Paylaş
Bu ziyaretten kısa süre önce basında Caparov’un Türkiye’ye hediye ile geleceği yorumları yapılmıştı.
ALMANLAR BİLE DEVREYE GİRDİ
Gerek Kırgızistan’daki, gerek Avrupa ve Amerika’daki FETÖ’cüler sosyal medyada 1 Haziran günü FETÖ’nün Orta Asya İmamı Orhan İnandı’nın MİT tarafından kaçırıldığına, hatta Bişkek’teki Türk Büyükelçiliği’nde tutulduğuna dair bir kampanya yaptılar. Türkiye içinde fazla ilgi çekmeyen kampanya ile ilgili nedense Alman hükümeti bile devreye girdi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı’nda görevli Devlet Müsteşarı Miguel Berger, Cem Özdemir’in yönelttiği soru önergesine, “Federal Hükümet Kırgızistan’da kaybolan Orhan İnandı’nın olayını Kırgız hükümeti ile 3 Haziran’da konuşmuştur. Görüşmede belirsizliği süren vaka hakkında endişesini dile getirmiştir” cevabını verdi.
ZİYARET ÖNCESİ GETİRİLMİŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İnandı’nın MİT operasyonuyla Türkiye’ye getirildiğini açıklamasından sonra tablo netleşti. Buna göre, MİT, Kırgız yetkililerle işbirliği yaparak Orhan İnandı’yı, Cumhurbaşkanı Caparov’un ziyaretinden kısa süre önce Türkiye’ye getirmiş. Yani “hediye” Caparov’un ziyaretinden bir hafta önce paket servisi ile Türkiye’ye ulaşmış.
FETÖ’cüler ve Almanya’da onlara sözcülük yapan siyasetçiler ısrarla MİT’in yasadışı yaptığı yalanını yaymaya çalıştı. FETÖ üyesi basketbolcu Enes Kanter de, Amerikan Washington Post gazetesine akıl almaz yalanlarla dolu bir yazı kaleme aldı. Tüm gelişmeler, İnandı gibi önemli bir ismin yakalanmasında MİT’in Kırgız yetkililerle işbirliği yaptığını gösteriyor. Nitekim, Caparov’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı açıklama da bunu teyit ediyor.
FETÖ’NÜN KALESİ: KIRGIZİSTAN...
Tüm dünyadaki FETÖ mensuplarının Orhan İnandı’nın Türkiye’ye getirilmesi karşısında seferber olmasının çok önemli nedenleri var. Öncelikle Orhan İnandı, FETÖ’nün tüm Orta Asya operasyonlarının sorumlusu olan bir isim. İkincisi, Kırgızistan’ın FETÖ’nün Orta Asya’daki kalesi sayılması.
FETÖ, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Kırgızistan’da 1992’den itibaren SEBAT Eğitim Kurumları çatısı altında faaliyet gösterdi. Amerikan istihbaratının Türk Cumhuriyetleri’ne sızma faaliyetlerinin en önemli yapılanması burada kuruldu. Nitekim, FETÖ’nün Orta Asya imamı olan Orhan İnandı, tüm çalışmalarını Kırgızistan’dan yürüttü. Hatta Kırgız vatandaşı oldu.
KOZİNOĞLU’NUN VERDİĞİ BİLGİLER
2011 yılında “Ergenekon terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla Odatv kumpası kapsamında beraber yargılanacağımız davanın ilk duruşmasına tam bir hafta kala, 12 Kasım 2011’de Silivri Cezaevi’nde fenalaşan ve şüpheli biçimde hayatını kaybeden MİT Asya Bölgesi Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu, ölümünden kısa süre önce Aydınlık’a elyazısıyla gönderdiği notlar arasında Orhan İnandı ve Kırgızistan ile ilgili şu bilgileri vermişti:
“Kırgızistan’da uzun yıllardır ve halen tüm okulların başında olan şahıs Orhan İnandı, aslında F. Gülen’in Asya imamıdır. Kırgız devleti ile irtibatlı esasen odur. Büyükelçinin hiçbir forsu yoktur. T.C. Devleti de bu şahıs üzerinden Kırgız yönetimi ile irtibat kurmaktadır. Kırgızlar, F. Gülen’in okullarını muhtaç oldukları için şu an itibarıyla kapatamamakta. Ayrıca gerek Kırgızistan, gerek Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Afganistan, Tacikistan’daki TİKA, THY, büyükelçiliklerdeki eğitim, ticari ve ekonomi, din, kültür müşavirliklerinin tamamı F. Gülen’ciler tarafından kapatılmıştır. Söz konusu ülkelerde F. Gülen’ci olmadan iş yaptırılmamaktadır. Asya’da en yoğun Kırgızistan’da yerleşik durumdadırlar.”
FETÖ’NÜN KIRGIZİSTAN’DAKİ VARLIĞI
15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ birçok yerde olduğu gibi yönettiği okulların isimlerini, bağlı olduğu kurumları ya da ortaklık yapılarını değiştirdi. “Sebat Eğitim Kurumları” olan adını “Sapat International” olarak değiştirdi. Örgütün halen Kırgızistan’ın farklı şehirlerinde 9 ilkokul, 16 lise, “Silk Road” ve “Cambridge” ismiyle faaliyet gösteren iki uluslararası lise ve “Uluslararası Atatürk Alatoo” isminde üniversitesi bulunuyor. Toplam 10 bin 426 öğrenci, 131’i Türk, 2 bin 328 personeli yanında çok sayıda ev ve yurt çalıştırıyor. Örgüt, okullarla ülke bürokrasisinde ve siyasetinde önemli nüfuza erişirken, paralı okullar üzerinden örgütün finansmanını sağlıyor. Kırgız Türk İşadamları Derneği (KİTİAD) FETÖ’nün en önemli sivil toplum kuruluşu olarak tanınıyor. Kırgızistan’da 100 milyon doları aşkın malvarlığı olduğu bilinen FETÖ, ülkenin en büyük alışveriş merkezi Vefa İş Merkezi’ni ve otellerin tamamını işletiyor. FETÖ Kırgızistan’da basın alanında da etkinliğini koruyor. ‘Zaman Kırgızistan’ isimli biri Kırgızca, diğeri Türkçe iki gazetenin yanı sıra ‘Diyalog Avrasya’ isimli düşünce kuruluşunun yayınladığı aylık dergiyi de kontrol ediyor.
‘DARBE’ DENİLEN AYAKLANMADA BAŞI ÇEKTİ
Kırgızistan’daki FETÖ varlığının Amerikan istihbaratının bir organizasyonu olduğu, ülke için nasıl bir tehlike olduğu geçen yıl yapılan parlamento seçimleri sonrası yaşanan ayaklanmada ortaya çıktı.
4 Ekim 2020’de parlamento seçimleri yapıldı ve seçime 17 parti katıldı. En çok oyu Rusya yanlısı iki partinin alması tartışmaların başlamasına neden oldu. Cumhurbaşkanı Sooronay Ceenbekov’un desteklediği Birimdik oyların yüzde 24.53’ünü, Mekenim Kırgızistan ise yüzde 23.9’unu aldı. Yüzde 7 barajını geçemeyen partiler buna itiraz etti. Muhalefet seçimde hile iddiasıyla sokağa çıkarken, Cumhurbaşkanı Ceenbekov’un “darbe” dediği ayaklanma meydana geldi. Cumhurbaşkanlığı sarayı ve parlamento basıldı, FETÖ’cülerin en büyük destekçisi tutuklu eski Cumhurbaşkanı Atambayev ve eski başbakan Sapar İsakov göstericiler tarafından hapisten çıkarıldı. FETÖ’cüler “darbe” olarak nitelenen ayaklanmacıların içinde aktif rol aldı. Bu yılın ocak ayında yapılan seçimlerde milliyetçi Kırgız lider Sadır Caparov’un oyların yüzde 80’ini alarak Cumhurbaşkanı seçilmesi FETÖ için sonun başlangıcı oldu. İnandı’nın getirilmesi son değil bir başlangıç. Sırada yönettiği okulların devri var ama şu anlaşıldı ki; FETÖ’nün en önemli isimlerinden birisi olan Orta Asya imamı aynı zamanda Kırgız vatandaşı olan Orhan İnandı Kırgızistan’dan getirildiyse, Orta Asya’da FETÖ’cüler için hiçbir yer güvenli değildir. Çünkü Türk yargısından ve MİT’ten kaçış yok.
Paylaş