Paylaş
Özellikle akşamları Güzelyalı, Göztepe, Karataş, Konak, Pasaport, Birinci Kordon, Bayraklı, Karşıyaka, Bostanlı sahiline çıkılır ve çiğdem çitlenir. Haaa, kabak çekirdeği tercihi olanlar da vardır. Ancak çekirdekçilerin genelde ortak yanı, kabukları yere, çimlere, özetle bulundukları gelişigüzel atmalarıdır.
ATMAYAN ‘ENAYİ’ SAYILIR
Çok azınlık, çekirdek kabuklarını yere atmamaya özen gösterir, genelde de bu duyarlı kişilere bıyık altından gülünerek, “enayiler” gözüyle bakılır. Sonuç, bu çiğdem-çekirdek çitleyenler sayesinde özellikle sahiller, parklar kabuklardan kar yağmış gibi olur. Büyükşehir Belediyesi Kordon’da çekirdek kabukları için poşetler koydu ama kim bakar. İş, ceza gözdağına kadar vardı.
CAYDIRICI OLACAK MI?
Nitekim para cezası da var, yanılmıyorsam 35 lira kadar... Ne denli caydırıcıdır bilemem. Ama çitleme tutkunlarına bir hizmetim var. Marketlerde artık, “Cep-kabukluk” satılıyor. Adını ben böyle koydum, çünkü cep telefonunuzu koyacağınız yer var, çiğdem veya ay çekirdeği ve de kabuk yeri... Telefonunuz gözünüzün önündeyken çitleyin, sonra kabukları çöp kutularına boşaltıverin...
ÇÖP KUTULARINA ATALIM
Tabii kabukluk falan hak getire... Çiğdem-çekirdek çitleyenlere çağrım var: Kentimizin temizliğini, güzelliğini düşünelim, kabukları yere atmayalım. Yanımıza bir poşet alalım ya da çekirdekçiden bir ek külah. Kabukları çöp kutularına atalım. Unutmayalım, bu çekirdek kabukları için İzmir’de onlarca, belki de yüzlerce temizlik görevlisi mesai harcıyor. Oysa çekirdek yerine başka temizlik işlerine odaklanabilirler... İyi ve temiz çitlemeler...
--------------------------
BİR SEL UYARISI
Su en küçük hatayı
çok pahalı ödetir
EGE Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gençol, Karadeniz’deki son selden sonra bir açıklama yapmıştı, anımsayalım: “Yaşadığımız her sel felaketi sonrası merhum Orman Yüksek Mühendisi Kemal Aşk’ın ‘Erozyonla Savaş El Kitabı’ aklıma gelir. Kitabında erozyonla ve selle mücadeleyi anlatırken Fransız İnşaat Mühendisi Joseph Chaılley’in (1795-1861) şu sözünü öne çıkarmıştır: ‘Su çetin bir muarızdır (karşı çıkandır), bütün hataları keşfetmesini bilir ve en küçük hatayı çok pahalı ödetir.’
TEKNİK KABUL ETMEZ
Teknik, sele teslim olma diye bir şeyi kabul etmez. Selle mücadele çalışmasında ana prensip, düşen yağmur suyunu mümkün olduğunca düştüğü yerde tutmak, yağmur damlalarının birleşerek tahrip edici güce kavuşmasını önlemektir. Türkiye’de erozyonla, sellerle mücadeleyi ilk kez Orman Bakanlığı 1955’te Tokat’ta Behzat Deresi Havzası’nda başlattı. Tokat’ta selle mücadeleyi başlatıp, uygulayan ve kenti olası sel felaketlerinden kurtaran Kemal Aşk’ı Tokatlılar minnetle anmaktadır.
ORMANLARI KORUMALIYIZ
Yine hatırlayalım Kemal Aşk 5 Kasım 1995’te 65 cana mal olan İzmir sel felaketinin olacağını 3 ay önceden tahmin etmişti. İzmirliler Girne Caddesi’nde dere olduğunu o zaman anladı. Küresel ısınma ve onun sonucu iklim değişikliğini çok yoğun olarak yaşadığımız günlere geldik. Bilim adamları gelecek yıllarda risklerin daha da artacağını ifade ediyorlar. Küresel iklim değişiminin sonuçlarını yoğun yaşadığımız günümüzde ormanlarımızı gözümüz gibi korumalı, ağaçlandırmaya önem vermeli, erozyonla ve selle mücadeleyi havza başında planlayıp uygulamalıyız.”
BİR KUTLAMA
İzmir Life 204 aydır
okuruyla buluşuyor
“İzmir Life, kentin en uzun soluklu dergisi olma unvanını sürdürüyor. Tam tamına 204 aydır sizlerle birlikteyiz...” Derginin son sayısında, İzmir Life Yayın Koordinatörü Deniz Çaba böyle diyor. Ve de “okunacak dergi” çıkarma çabalarını sürdüreceklerini vurguluyor. İzmir’de dergicilikte 17 yılı geride bırakmak hiç de kolay iş değil. Hakkı Kesirli yönetimindeki İzmir Life ekibini kutluyorum, başarı diliyor, “Kolay gelsin, nice yıllara” diyorum.
BİR ALINTI
Engin Yavuz’dan: Yaşanacak kısacık bir hayat var. Binilecek bisikletler var, yürünecek yollar ve tadına varılacak günbatımları...(Cesare PAVESE)
------------------------
BAYRAMINIZI KUTLUYORUM. HER GÜNÜNÜZÜN BAYRAM TADINDA OLMASINI DİLİYORUM. (Umarım tüm sürücüler tatil dönüşü trafik kurallarına uyar, kazalar oluşmaz, herkes sağ salim evine döner.)
Paylaş