Paylaş
“Bugüne kadar olduğu gibi görev sürem içerisinde de birinci önceliğimiz artan bir azim ve kararlılıkla terörle mücadele olacaktır. Ülkemizin huzur ve güvenliğini tehdit eden her türlü terör örgütü ile en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Konuşmasında benim dikkatimi çeken ise, PKK, DEAŞ gibi örgütlerin ismini vermeden “her türlü terör örgütü” ifadesini kullandıktan sonra özellikle Fetullahçı Terör Örgütü’nün adını zikretmesi oldu. Görevi teslim aldığı gün net olarak şunu söyledi: “FETÖ ile mücadele de artan bir azim ve kararlılıkla sürdürülecektir.”
FETÖ ile mücadeleye özel bir başlık açması bana, bir asker olarak 15 Temmuz gecesi yaşanan ihaneti unutmadığını gösterdi. Sadece kendisi değil, Genelkurmay Başkanı olduktan sonra bu ihanetin unutulmaması için Karargâh’taki tüm odaların duvarlarına emir olarak şu yazıyı astırdı: “FETÖ ile mücadele son FETÖ’cü Ordu’dan atılıncaya kadar devam edecektir.”
UNUTULMAZ İHANET
Bir asker ömrü boyunca savaşır, kazanır ya da kaybeder. Birçoğu ise girdiği çatışmaların sayısını bile unutur.
Ama bir asker için en ama en unutulmaz şey, girdiği çatışma, kazandığı ya da kaybettiği savaş değil beraber can vermeye yemin ettiği, kardeşinden bile yakın “silah arkadaşı” dediği kişilerin ihanetidir.
İşte, 1980’li yıllardan itibaren “Atatürkçü” kılığına bürünerek TSK içine sızan FETÖ elemanları o gece, yıllarca beraber görev yaptıkları “silah arkadaşlarına” ve onları bugünlere getiren Türk milletine ve devletine ihanet ettiler.
Elbette, Türklerin tarihinde bir örneği olmayan böyle bir ihanet ve bu ihanete çıplak elleriyle direnen Türk milleti, o gece ülkesi için can veren 252 şehidimiz, 3 bine yakın yaralı gazimizin kahramanlığı unutulmaz.
Ve biliyorum ki Yaşar Güler o geceyi hiç unutmadı.
Yaşar Güler sadece 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerin ihanetine uğramadı, aynı zamanda derdest edilen komutanlar içinde en ağır muamele edileni oldu.
‘ZORLA YATIRIP BAŞINA BASTILAR’
15 Temmuz günü öğlen saatlerinde eski bir FETÖ mensubu subayın MİT’e yaptığı ihbarın kendisine bildirilmesi sonucu hızla harekete geçen Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in titizliği ve dikkati sayesinde Karargâh harekete geçirildi.
Akşam saatlerine doğru Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Başkanı Hakan Fidan’ın görüşmesini sağlayarak, “darbe girişiminin öğrenildiğini” düşünen FETÖ’cülerin 16 Temmuz saat 03.00’te planlanan darbe girişimini öne çekmelerini ve girişimin sonuçsuz kalmasını sağlayan isim oldu.
YERDE SÜRÜKLENDİ
FETÖ’cü darbeciler 15 Temmuz saat 21.00’e çekmek zorunda kaldıkları darbe girişimi ile ilgili Genelkurmay Çatı Davası’nda şikâyetçi olarak ifade veren Yaşar Güler, saat 21.25 sıralarında kapısının açıldığını ve gelenlerin kim olduğuna dikkat etmediğini belirterek o gece yaşananları şöyle anlattı: “‘Yat, yere yat’ diye bağırmaya başladılar. 10 kişiye kadar silahlı ve teçhizatlı personeli gördüm. Silahlarını bana doğrultmuşlardı. Üzerime atıldılar. Ben direndim. Zorla beni yere yatırdılar. Birisi ayağı ile başıma bastı, ellerimi arkadan bağladılar, ağzımı bantladılar, başıma maske geçirdiler. Bu esnada sivil kıyafetli olarak emir subayı Mehmet Akkurt’u gördüm. Bana dalga geçer bir edayla, ‘Komutanım merak etmeyin, bu bir tatbikat’ dedi. Beni sürükleyerek ve hırpalayarak binadan dışarı çıkardılar, bir araca bindirdiler.
Sol tarafında oturanı sert şekilde ittim, arkasından beni araçtan çıkardılar. Yerde, dizlerimin üstünde sürükleyerek beni başka bir araca götürdüler. İki üç dakika sonra anladığım kadarıyla bir ambulansa bindirdiler. Yine çekiştirerek, aynı kışla içinde bir başka binaya götürdüler.”
Akıncı Üssü’ne götürülen Yaşar Güler, bu sırada dizlerinin kanadığını söyledi.
O gece yaşananları hiç unutmayan Yaşar Güler, darbe girişiminin bastırılmasından sonra FETÖ ile mücadelede en ön safta yer aldı. Genelkurmay Başkanı olarak atandıktan sonra Karargâh’taki tüm odaların duvarlarına, “FETÖ ile mücadele son FETÖ’cü Ordu’dan atılıncaya kadar devam edecektir” yazısını astırdı.
ANKESÖRLÜ HAT İLE 25 BİN FETÖ’CÜ İHRAÇ
SADECE darbeye katılan FETÖ mensuplarının değil, TSK içinde deşifre olmamış tüm örgüt mensuplarının ortaya çıkarılması için var gücüyle çalıştı.
İstanbul’daki görevinden sonra İzmir Cumhuriyet Başsavcı vekili olan Can Tuncay tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü, TEM Daire Başkanlığı ile birlikte kurulan ve ülke çapında kullanılan 27 bin 521 FETÖ’cü askerin deşifre edildiği ülke genelindeki ankesörlü hat havuzunun kurulmasına her türlü desteği verdi.
Bu kapsamda Kara, Hava ve Deniz Kuvvet Komutanlıkları’nın Savcılık, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet birimleri ile koordineli olarak çalışmasını sağlayan isim oldu.
YÜZDE 37’Sİ İTİRAFÇI OLDU
Ankesörlü hat soruşturmaları kapsamında, 1.812 operasyonda, 27 bin 521 FETÖ mensubu hakkında işlem yapılırken, 25 bin 196 kişi gözaltına alındı. 8 bin 903 kişi tutuklandı, 13 bin 564 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı. 2 bin 729 kişi serbest bırakıldı, 2 bin 325 kişinin firari olduğu ankesörlü hat operasyonlarında 9 bin 306 kişi yani gözaltına alınanların yüzde 37’si itirafçı oldu.
15 Temmuz’dan itibaren Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 12 bin 730, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 4 bin 698, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 6 bin 654 kişi olmak üzere TSK’dan toplam 24 bin 254 FETÖ mensubu ihraç edildi.
15 Temmuz darbe girişimine 5 bin 600 subay, astsubay ve uzman çavuş katılmıştı. Yaşar Güler’in destek verdiği ankesörlü hat operasyonları ile 27 bin 521 FETÖ’cü TSK mensubunun deşifre edilmesi ve bugüne kadar 24 bin 254 örgüt üyesinin ihraç edilmesi yürüttüğü mücadelenin büyüklüğünü gösteriyor. Şuna emin olabiliriz, “FETÖ ile mücadele son FETÖ’cü Ordu’dan atılıncaya kadar devam edecektir”.
Paylaş