Paylaş
Aradan geçen yıllar içinde bunlara ek olarak TSK içinde 22 bin 386 subay ve astsubay tespit edilerek ihraç edildi.
Yani darbe girişimine katılanların dört katı daha ortaya çıkarılarak haklarında hukuki işlem yapıldı ve tamamına yakını ihraç edildi. Peki TSK içindeki bu kadar büyük FETÖ’cü nasıl tespit edildi? Cevabı herkes biliyor; ”Ankesörlü hat” olarak bilinen sabit hat incelemeleriyle.
YÜZDE 40’I İTİRAFÇI OLDU
Haklarında işlem yapılanların yaklaşık yüzde 40’ı da FETÖ ile ilişkisini itiraf ederek etkin pişmanlıktan yararlandı.
Ankesörlü hat operasyonları sonucunda açılan davalardan birçoğu mahkumiyetle sonuçlandı sonunda Yargıtay 16’ncı Dairesi “Sabit hat kullanımının örgüt üyeliğinde tek başına delil” olduğunu karara bağlayarak içtihat oluşturdu.
TSK içindeki FETÖ’cülerin, onların yöneticisi konumundaki “mahrem imamlarla” irtibat kurmak için kullandığı ankesörlü hat konusunda hukuki bir tartışma kalmadı.
Buna karşın İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın başarılı bir şekilde yürüttüğü ankesörlü hat operasyonlarında geçen hafta tuhaf bir gelişme yaşandı.
SAVCILIK, MİT, MSB, KOMUTANLIKLAR
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı; Milli Savunma Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Kara, Hava, Deniz ve Jandarma Komutanlıkları ile koordinasyon içinde 29 ilde görev yapan 2’si albay, 7’si binbaşı, 10’u yüzbaşı, 22’si teğmen, 95’i astsubay, 8’i uzman çavuş olmak üzere 123’ü muvazzaf 146 asker ile 38’i 15 Temmuz sonrası ilişiği kesilen 38 askeri öğrenci olmak üzere 184 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Emniyet ve Savcılık işlemlerinden sonra 136 kişi tutuklanmaları istemiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Bunlardan 41’i tutuklandı ama 92’si ise serbest bırakıldı.
Bu tablo, FETÖ’cü mahrem imamların itirafıyla 2017 yılında başlanan ve TSK içindeki 22 binden fazla örgüt üyesinin, binlerce mahrem imamın ortaya çıkmasını “ankesörlü hat” operasyonları tarihinde bir ilki oluşturuyor. Savcılığın tutuklanma istemiyle sevk ettikleri içinde bu kadar büyük bir serbest bırakma dalgası görülmedi.
92 FETÖ’CÜ SERBEST
Nitekim savcılık serbest bırakılan 92 kişi hakkındaki karara anında itiraz etti. Savcılık yazısında, “Soyut ibareler kullanılarak, somut hiç bir gerekçe gösterilmeden “delil durumu nedeniyle” serbest bırakılmalarına karar verildiği anlaşılmış ise de; Şüphelilerin delil durumlarının Yargıtay uygulamalarına göre tek başına delil kabul edilen örgütsel iletişim metoduna uygun sabit aranmaları kriterini sağladığı, yine aynı gün Hakimliğinizce verilen kararlar incelendiğinde çelişkili olduğunun anlaşıldığı, bu doğrultuda örnek vermek gerekirse hakkında delil olarak 4 grup ardışık aranma ve aleyhinde itirafçı beyanı bulunan asker şahıs S.I.’nin tutuklanmasına karar verilirken, hakkında 24 grup ardışık aranma ve aleyhine itirafçı beyanı bulunan, kolluk ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden de yararlanmayan, bu şekilde örgütsel iradesini açıkça devam ettiren asker şahıs M.T.’nin serbest bırakılmasına karar verildiği, bu durumun ve çelişkinin serbest bırakma kararlarında olaysal ve somut bir gerekçe gösterilmemesi nedeniyle anlaşılamadığı ve anlamlandırılamadığı, açıklanan gerekçelerle serbest bırakma kararının usul ve esasa açıkça aykırı olduğu anlaşılmıştır” denildi.
HUKUK İÇİNDE ÇÖZÜLECEKTİR
Şimdi gözler, üst mahkemenin vereceği kararda. Ancak serbest bırakma kararı ortaya çıktıktan sonra FETÖ’cülerin sosyal medyadaki sevinçleri görülmeye değerdi. Yıllardır Bylock gibi ankesörlü hat kullanımının da delil olamayacağını savunup TSK içindeki örgüt üyelerini kurtarmak için uğrayan FETÖ’cüler, bu kararla adeta zafer kazanmışçasına sevindiler. Sadece bu bile ankesörlü hat operasyonlarının ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösteriyor. Ankesörlü hat konusu FETÖ üyeliğine başlı başına delilken, FETÖ’cüleri serbest bırakan İzmir Sulh Ceza Hakimlikleri’nin verdikleri kararlar, devletin tüm kurumlarının mücadelesine büyük bir darbe oldu. Elbette, hukuk içinde bu yanlıştan da dönülecektir. Ama şu bir gerçek ki, yargı içinde ya bilgisizlikten ya ilgisizlikten ya umursamazlıktan ya da kasıttan FETÖ ile mücadeleye böylesine zarar veren adımlar atılıyor.
DEVLET İÇİNDE EN BÜYÜK TEHLİKE FETÖ
Bu kişiler ya 15 Temmuz’daki ihaneti bilmiyorlar ya da unuttular. Unuttularsa yine İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın konuyla ilgili yazısının girişindeki uyarıyı hatırlatayım; “Fetullahçı Terör Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içerisine sızmış ve halen deşifre edilemeyen mensuplarının sayıca darbe girişimine katılanlara oranla daha fazla olduğu bilinmektedir menfur darbe girişiminde kullanılmayan hücrelerin mevcudiyeti yönüyle FETÖ, devletimizin anayasal düzeni ve bekası açısından halen en büyük tehlikeyi ihtiva eden terör örgütü konumundadır”.
Paylaş