Paylaş
Fakat devamının gelmesi oldukça zor görünüyor. Neden zor olduğuna dair düşüncemi yazmadan, neden diplomatik bir başarı olduğuna değineyim.
PKK/YPG VE FETÖ
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, İsveç Krallığı Dışişleri Bakanı Ann Linde tarafından imzalanan mutabakat metninde Türkiye’nin başından itibaren ileri sürdüğü tezler metne şu ifadelerle geçti:
“Madde 4: Müstakbel NATO Müttefikleri olarak Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek verirler. Bu çerçevede, Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır. Türkiye de milli güvenliklerine yönelik tüm tehditlere karşı Finlandiya ve İsveç’e tam destek verir. Finlandiya ve İsveç terörizmi tüm biçim ve tezahürleriyle en kuvvetli şekilde reddeder ve kınar. Finlandiya ve İsveç, tüm terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı gerçekleştirdikleri saldırıları açık ve net biçimde kınar, Türkiye’yle ve mağdurların aileleriyle en derin dayanışma duygularını ifade eder.
Madde 5: Finlandiya ve İsveç, PKK’nın yasaklanmış bir terör örgütü olduğunu teyit eder. Finlandiya ve İsveç, PKK ve diğer tüm terörist örgütlerin, bunların uzantılarının faaliyetleri ile iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan veya bu terör örgütleriyle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt eder. Türkiye, Finlandiya ve İsveç bu terör örgütlerinin faaliyetlerini engellemek amacıyla aralarındaki işbirliğini artırmaya karar vermişlerdir. Finlandiya ve İsveç, bu terör örgütlerinin emellerini reddeder.”
ABD’NİN TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG
Mutabakat metninde, FETÖ için “Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilen” ifadesi iki ülkenin de bakışını yansıtıyor. FETÖ’yü terör örgütü olarak görmüyorlar. Bu konuda Türkiye’nin bekledikleri adımları atması zor görünüyor.
Metnin 8’inci maddesinin 4’üncü paragrafında şu önemli karar yer alıyor:
“Finlandiya ve İsveç, 5. paragrafta kayıt altına alındığı çerçevede, PKK terör örgütünün ve bütün uzantıları ile iltisaklı kuruluşlarının ve paravan örgütlerinin para toplama ve eleman devşirme faaliyetlerine yönelik soruşturma başlatacak ve bunları yasaklayacaklardır.”
PKK terör örgütünün adının yanında, sadece İsveç ve Finlandiya değil ABD başta diğer NATO üyesi ülkeler tarafından terör örgütü olarak tanınmayan YPG’nin adının zikredilmesi önemli bir adımdır. 8’inci maddenin 4’üncü paragrafında PKK terör örgütü ve bütün uzantıları ile iltisaklı kuruluşların ve paravan örgütlerin para toplamaları ile eleman devşirme faaliyetlerine yönelik soruşturma başlatılması ve yasaklanması kararı da önemli bir adımdır.
Mutabakat metninde, bu iki ülkedeki terör örgütlerinin faaliyetleri tek tek sıralanmış. Örneğin, yine 8’inci maddede yer alan “Türkiye, Finlandiya ve İsveç dezenformasyonla mücadele edeceklerini taahhüt edecek ve yasalarının, Türkiye’ye yönelik şiddeti kışkırtan faaliyetler dahil olmak üzere, terör örgütlerinin propagandası amacıyla istismar edilmesini engelleyeceklerdir” paragrafı bunun itirafı gibi.
Başta da dediğim gibi, bu konuda asıl başarı siyasi ve hukuki alandaki adımları bağlı. Bunun için, “Türkiye, Finlandiya ve İsveç Dışişleri, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları, İstihbarat Servisleri ve Güvenlik Kurumlarından uzmanların katılımıyla bir ‘Daimi Ortak Mekanizma’ tesis edeceklerdir” hükmü metinde yer alıyor.
VETO KARTI TÜRKİYE’NİN ELİNDE
Peki Finlandiya ve İsveç verdikleri sözü tutarlar mı?
Hiç sanmıyorum. PKK, Olof Palme’nin başbakanlık yaptığı 1984 yılından beri İsveç’te terör örgütü olarak tanınıyor. Palme, PKK’nın da adının karıştığı suikast sonucunda iki yıl sonra Stockholm’de öldürüldü. Sonrasında da İsveç, PKK’nın Avrupa’daki merkez üssü haline dönüştü. Daha iki hafta önce PKK elebaşının resimleri Stockholm Belediyesi binasına yansıtıldı. Ayrıca, Finlandiya Cumhurbaşkanı Niinistö, YPG’ye yaptıkları “insani yardımlara” devam edeceklerini, terör örgütlerinin metinde isminin geçmesinin rağmen, “Bunlara terör örgütü demedik. Türkiye’nin istediği gibi adlandırmadık” diyerek niyetini ortaya koydu. Umarım yanılırım ama İsveç’in de tutumunun farklı olacağını sanmıyorum. Mutabakat değil, anlaşmalara, hukuk kararlarına, kendi kanunlarına uymayan ve terör örgütlerini destekleyen iki yüzlü ABD ve Avrupa ülkelerine inanmak için hiçbir sebep yok.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar veto kartı Türkiye’nin elinde...
Paylaş