'FETÖ mağduriyeti' siyasete, mücadele çıkara alet edilemez

Sağ siyasi örgütlerde pek görülmeyen bir uygulama sol siyasi kültüre yerleşmiştir; örgüt içi infaz.

Haberin Devamı

Sağ siyasette milliyetçilikten İslamcılığa kadar uzanan yelpazede geçişkenlikler mümkündür. Aşırı uçları kenara bırakırsak birbirine uzak hatta zıt görünen İslamcılık ile milliyetçiliği pratikte “akraba” sayanlar bile vardır. O yüzden İslamcı birinin milliyetçi, milliyetçi birinin İslamcı kimliğe geçişi çok da yadırganmaz.

Ama sol mahalle içinde, bırakın düşünce farklılıklarını, aynı idealleri paylaşsalar bile uygulamadaki farklar; hakareti, aşağılamayı, itibarsızlaştırmayı, hedef göstermeyi ve sonunda “örgüt içi infazı” bile getirir. Ama kastettiğim örgüt içi infaz, DHKP-C veya PKK gibi terör örgütlerininkinden farklıdır. Bu terör örgütleri “ajan, işbirlikçi” diyerek örgüt içi infaza girişirler. Günümüzdeki “örgüt içi infaz” ise sosyal medya üzerinden yapılan linç ayini ile “itibarsızlaştırma” olarak gerçekleşiyor.

Haberin Devamı

İNCE’YE ‘SARAYIN ADAMI’

Çok kısa süre içinde gerçekleşen üç örnek vereceğim. 14 yaşından beri CHP’li olan, partide her görevi üstlenmiş, hatta CHP’nin ilk cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçimi kaybettikten sonra öyle bir itibarsızlaştırıldı ki âdeta bir günde “sarayın adamı” ilan edildi.

Sol mahallenin ünlü televizyoncularının, gazetecilerinin 2018 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi röportaj üzerine röportaj yaptığı Muharrem İnce’nin artık yüzüne bile bakılmıyor.

Memleket Partisi’ni kuran Muharrem İnce, CHP’den ayrılmasını, “Bana neden ayrıldın diyenlere tekrar söylüyorum... Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce gibi Atatürkçüleri partiden yolladın. Oraya FETÖ’cüleri doldurdun, PKK’lıları, Sorosçuları doldurdun...” diye açıkladı. Tek bir kişi bile “Kimi, neyi kastediyorsun?” demeden yine lince maruz kaldı.

BİR FOTOĞRAFLA İMAMOĞLU’NA DA İNFAZ

“Örgüt içi infazın” bir başka örneğini İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da yaşadı. Karadeniz gezisi sonrası bir fotoğraf üzerinden mahallesi tarafından öyle bir operasyon yapıldı ki başkan seçildiği günden beri uğraş verdiği cumhurbaşkanlığı adaylığını geri çekmek zorunda kaldı. Onu bu makama getiren örgütün yıkıcı gücünü de görmüş oldu.

MUHARREM İNCE’Yİ BİR GÜNDE ‘SARAYIN ADAMI’ İLAN EDENLER SANA NE YAPMAZ ÇELEBİ...

SON
olarak CHP’den milletvekili olarak seçilen, partisine eleştiriler yaptıktan sonra istifa edip Muharrem İnce’nin kurduğu Memleket Partisi’ne geçen, buradan da ayrıldıktan sonra AKP’ye geçeceği haberi sonrası Mehmet Ali Çelebi aynı şeyi yaşadı. Çelebi ile ilgili ilk infaz CHP’den istifa ettiğinde yaşanmıştı. İnce gibi 40 yıllık CHP’liyi bir gecede “sarayın adamı” ilan edenlere dikkat etse Çelebi belki de böyle bir işe kalkışmazdı. Bu kez durum daha faklıydı; kendisinin de tutuklandığı FETÖ’cülerin kumpas operasyonu Ergenekon soruşturmalarında iktidar olan AKP’ye geçecekti. Mehmet Ali Çelebi’nin göz ardı ettiği şey; siyasi bir kişilik oluşu hem de tek başına karşısına aldığı kesimlerin yıkıcı gücüydü.

Haberin Devamı

Madem Ergenekon’dan tutuklanmış ve ardından CHP’den milletvekili olmuştu, eleştirip ayrılsa dahi, tutuklanmasına sebep olan süreçte iktidar olan -her ne kadar FETÖ ile mücadele etse de- AKP’ye geçmesinin yaratacağı sonuçları kestirmesi gerekiyordu.

Eleştirilerinde yerden göğe kadar haklı olsa da zaten CHP’den ayrılması sırasında yediği lincin, AKP’ye geçmesi halinde katlanacağını hesap edebilmeliydi. Hesap edemediğini ertesi gün AKP üyesi olma kararından vazgeçerek, siyasete bağımsız olarak devam edeceğini açıklamasıyla görmüş olduk.

CHP’DEKİ FETÖ KUMPAS DESTEKÇİLERİ

AYRI
bir parti kurmasına rağmen CHP’ye yaptığı her eleştiride Muharrem İnce’ye “sarayın adamı”, “hain” diye yapılan linç operasyonlarını görse AKP’ye üye olmasının nasıl sonuçlar doğuracağını öngörebilirdi.

Haberin Devamı

Verdiği kararın anlaşılması, günlerdir 6’lı masaya sorduğu 20 soruyu gündeme taşıması da beyhude bir çaba oldu. PKK ve FETÖ ile mücadele, Anayasa’nın ilk dört maddesi değişikliği gibi 6’lı masayı eleştirdiği siyasi konularda kendisini linç eden tüm grupların nasıl sinsi bir suskunluk içinde olduklarını anlayabilseydi eminim bu kararı vermezdi.

Hele 2008’de tutuklandığında susan ve sonra kendileri de FETÖ kumpasının mağduru olan, aralarında milletvekili olma hayali suya düşmüş rütbeli eski askerlerin, FETÖ/PKK konusunda yaptığı eleştirilerini görmezden gelmelerini iyi okumalıydı. AKP’ye geçme kararına hakaretler yağdıracaklarını hesaplamalıydı.

İKİYÜZLÜ MAHALLE BASKISI

Haberin Devamı

Kendisini linç edenlerin; Atatürk’e “kefere” diyen, “Ergenekon Operasyonu’nu çok önemsiyorum, bir ruh hekimi olarak Ergenekoncuların rasyonel insanlar olduğunu düşünüyorum” diye açıklama yapan Mehmet Bekaroğlu’nun, Ergenekon operasyonlarına 300 kişilik imza kampanyasına katılarak destek olan Sezgin Tanrıkulu’nun, “CHP’nin yegane eseri Anıtkabir” ve FETÖ’nün bir başka kumpası olan Balyoz davasında verilen ağır ve haksız cezaları için “Umudumuz o ki, Balyoz Davası’nda adalet tecelli etmiştir” diyen Cihangir İslam’ın CHP’ye geçmesine, hatta FETÖ kumpas davalarının baş tetikçisi Taraf gazetesi yazarı Yüksel Taşkın’ın CHP’de başdanışman olmasına, FETÖ’cü danışmanlara, PKK/HDP ile ilişkilere sessizlikleri Mehmet Ali Çelebi’ye nasıl ikiyüzlü bir mahalle baskısıyla karşı karşıya olduğunu göstermeliydi.

Haberin Devamı

En önemlisi, “FETÖ mağduriyetinin” siyaset yapmaya yetmeyeceğini, FETÖ ile mücadelenin herhangi bir çıkara alet edilmeyeceğini bilmeliydi. Milletvekili olma hayali suya düşen küskün eski subayların hali ortada. Hâlâ aynı amacın peşinde koşanların hali de farklı olmayacak.

Yazarın Tüm Yazıları