Salgına karşı moral var ama dikkatli olmaya devam

SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, geçenlerde salgın illetiyle ilgili iyimser bir tablo çizdi: “Artan vaka sayılarının sizi ürkütmemesini sağlık bakanınız olarak en yüksek sesle söylüyorum; endişe etmeyiniz, hastalık eski günlerindeki gücünde değil. Grip olan vatandaşlarımızın sayısını günlük olarak ilan etsek benzer manzaralarla karşılaşacağız. Gripten kaybettiğimiz vatandaşlarımızın sayısını günlük olarak açıklasak salgından farklı olmadığını göreceğiz. Müsterih olunuz, en kötü günler geride kaldı.”

Haberin Devamı


“Kısıtlamaların en makul sürede kaldırıldığı ülkeyiz. Temel kişisel korunma tedbirleri ve aşı dışında tüm kısıtlamaları kaldırdık. Hastalığın etkisini azalttığını görür görmez karantina süreleri ve tarama testleri dahil uygulamalarımızı güncelledik.”
“Salgın geri dönmemek üzere gündemimizden çıkıyor. Tüm dünyayı çepeçevre saran kurallar manzumesi artık tarih oluyor. Bu elbette tedbirsiz hareket edeceğimiz anlamına gelmez. Artık tedbir kişisel.”

ERKEN İYİMSERLİK Mİ
Koca’nın bu sözleri elbette hepimize moral verdi, içimiz ısındı yahu! Ancak işin bir de başka yüzü var. Sedat Ergin, Hürriyet’te uzun uzun Koca’nın sözleri ve aynı günün rakamlarıyla ayrıntılı yazdı. Günlük hastalanan sayısı 100 bini aştı. Yitik canlar 200 civarında. Bazı bilim insanları Bakan Koca’nın iyimserliğini erken bulmuş. Bu arada bakıyorum Avusturya’da 18 yaş üstüne aşı artık zorunluymuş. ABD’de 5 yaş altına aşı konuşuluyormuş. Danimarka’da tüm kısıtlamalar kaldırılmış, bu salgın illeti adeta yok sayılıyormuş. Doğal olarak kafalar biraz karışık.

ÖNLEMLERE UYMAK GEREK
Sonuçta benimki hepten karışık. Bilim insanı değilim ama biraz düşündüm ve bir kanıya vardım: “Bu salgın illeti, değişimlerle sürüyor. Son marifeti Omikron. Sen sen ol, aşılarını ihmal etme. Maske, mesafe ve musluğa dikkat et. Kalabalığa bulaşma... Maskeni yanından eksik etme. Her fırsatta elini, ağzını, burnunu sabunla, kolonya dök. Bakan bile, ‘artık tedbir kişisel’ demiş. Bir de nereden geldiyse aklıma... Hani bu salgın illetinden çok önce maskeli Japon turistler görürdük sağda, solda... Herhangi bir bulaş önlemiymiş belki de. Biz de uzun süre dikkat etmeliyiz sanki...” Herkese sağlık diliyorum, kolay gelsin!



BİR SORALIM BAKALIM

Başkan Oran’ın
ilacı ne olabilir

Haberin Devamı

ÇEŞME Belediye Başkanı Ekrem Oran da, salgın illetinden payını aldı, koronaya yakalandığını duyurdu. Öncelikle, “geçmiş olsun” diyor, acil sağlık diliyorum. Haberin bir olumlu yanı var, Oran iyiymiş, evinde dinleniyormuş. Başkan Oran’ın bir de mesajı var: “Sevgili Çeşme ailem, değerli dostlarım. Kovid sebebiyle sizlerden bir süre daha ayrı kalacağım. Çok yakında ilk günkü heyecanla yine sahada, yanınızda olacağım. Sizleri çok özledim.”
HİÇ BİTMEYEN ÇABA
Başkan Oran’a bir ilaç gerek. Ne mi? Şöyle bir düşünelim. Oran, ilçenin kayıtlı nüfusunun 50 binin üzerine çıkması için büyük çaba harcıyor. Çok da haklı. Çünkü salgın ve 30 Ekim depremi sonrası yaz-kış ilçede oturanların sayısı, kayıtlı nüfusun 5-6 katı. Başta İller Bankası olmak üzere, merkezden 50 binin altındaki nüfusa göre pay alınca hizmetlerde de zorluk çekiliyor. Başkan Oran, her fırsatta ilçede oturanların nüfus kayıtlarını taşımalarını anımsatıyor.

O HABER GELİVERSE
Hatta son olarak, mart ayında gerçekleşecek Alaçatı Ot Festivali duyurularında da, (İKAMETGAHI 31.12.2021’DEN ÖNCE ÇEŞME’DE OLANLAR TEZGAH İÇİN BAŞVURABİLECEK) notunu iletmişti. Şu aralar, “Çeşme’nin kayıtlı nüfusu 50 bini geçti” diye bir haber gelse Oran’a ilaç gibi gelmez mi, sahaya daha bir zinde dönmez mi?

Yazarın Tüm Yazıları