×
İNSANA bir garip gelen atmosfer. Daha doğrusu atmosfer aynı da orada bulunma nedeni bir garip kılıyor insanı. Yer Smyrna Agora... Aslında İzmir’in göbeği... Hani İkiçeşmelik’in başındaki... Yıllardır süren kazı alanı.
MECLİS AGORA’DAYDI
Peki, ne işimiz var orada? Efendim Büyükşehir Belediye Meclisi’nin eylül ayı toplantısı ikinci birleşimi orada gerçekleşti. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun davetiyle gittik, izledik, çok da iyi ettik. Dedim ya, o ortam biraz garip ve heyecan vericiydi.
Nasıl olmasın? Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy bilgilendirdi. Buradaki kazı 1932’de başlamış. 2. Dünya Savaşı’nda da aralıklarla sürmüş. 2002’de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin devreye girmesiyle hız kazanmış. (Nitekim Başkan Kocaoğlu her yıl 5 milyon lira verdiklerini söyledi.) Ersoy, Agora’nın 2 bin 500 yıllık tarihe tanıklık yaptığı bilgisini paylaştı.
1500 YIL SONRA İLK KEZ
Agora’da tarih boyunca üç kez kent meclisi toplanmış. Dördüncü meclis toplantısı bin 500 yıl sonra 13 Eylül’de gerçekleşti. Meclis üyeleri herhalde bir başka heyecanlı ve gururluydu. Çünkü, tarihe geçecek bir görevi yerine getirdiler. Eeee, bizim için de bu toplantıya tanıklığın önemi büyüktü tabii ki...
TAM UZLAŞMA ÖRNEĞİ
Son olarak Foça İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün çabaları geldi gündeme. Foça Polisi, dolandırıcılık şikayetleri üzerine çeşitli yöntemlerle vatandaşı bilgilendiriyor, camilerde cuma hutbelerinde de bu konu işlenecek.
BİR POLİS SEFERBERLİĞİ
Terör örgütü adını kullanan
dolandırıcıya inanmayın
TERÖR örgütlerinin adlarını kullanarak vatandaşları dolandıranlar hep tepkimi çekmiştir, ara ara bunu da dillendiririm. Genelde “Tele-kandırmacı” olan bu kişilere karşı alınan önlemlere de yer veririm. Son olarak Foça İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün çabaları geldi gündeme. Foça Polisi, dolandırıcılık şikayetleri üzerine broşürle vatandaşı bilgilendiriyor, camilerde cuma hutbelerinde de bu konu işlenecek.
Servislerin sürekli denetleneceğini ve en ufak aksaklığa izin vermeyeceğini belirten Çerçioğlu, şunları söyledi:
BAŞKAN DA BİR ANNE
“Ben de bir anneyim. Eğitim, çocuklarımız için en önemli kavram. Bu yüzden konuya hassasiyetle yaklaşıyorum. Son zamanlarda ülkemizde bazı servis araçlarında yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için Büyükşehir Belediyesi olarak UKOME’den bir karar geçirdik. Bu doğrultuda tüm okul servislerinde veli bilgilendirmeyi içeren GSP sistemi ve öğrencilerimizin araçta online izlenebileceği kamera sistemini zorunlu hale getirdik. Bu sistemle birlikte ailelere belirli bir şifre verilerek, servisin ne zaman geleceğini, çocuklarının servisten ne zaman indiğini, çocuklarının seyahat süresince içeride durumlarını anlık olarak görebilecekler.”
RUHSATLAR İPTAL EDİLECEK
Sistemin bu yıl uygulanacağını belirten Çerçioğlu, “Bu yıl servisler bu uygulamaya geçecek. Geçmezse yasal olan tüm cezaları uygulayacağız. Hatta ruhsatlarını iptal etme noktasına kadar gideceğiz. Bu sisteme geçmeyen araçların ruhsatlarını iptal edeceğiz” dedi.
-----
Soylu, sosyal medya hesaplarından paylaştığı fotoğrafın altında, ‘Arka koltukta kemer takıyorum. Ya siz? #Frene Değil Kurala Güven’ ifadelerini kullandı” deniliyordu.
TEŞVİK KAMPANYASI MI
Bakan Soylu, uzun bayram tatilinde yollara düşenleri uyarmak istedi belki... Ya da arka koltukta da emniyet kemeri takılmasını teşvik için kampanya başlatılıyor. Dilerim başlatılıyordur. Soylu’nun emniyet kemerli fotoğrafına şöyle bir baktım ve de düşündüm. Böyle bir kampanya başlatılacaksa, öncelikle devlet büyüklerimiz öncülük etmeli.
HERKES ÖRNEK ALIR
Örneğin bakanlar, siyasi parti liderleri, belediye başkanları, üst düzey bürokratlar, komutanlar, valiler, emniyet müdürleri... Yani makam araçlarının sağ arka koltuğunda oturanlar... Emniyet kemeri taksalar böyle bir kampanya çok etkili olmaz mı? Herkes örnek almaz mı? (Tabii ki, güvenlik açısından bir sakınca doğurmayacaksa...)
ÖNEMLİ ADIM ATILIR
Haberlere bakıyorum, turizmciler haklı olarak çok sevindi. ‘İlaç gibi geldi’, ‘Zor geçen bir sezondan sonra bu karar son derece olumlu’, ‘Bu tatil turizmciler adına son can suyu olacak’ gibi yorumlar yapıldı. Öncelikle turizmcilerin çok iyi iş yapmalarını diliyorum. Ve de merak ediyorum, uzun tatil kararına Yunan turizmciler de sevindi mi? Özellikle adalarda ‘Türk turist akını’ bekleniyor mu? Malum, son yıllarda Yunan turizmine katkımız büyük!”
CAZİP TATİL ROTASI
Geçen pazartesi günü yanıtımı aldım. Hürriyet EGE’nin, “Komşuya akın var” manşetiyle... “Yunan adaları bu bayramda Türk turist için en cazip tatil rotası” deniliyor, Çeşme, Ayvalık ve Bodrum’dan binlerce vatandaşımızın Yunan adalarına taşındığı bildiriliyordu. Daha sonra, “Komşuya da bayram oldu” haberi çıktı. Sakız Adası’na akın olmuş, üç günde 7 bin Türk gitmiş...
ÇOK İYİ DÜŞÜNMEK GEREK
Elbette herkes tatilini nerede, nasıl geçireceğini seçmekte özgür. Ama Yunan adalarında turizmi Türk turistin ayakta tuttuğu da gerçek. Gerçi, “Oraları da kendimize benzettik” haberleri ne zaman başlayacak merak ediyorum. Ama bayram tatili uzatmalarına sevinen, umutlarını buna ve yerli turiste bağlayan bizim turizmcilerin de iyi düşünmesi gerek.
AKLIMA TAKILAN SORULAR
Dernek Başkanı Celal Bayraktaroğlu, Alaçatı’nın hem işletmeler ve oteller, hem de ziyaretçiler tarafından özenle korunması gerektiğine dikkat çekmiş.
Alaçatı’nın geçmişte dinlence yeri olarak değer kazandığını ifade eden Bayraktaroğlu, artan misafir sayısı ile paralel olarak yükselen müzik sesleri ve sokaklara taşan masa sandalyelerin algıyı değiştirdiğini ve eksenin eğlenceye kaydığını söylemiş.
HUZURLA EĞLENCE OLABİLİR
Ve de en önemlisi Bayraktaroğlu, Alaçatı’nın romantik ve huzurlu yaşamı ile genç dinamik eğlence hayatının iyi bir planlama ile birlikte yaşatılabileceğine inandığını belirtmiş. Bayraktaroğlu’nun, belediyenin de imzaladığını vurguladığı manifestonun maddelerini okumuşsunuzdur. Zaman zaman Alaçatı’yı yazdım, son olarak sevgili Salim Kadıbeşegil’in kaleminden, “Burada iyi şeylerin olduğunu da” vurguladım. Manifestonun maddelerini yineliyorum:
İŞTE O MADDELER
* Alaçatı’nın yaşam kültürüne sahip çıkar koruruz * Alaçatı sakinlerinin köy içinde kalmasını isteriz * Mahallemizi ve komşularımızı önemseriz * Çevremizi ve tarihimizi koruruz * Sanatı ve sanatçıyı destekleriz * Yerel üretimlerimize ve lezzetlerimize sahip çıkarız * Yöremize özgü değerleri ve doğayı koruruz * Sörf sporunun gelişmesine destek veririz * Alaçatı’yı temiz tutmanın hepimizin görevi olduğunu biliriz * Gürültü ile mücadele etmekten kaçınmayız * Misafirlerimizin keyifli tatil geçirmesini önemseriz * Misafirlerimizin de Alaçatı yaşam kültürüne saygı göstermesini isteriz.
“CHP’li vekil Altıok açılışa metroyla gitti.”
Ve de haber:
“CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, İEF’nin açılışına metroyla gitti. Altıok, ‘Dünyanın şu anki en büyük sorunu küresel ısınma. Bunun için vatandaşların farkındalığı da çok önemli. Urla’da oturuyorum. Şehir içindeki toplantılara katılmak için belli bir noktaya kadar aracımla gelip, sonrasında toplu taşımayı kullanıyorum. Çevre ve doğa haklarından sorumlu İzmirli bir siyasetçi olarak farkındalık yaratmak istedim, metroyu kullandım’ dedi.”
KULLANIYORSA KUTLUYORUM
İzmir Milletvekili Altıok’un metroda fotoğrafı da var haberde. Hatta son gelen vagonlarda çekilmiş. Şimdi efendim, sayın milletvekili İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışı gündemde olduğu için mi haberi yaptırıp servis ettirdi? Ya da haber nasıl oluştu? Bunları bilmiyorum. Ama Sayın Altıok’un gerçekten de toplu ulaşım araçlarını sürekli kullanıp kullanmadığını merak ediyorum. Kullanıyorsa, kendisini kutluyorum. Dünyanın en büyük sorunu küresel ısınmaya karşı farkındalık yaratmak istediğini de bildirmiş, bu da güzel. Daha önce de bu konuya değinmiştim, yine diyeceklerim var.
PİŞMAN OLMAYACAKSINIZ
Olay, Türkiye’yi ayağa kaldırdı, yasa boğdu. Servisin şoförüyle anaokulunun müdürü tutuklandı. Okul kapatılırken, olayda hatalar zinciri olduğu ortaya çıktı. Milli Eğitim’le Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme bakanlıklarının yönetmeliklerine uyulmadığı belirlendi. Arkadaşımız Banu Şen, olayı titizlikle ve ayrıntılarıyla aktardı.
SÜREKLİ DENETİM ŞART
Gazete haberlerinde yer aldı ama yinelemekte yarar var. Minik Alperen’in ölümü TBMM’ye de taşındı. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Her önüne gelenin anaokulu ve kreş açtığını vurgulayan Sertel, “Bu kurumlar eğitim yuvası olmaktan çıkıp ticarethaneye dönüştü. Doktor, avukat veya eczacı olmak için nasıl diploma gerekiyorsa bu işi yapacaklar için de ilgili bölümlerden mezun olma şartı aranmalıdır. Bu kurumlar şikayet üzerine değil periyodik olarak denetlenmeli” dedi.
ÇOCUKLARA TİCARİ BAKILIYOR
Sertel, bu faciadan ders çıkarılması gerektiğini bildirdi: “Başka Alperen’ler ölmesin diye okul öncesi eğitim kurumu işletenler ve yeni açacak olanlar da sıkı bir denetime tabi tutulmalı ve eğitim şartı konulmalıdır. Annelerinin, babalarının emanet ettiği çocuklara ticari bir meta gözüyle bakan kurum ve kişilere bu piyasadan derhal el çektirilmelidir.”
Önergeden ne sonuç çıkar bilemem. Ama birilerinin harekete geçmesi, önlem alması şart. Kreş ve anaokulları denetim kıskacına alınmalı, kurallara uymayanlar hemen kapatılmalı, yöneticileri cezalandırılmalı. Çocuklarımız sorumlu ellere emanet edilmeli. Alperen’in acılı ailesine sabır diliyorum.
-----