz, neden serbest bırakıldı ve neden yakalanmıyor? Bu konuda bilgim var ama belgem olmadığı için şimdilik söyleyemem” dedi.
BEKLENEN ‘BELGE’ FETÖ’DEN GELDİ
Beklenen belge, açıklamasından bir buçuk ay sonra, 4 Kasım 2016 Cuma günü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekili Aytun Çıray ve gazeteci Can Ataklı’ya “denizbayrak83” isimli e-posta adresi üzerinden yollandı.
MİT’te çalıştığını belirten “ihbarcı”, Kılıçdaroğlu’nun Adil Öksüz ile ilgili “doğru yere parmak bastığını” yazdı. Mektupta, Adil Öksüz’ün “Timsah” kod adlı MİT personeli olduğunu, 15 Temmuz için MİT tarafından kullanıldığını, olayı ise Hulusi Akar ile Hakan Fidan’ın kurguladığını fakat darbenin “cemaatin” üzerine yıkıldığını iddia ediyordu.
Hatta işin içinde MİT Basın Müşaviri N.Y. ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı o gece CNNTürk yayınına bağlayan Hande Fırat’ın da olduğunu belirtirken, “Hande Fırat’ın yayına pejmürde kıyafetlerle çıkması bile planın parçasıydı” diye yazdı. E-postaya belge olarak da Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğuna dair “Angaje Formu’ ekledi.
HAFTA SONU SAVCILIĞA VERİLDİ
Böylece CHP yönetimi, “kontrollü darbe” iddiası için ihtiyaç duyduğu “belgeye” de kavuşmuş oldu. Belgeler ellerine gelir gelmez, doğru mu, yalan mı bakılmadan, hiçbir araştırma yapmadan hem de Adliye’nin hafta sonu nedeniyle kapalı olduğu 5 Kasım 2016 Cumartesi günü Başsavcılık’la görüşerek Aytun Çıray tarafından savcılara teslim edildi.
Ben bir yazımda, Çıray’ın ihbar mektubuna dayanarak, “suç duyurusunda” bulunduğunu yazmıştım. Çıray, suç duyurusunda bulunmadığını, sadece ihbar mektubu ve belgeleri teslim ettiğini bildirdi. Sonrasında da bana da gönderdiği, belgeleri savcılığa nasıl teslim ettiğine dair tutanağı kişisel Twitter hesabında paylaştı.
Meğer Çıray, bu ihbar ve belgeleri, “devlet sırrı olabileceği ihtimali” ile savcılığa göndermiş.
Savcılıkların görev alanında “devlet sırrı” iddiasıyla ihbar ve belgeleri teslim almak var mı, bilmiyorum ama İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, asli görevi gereği konuyla ilgili adli soruşturma açtı. 8 Kasım 2016 günü durum MİT’e bildirildi. Alınan cevapta, “Timsah” kod adının başka bir operasyonda kullanılan bir kod adı olduğu, evrakın tarih ve imzalarının başka dokümanlardan kopyala/yapıştır yöntemiyle oluşturulmuş içeriği sahte bir belge olduğu bildirildi. Savcılık bunun üzerine kısa sürede takipsizlik kararı verdi.
Sonra ne mi oldu?
FETÖ İMAMI İTİRAF ETTİ: SAHTE
CHP’liler belgenin sahte çıkmasına rağmen 26 Mayıs 2017 tarihli TBMM FETÖ darbe girişimi raporuna karşı 307 sayfalık muhalefet şerhinde 15 Temmuz için “kontrollü darbe” derken, raporun 212’nci sayfasında hâlâ “Adil Öksüz kimdir? MİT için çalışmış mıdır? Darbe girişimi sonrası Adil Öksüz’le kamu görevlileri arasında görüşme veya pazarlık olmuş mudur?” sorusuna yer verdiler.
Darbeden tam üç yıl sonra, yakalanan MİT mahrem imamı Salim Zeybek ifadesinde, sahte dokümanı hazırlarken başka belgelerin imza ve paraf kısımlarını alıp Adil Öksüz hakkında hazırlanan sahte “Angaje Formu” üzerine yapıştırdığını, Amerika’da firari MİT mahrem imamı Bülent Bişer’e gönderdiğini itiraf etti. Sonra da belgeler Kılıçdaroğlu, Aytun Çıray ve Can Ataklı’yı yollandı.
Uzun lafın kısası: FETÖ, CHP’nin kontrollü darbe söyleminin altını doldurmak için sahte belge hazırlamış, onlar da “devlet sırrı” diye savcılığa teslim etmiş. Ne diyorum ben; FETÖ’nün siyasi ayağı yoktur, kullandığı siyasetçi vardır...
Paylaş