Yetenek sizsiniz
Akşamüstü iş çıkışı, arabamı bırakıp Alsancak Silo’daki son duraktan Bornova Evka 3 dolmuşuna bindim. Şimdi sizlere seyahat esnasında olumlu olumsuz istatistik bazında görüşlerimi yazacağım.
Saat 18.10 kalkış, 18.40 varış. Araç plakası bende saklı...
Bornova merkeze kadar çalınan korna sayısı 25, cep telefonu kullanımı 8, durak harici yolcu ‘müsait bir yerde’ indi bindi 27, kırmızı ışık ihlali 2, ayakta yolcu sayısı 14, lamba ve kavşakta yolcu indi bindi 4, çök (Nerede trafik polisi varsa orada yolcular çöktürülüyor) 2.
İşte değerlendirmeler
Şimdi gelelim bunları değerlendirmeye. Her vatandaşın olmazsa olmazı dolmuşlarımızın sürücüleri Yetenek Sizsiniz programına katılacak kadar yetenekli. Nedeni şu:
Aynı anda araç kullanıp cep telefonuyla konuşmak ve para alışverişi, gerçekten yetenek ister.
Örneğin; ben bunları aynı anda yapamam, yani yeteneksizim.
Bu sırada hata yapmıyorlar mı? Hatanın alasını yapıyorlar. Arkalarından gelen araçların sürücüleri kulaklarını çınlatıyorlardır, ben şahsen öyle yapıyorum.
Peki, dolmuş sürücülerinin bu davranışlarına neden göz yumuluyor? Acaba sürücüler mi çok zeki, yoksa yetkililer mi görmüyor?
Kornalar hemen sökülmeli
Son çıkan yasaya göre artık gereksiz korna çalmaya para cezası var. Bence para cezası yerine bu araçların kornalarının sökülmesi gerek. Yeni korna takana kadar ıstırap çekecekleri için bu onlara en büyük ceza olacaktır. Ayrıca artık devir teknoloji devri. Saydığım bu sorunları teknolojiyi kullanarak çözmek mümkün. Minibüsçüler derneğinin ve trafik yetkililerinin öneri ile gözlemlerimi dikkate almasını dilerim.
Sonraki yolculuğum taksiyle.. Bekleyin.....
Murat GÖKERTİ (Hürriyet İdare Müdürü)
Müsait bir yer neresidir
Ayrıca durak dışındaki indi bindilere gelelim. Dünyanın hiç bir yerinde, “Müsait bir yerde inelim” lafı yoktur. Müsaitlik kişiye göre değişir. Dolmuşçuya müsait gelebilir, ama arkasındaki araca gelmez. Bu lafı duyar durmaz sinyal vermeden yeşil ışıkta bile olsa yolun ortasında “küt” diye duruyorlar. Peki, dolmuş durakları niye yapılmış? Dolmuşlar bu duraklarda yolcu indirip bindirme alışkanlığı edinmedikleri için de bu yerler araç parkları haline gelmiş.
Yolcular çok mu masum
Hep dolmuşçulara yüklendim, yolcunun hiç mi suçu yok? Vatandaşımız kafasına estiği gibi her yerde el kaldırırsa dolmuşçulara da durmak düşüyor. Burada iki tarafa da iş düşüyor. Vatandaş durakta bekleyecek, dolmuşçu da her el kaldıranı almayıp durağı
işaret edecek.
Bu uygulamayı bir hafta yapsalar herkes alışacak. Yıllardır kangren olmuş bu sorun da ortadan kalkmış olacak.
Çocukların futbol sahası alınmasın
Alaçatı Germiyan Köyü’ne bağlı 139 haneli Altınhavuz Sitesi’nden yazıyorum. Sitemizin çocuklarıyla gençlerinin spor yapmaları için mini bir futbol sahası yaptık. Alan, sitemizin bitişiğindedir. Maki ve kuru otlarla kaplı bu yeri gençlerle temizledik. Kızgın güneşin altında günlerce çalışarak düzelttik ve çim ektik. Çimler yeşerince iki minyatür kale kondurduk. Çocukların ve gençlerin mutluluğunu görmeliydiniz!
Sahanın etrafı bir metreye yakın kuru ve dikenli otlarla kaplı olduğundan kaçan topları almak çocuklar için zor oluyordu. O nedenle tel örgüyle çevirdik.
Ne yazık ki, çocukların ve gençlerin mutluluğu kısa sürdü! Kim olduğunu bilmediğimiz biri futbol sahamızı şikayet etmiş. Bunun üzerine Çeşme Mal Müdürlüğü’nden gelen memurlar, futbol sahası için bize yaklaşık 23 bin lira ceza kesti. Ayrıca, tel örgülerle kaleleri sökmemiz için süre verdiler.
Bu nasıl bir anlayıştır?
Biz çocukların ve gençlerin spor yapmaları için gücümüzü, zamanımızı ve paramızı harcarken, destek olması gereken devlet ceza kesiyor. Spor yapmak için can atan gençlerin boynu bükülüyor.
Olimpiyatlardaki başarısızlığımızın nedeni başka yerde aranmasın. İşte neden ortada. Avrupa’daki 3-4 milyon Türk arasından Mesut Özil, Hamit ve Halil Altıntop, Nuri Şahin, Sercan Sararer gibi yetenekler çıkarken, 75 milyonluk ülkemizden böyle kaç futbolcu çıkarabiliyoruz?
Gençlik ve Spor Bakanı, “2020 Olimpiyatları ve madalyalar bizim olacak” diyor. Bu kafayla mı?
Futbol sahamızın gençlerin elinden alınmamasını istiyoruz.
S. Ala ELLİKÇİ
