Paylaş
Yaklaşık dört yıl önce “Amerika ile çatışmaya hazır mısınız?” başlığı ile bu köşede yer alan yazımda bunu şöyle ifade etmiştim; “Suriye topraklarını bölerek bir terör devleti oluşturma hedefinden vazgeçmeyen Amerika Birleşik Devletleri ile ilgili gerçekleri artık açık açık konuşma zamanı geldi.”
Yıllardır, “Amerika gibi bir müttefikiniz varsa düşmana gerek yok” dememin nedeni bu. Amerika, “demokrasi, hukuk, insan hakları” lafları ağzından düşmeyen, “terör destekçisi ülke” konumundadır.
Amerika’nın bir yandan binlerce TIR dolusu silah vermesi, bir yandan kaypak açıklamalar yapması ikiyüzlülüğünün yanında suç ortaklığını da gösteriyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin terör örgütü PKK/YPG’ye desteği bu kadar açıkken, kaçınılmaz olan Türkiye’nin terörle mücadelede Amerika ile karşı karşıya gelmesidir. Türkiye, terörle mücadelesini uluslararası hukuka göre sınır ötesinde Irak ve Suriye topraklarında veriyor. Burada da Amerika fiilen PKK’nın yanında; öyleyse günün birinde ve çok uzun olmayan bir süre içerisinde Türkiye ile karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz.
Yalnızca bu alanda değil, Amerika Türkiye’ye her cepheden saldırıyor ve saldıracak. Lafı uzatmaya gerek yok: Bir yandan Türkiye’yi savunmasız bırakıp, diğer yandan Türkiye düşmanı PKK ve FETÖ terör örgütlerine destek veren Amerika ile yalnızca diplomatik alanda değil, askeri alanda da çatışma kaçınılmaz görünüyor.”
ABD-İSRAİL SALDIRISI
Aradan geçen süre içinde özellikle Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesinden sonra denkleme soykırımcı İsrail de dahil oldu. İsrailli yetkililer ABD üzerindeki etkisini de kullanarak PKK/YPG’nin işgal ettiği bölgelerde bir “teröristan” kurulması için her yolu deniyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın 10 Kasım 2024’teki “Kürtler, İran ve Türkiye’nin zulmünün kurbanıdır. İsrail’in onlarla iletişim kurması ve ilişkilerini güçlendirmesi gerekiyor. Biz bölgede bir azınlığız, bu nedenle doğal olarak diğer azınlıklar müttefikimizdir” sözlerinden sonra İsrail Diaspora ve Antisemitizmle Mücadele Bakanı Amichai Chikli 19 Aralık günü, “Kürdistan’a bağımsızlık verilmeli, Erdoğan NATO’dan çıkarılmalı ve kendisini İslam devletinin halifesi olarak taçlandırarak IŞİD ve El Kaide’deki dostlarıyla birlikte ülkeyi yönetmelidir” diyerek amaçlarını ilan etti. İsrail muhalefet liderlerinden eski Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Yair Golan da, “İsrail inisiyatif almalı ve hem açık hem de gizli kanallar üzerinden Kürtleri desteklemeli, güçlü bir Kürt bölgesi, İsrail için güvenlik demek” sözleriyle terör örgütü ile kirli işbirliğinin boyutlarını gözler önüne serdi.
ABD’DEN YİNE YAPTIRIM TEHDİDİ
Güney sınırımızda Suriye topraklarında bir “teröristan” kurulması konusunda İsrail-ABD işbirliğine dair önemli bir adım ABD’li Cumhuriyetçi ve Demokrat Senatörler Chris Van Hollen ve Lindsey Graham’dan “Türkiye’ye yaptırım” tehdidiyle ete kemiğe de büründü. İki senatör PKK/YPG’ye desteklerini şöyle açıkladılar: “Türkiye başta Kobani şehri olmak üzere sınır boyunca askerden arındırılmış bir bölge teklifi de dahil ateşkesi uzatmayı reddetti. Türkiye’nin ele alınabilecek bazı meşru güvenlik kaygıları olsa da bu gelişmeler bölgesel güvenliğe zarar vermektedir ve ABD buna seyirci kalamaz.
Dün SDG Generali Mazlum Abdi’yle görüştük ve Suriyeli Kürt ortaklarımıza olan desteğimizi bir kez daha yineledik. ABD sürekli bir ateşkes ve silahtan arındırılmış bir bölge için baskı yapmak üzere elindeki tüm araçları derhal kullanmalıdır. Türkiye bu şartları derhal kabul etmezse 2019’da ortaklaşa sunduğumuz tasarıya benzer iki partili yaptırım yasasını bu hafta sunmayı planlıyoruz.”
DEAŞ BAHANESİ KILIF
Milli Savunma Bakanlığı ise Türkiye ile terör örgütü PKK/ YPG/ SDG ateşkeste uzlaştı açıklamaları için “Herhangi bir terör örgütü ile görüşmemiz söz konusu değil, bir dil sürçmesi olduğunu düşünüyoruz” açıklaması yaparken, “DEAŞ terör örgütünün son yıllarda Suriye’de bir saldırısı veya faaliyetinin ne görüldüğünü, ne de duyulduğunu ve ABD’nin terör örgütü DEAŞ ile mücadele söylemlerinin bir diğer terör örgütü olan PKK/YPG ile işbirliğini sürdürebilmenin bir kılıfı olduğu” değerlendirilmesinde bulunuldu.
“Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklediğimizi, önceliğimizin ülkemizin ve Suriye’nin güvenliğine tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün tasfiyesi olduğunu, terör örgütlerine karşı önleyici ve yok edici tedbirler almaya devam edeceğimizi, Suriye’deki yeni yönetimle terörle mücadele konusunda işbirliği içinde olunacağını bir kez daha vurguluyoruz.” sözleri ise Türkiye’nin her şeyin farkında ve her duruma hazır olduğunu gösteriyor.
ABD’NİN GÖZE ALMASI GEREKİYOR
Y ıllardır DEAŞ ile mücadele bahanesiyle ABD tarafından desteklenen PKK/PYD-YPG’nin amacının Suriye topraklarında özerlik görüntüsü altında bir “teröristan” kurmak olduğu ortaya çıktı. Ancak bu “oldu bittiye” karşı Türkiye’nin tavrı net. Yeni Suriye yönetiminin tutumundan bağımsız olarak; Türkiye’nin sınırında bir terör yapılanmasına izin vermeyeceği açık. Daha açık olan bir şey varsa PKK eliyle bir terör yapılanması bir ABD ve İsrail projesi halini almış olması. Türkiye’nin PKK/PYD-YPG’li teröristleri sınırında mücadele ederken karşımıza çıkacak güçler de ABD ve İsrail olacağı kesin. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın dediği gibi PKK/YPG “ya kendisini tasfiye edecek ya da tasfiye edilecek”, bunun için Türkiye’nin ABD ile çatışmaya her alanda hazır olması, ABD’nin de Türkiye ile çatışmayı göze alması gerekiyor.
Paylaş