Paylaş
Başta gazeteci Hrant Dink cinayetinden hakkında yakalama kararı bulunan ve ABD’den iadesi istenen FETÖ mensubu Adem Yavuz Arslan olmak üzere, FETÖ elebaşı Gülen’in suçsuz olduğu için iade edilmediği gibi gülünç bir savunmaya geçtiler. Bugünlerde, işledikleri tüm suçları başkalarına yüklemeye çalışan FETÖ’cüler için normal. Oysa, iki ülke arasında, 1980’de imzalanmış, “Suçluların İadesi Anlaşması” gereği, “makul şüphe” durumunda bile, yargılama ve iade kuralları işletilmesi gerekiyor.
FBI DOKUNAMAZ
Peki, tarihte ilk kez bir ABD Başkanı’nın evini FBI’a bastıran ABD Adalet Bakanlığı, FETÖ elebaşı Gülen ile ilgili bir işlem yaptı mı?
Bırakın yargılamayı, soruşturma açmayı, ifadesini almayı, Türkiye’den giden 7 dosyada adı geçen kişinin Pensilvanya’da diğer örgüt üyeleri ile saklandığı çiftlikte yaşayan Fetullah Gülen olup olmadığı öğrenmek gibi göstermelik de olsa kimlik tespiti için bir kez kapısını çalmadı.
Bunun tek bir sebebi var; CIA yani Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı mensuplarının referansı ile ABD’de vize alıp kalan birisini ne ABD Adalet Bakanlığı ne de FBI soruşturabilir ya da iade edebilir.
ABD’NİN ARAÇLARI: FETÖ VE PKK
Çünkü, FETÖ elebaşı Gülen ve örgüt üyeleri 15 Temmuz darbe girişimi dahil Türkiye’de işledikleri suçların tamamını, onu koruyan ABD çıkarları için yaptı. FETÖ, tıpkı PKK/PYD/YPG gibi ABD’nin Türkiye’ye karşı kullandığı paralı istihbarat ve operasyon örgütüdür. O yüzden ABD bu vatan hainlerinden bir kişiyi dahi ne soruşturur ne yargılar ne de iade eder. FETÖ’cüler de, “Gülen masum” olduğu için iade etmiyor yalanıyla, mankurtlaştırdıkları tabanlarını uyutmaya çalışır.
KATİLE 20 YIL, BANA 32.5 YIL HAPİS
Aklıma geldikçe güldüğüm buna dair bir anımı paylaşayım: Gazeteci Hrant Dink cinayetinde, FETÖ’cü istihbaratçıların rolünü yazdığım “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” kitabımdan sonra 2009 yılında, “Ergenekon Belgelerinde Fetullah Gülen ve Cemaat” isimli kitabımı yayınlamıştım.
“Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” kitabımda birçok isimle birlikte bu cinayetten yargılanan ve bugün müebbet hapis cezasıyla hükümlü olan İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ile İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in sorumluluklarını anlatmıştım. Kitap yayınlanır yayınlanmaz, 2009 yılında başta FETÖ’cü Akyürek ve Yılmazer olmak üzere dört istihbaratçı hakkımda şikâyette bulundular ve birisi İstanbul 11 Ağır Ceza Mahkemesi olmak üzere iki mahkemede toplam 32.5 yıl hapis cezasıyla yargılanmaya başladım. Düşünün o tarihte Dink’i öldüren katil Ogün Samast bile 20 yıl ile yargılanıyordu. FETÖ’cü istihbaratçılar kısa süre sonra yine örgüt üyesi Adem Yavuz Arslan’ı devreye soktu ve 2010 yılı başında, Dink cinayetinde FETÖ’cü istihbaratçıları aklayan yalanlarla dolu bir kitap yazdı.
ERGENEKON SÜRECİNDE İLK KİTAP
O tarihte “Cemaat” denilen yapının İstihbarat, yargı ve medyadaki gücü bir olup üzerime geldiğinde nasıl büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anladım.
Bu tehlikeyi herkesin görmesi için de “Ergenekon Belgelerinde Fetullah Gülen ve Cemaat” kitabını yazdım. Böylece Dink cinayetinde adı geçenlerle arkasında olan devletin içindeki yapıyı herkese göstermiş olacaktım.
Bu kitap ile FETÖ’yü nasıl rahatsız ettiğimi, 24 Nisan 2016’da FETÖ’cü gazeteci Bülent Keneş’in, “Ergenekon iddianamesiyle ilgili çıkan ilk kitap bu. Bu motivasyonun kaynağını açıklamadan bana şunu yaptılar diye ağlama. Ergenekon iddianamesinin haftasında bu kitabı yazmaktaki motivasyonunun sebebini hâlâ açıklamadın” tweet’leriyle anladım.
CIA’CİLERDEN FETÖ ELEBAŞINA REFERANS
Tamamen resmi belge ve raporlara dayanarak hazırladığım kitapta, FETÖ elebaşının Amerika’da vize alması için referans mektubu yazanlar arasında CIA’de Merkezi İstihbarat Analizi Direktörü olarak görev yapan, George Fidas ile yine eski bir CIA görevlisi olan ve ABD Ulusal İstihbarat Konseyi üyeliği gibi üst kademe bir göreve kadar yükselmiş olan Graham Fuller’in olduğunu da hatırlatmıştım.
2009’da FETÖ’nün Zaman gazetesinde çalışan birisiyle kitabı konuşurken, “FETÖ elebaşı Gülen’in ABD’de CIA referansıyla kalmasına ne diyorsun?” diye sormuştum.
Aldığım cevap şu oldu: “Hocamız o kadar temiz ki, CIA bile referans verebiliyor.”
Gördüğünüz gibi mankurtlaşmış FETÖ’cüler için değişen bir şey yok; dün CIA referansını, bugün de işlediği suçları savunuyorlar.
Suç örgütü, terör örgütü üyesi olmak da böyle bir şeydir zaten.
Paylaş