Paylaş
Birkaç yıl önce, kendisine verilen bir ödülü PKK’lı teröristlerin şehit ettiği 15 yaşındaki Eren Bülbül’e adamasıyla gündeme gelmişti.
Ama kamuoyu onun adını 11 Mart’tan sonra, yani koronavirüs salgınının Türkiye’de görülmeye başlamasıyla daha çok duyar oldu.
Virüse karşı çalışma arkadaşlarıyla yaptıklarını medya aracılığıyla takip ediyoruz.
Birçokları gibi onunla benim ortak bir yönümüz var. Hep beraber “Ergenekon kumpası” kapsamında yargılandık. Ama bugüne kadar kendisiyle hiç tanışmadım. Dün ilk kez telefonla konuştuk. Bu konuşmamıza sebep de yine FETÖ’cüler oldu.
FETÖ=NAZİ
FETÖ’nün firari üyelerinden Ekrem Dumanlı, toplumda oluşan havayı fırsat bilip bir konuşma yayınlamış. FETÖ’cülere haksızlık yapıldığını, bunu yapanların Naziler gibi yargılanacağını, ahirette bunun hesabının sorulacağını söylemiş. Ben de Twitter hesabımdan ona işledikleri suçları hatırlatarak şunları yazdım:
“‘Ergenekon diye bir örgüt uydurup masum insanlara ‘terörist’ damgası vuran ve 15 Temmuz’da masum sivilleri katleden FETÖ üyesi tetikçi Ekrem Dumanlı, maalesef Naziler gibi yargılanmıyorsunuz. Ama Allah’ın mahkemesinden kaçamayacaksınız. Kumpaslarla şerefleriyle oynadıklarınız ve öldürdüklerinizin hesabını vereceksiniz. FETÖ’nün firari teröristi Ekrem Dumanlı, bu millet dünyayı size dar edecek. FETÖ elebaşı ile cehennemin dibinde yanacaksınız, ihanetiniz karşılıksız kalmayacak.”
Ercüment Ovalı bu yazdıklarıma Twitter’dan şu katkıyı yaptı: “Benim inandığım Allah hayatımdan çaldıklarının, aileme çektirdiklerinin hesabını soracaktır.”
OVALI İLE GÖRÜŞME
Bunun üzerine koronavirüse karşı canını ortaya koyarak mücadele eden Ercüment Ovalı’yı aradım. Onun ağzından yaşadıklarını aktarmak istedim.
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde görev yaparken, 2008’de FETÖ’cülerin
hedefi haline geldiğini aktardı. Öyle ki FETÖ’nün yayın organlarının hedef göstermesi sonucu, gazeteci Hrant Dink’in katili olmakla itham edilip yuhalatılmış.
Kısa bir süre sonra da önce üniversiteden ücretsiz izne ayrılmış, ardından da 2010 yılında görevinden ayrılmak zorunda kalmış.
Hiçbir geliri olmadan ailesiyle ortada kalan Ovalı, bir süre sonra Ergenekon kapsamında gözaltına alınmış. Aleyhinde hiçbir delil olmadığı için 20 bin TL kefaletle serbest bırakılmış. Buna rağmen davanın sonucunda 6 yıl hapis cezası almaktan da kurtulamamış.
Görevini kaybederek, ailesiyle çektiği manevi eziyet yanında maddi olarak da zorluklar yaşamış Ovalı. Ama yine de mesleğine, ülkesine hizmet etmekten geri durmamış. Acıbadem grubunda görevini yapmaya devam etmiş. Koronavirüs salgını ortaya çıkınca da birçok bilim insanıyla birlikte o da kolları sıvamış. Çözüme yönelik önerilerini Sağlık Bakanlığı ile paylaşmış.
Dedim ya, o gerçek bir vatansever ve vatanseverliğini konuşarak değil, işini en iyi şekilde yaparak gösteriyor.
ÖNERİLERİ UYGULANIYOR
Ercüment Ovalı ile herkesin çok merak ettiği koronavirüsle mücadele konusundaki çalışmalarını konuştuk. 11 Mart’ta ilk vakanın tespit edilmesinden sonra Sağlık Bakanlığı’na beş öneri sunmuş ve bunların dördü tedavilerde kullanılıyor. O önerileri şunlar:
1- Kök hücrelerin COVID-19 pnömonisinde kullanılması.
2- IL-6 engelleyicisinin COVID-19 tedavisinde yer alması.
3- Bağışıklık sistemi düşük olanlarda özel olarak virüse karşı üretilmiş T lenfositlerinin kullanılması.
4- Bağışık plazmalarının hızla devreye alınması.
5- Hızla önleyici aşının geliştirilmesi.
Plazmanın tedavide kullanılması yanında asıl önemli çalışmalarından biri de koronavirüse karşı önleyici aşının bulunması.
Ercüment Ovalı bu konuda oldukça mütevazı, “Sadece bir ay içinde tüm dünya çalışmalarımızla nereye vardığımızı 23 Nisan’da görecek” diyor.
SOSYAL MEDYA VİRÜSLERİNE ‘SOSYAL MESAFE’
KORONAVİRÜS salgını başladığından beri, 29 gün içinde sosyal medyada provokatif ve yanıltıcı paylaşım yapan 4 bin 878 hesap tespit edildi. Bu hesapları kullananların 762’sinin kimliği tespit edildi, geri kalanların incelemesi ve kimliği tespit edilenlerin yakalanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Tespit edilen 762 kişiden 303’ü yakalandı, 10 kişi tutuklandı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’nın yaptığı incelemeye göre şu ana kadar tespit edilen 4 bin 878 hesabın yüzde 70’i, Fetullahçı Terör Örgütü ve PKK/YPG terör örgütü ve onlara yakın kişiler tarafından kullanılıyor. Amaçları belli, ölüm sayılarının gizlendiği, gerekli tedbirlerin alınmadığına yönelik yazı, ses ve görüntü dosyalarının paylaşımlarını yaparak korku ve paniği arttırmak. Terör örgütleri içinde en aktif çalışanı, sahte doküman hazırlayıp paniği arttırmak isteyen FETÖ üyeleri. Hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Bunlardan korunmak için en iyisi, tıpkı koronavirüste olduğu gibi “sosyal mesafeyi korumak.”
Paylaş