Sosyal medyada takip ettiğiniz bir dostunuz ya da beğendiniz bir yazarın, sanatçının paylaştığı bir haber, bir anda size, sizden kendi takipçilerinize giderek geometrik hızla yüzlerce, binlerce, on binlerce kişiye ulaşabiliyor.
GÜLÜP GEÇTİM AMA...
Haber doğruysa ışık hızıyla yayılması güzel bir şey. Geçen hafta yakın bir arkadaşımın sosyal medya grubumuzda paylaştığı haberde, televizyonda reklamları yapılan rezidans ve AVM projelerinin Kültürpark’a yapılacağı gibi saçma bir yazı vardı. Gülüp geçtim. Sonra bu paylaşımın çok sayıda kişiye ulaştığını ve bayağı da ciddiye alındığını fark ettim. Haberin, bazı platformların bilgileri dışında adları kullanılarak sosyal medyada yayıldığı anlaşıldı. Yalan haber çok sayıda kişiye ulaştırılıp kafalar karıştırılmış oldu.
HOŞ OLMAYAN BİRİNCİLİK
Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü’nün hazırlattığı 2018 Dijital Haber Medya Raporu’na göre, Türkiye sosyal medyada yalan haberde dünya birincisi. Araştırma 37 ülkeden 74 bin kişi ile görüşülerek yapılmış. Ne yazık ki Türkiye, haberlerdeki dezenformasyon oranı yüzde 49’la birinci sırada. Yanıltıcı haber konusunda Türkiye’yi yüzde 44 ile Yunanistan ve Malezya takip ediyor.
DİKKATLİ YAKLAŞMAK GEREK
22 YILDA 45 BİN HASTA
“Nereden çıktı bu” demeyin. Böyle anarım yıldönümlerinde. Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi Kurma ve Geliştirme Vakfı (KİT-VAK) ile tanışmam o döneme rastlar. 22 yıldır hasta ve yakınlarına umut olmaya çabalayan KİT-VAK’ın kurduğu Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Hastanesi’nde tedavi gördü bir süre kardeşim. Çok gidip gelmişliğimiz var o hastaneye. Bugün yılda 45 bin hastaya hizmet veren hastane.
BULDUĞU YERDE YATANLAR
O günlerde Ege Üniversitesi Hastanesi’nin bahçesinde çok sık rastladığımız görüntüleri hiç unutmam. Tedavi için hastaneye gelip gitmek zorunda kalan hastalar... Onların ve yatarak tedavi görenlerin yakınları... Özellikle çevrede kalacak yeri ve olanağı olmayanların çaresizliği... Araçlarda, bagajlarda, kamyonet kasalarında yatıp kalkanlar... Onlar kadar şanslı olmayıp yere karton, mukavva serip yatak yapanlar... Ve, KİT-VAK’ın başlattığı kampanya... Ege Üniversitesi’nde 7 yıl önce açılan KİT-VAK Hasta ve Hasta Yakınları Konukevi. Geçenlerde bu konukevinin 7’nci yılı nedeniyle bir toplantı düzenlendi.
50 MİLYON LİRALIK İMECE
KİT-VAK Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Soncul, yapılanları anlatmaya çalıştı. “Çalıştı” diyorum, çünkü heyecandan doğru dürüst konuşamadı. Yönetim kurulu üyeleri İklil Ulueren, Nesrin Coşkun, Maksude Kılınç, hasta ve yakınları da vardı. Soncul, hastane, Ege ve Dokuz Eylül konukevleriyle birlikte 50 milyon lira değerinde bir imece gerçekleştiğini vurguladı.
“Ben CHP’liyim. Partimi bırakmıyorum, siyaseti bırakıyorum. Başka hiçbir oluşumun içinde olmam. 15 yıllık görevimi bir arkadaşa devretmeyi daha doğru bulduğum için aday olmadım. Partime bu seçimde de sonraki seçimde de elimden geldiğince destek olmaya çalışacağım.
NOKTA KOYMAYA ÇALIŞIYORUM
- Genel başkan olmak gibi bir düşüncem yok. Ben zaten siyasetçi değilim, iş insanıyım. Siyasetle yolumuz kesişti. 2001’de siyasete girdik. 18 sene sonra da noktayı koymaya çalışıyoruz. Kimseyle aramda problem yok. Genel Başkan’ın kararımı açıkladıktan sonra beni aramasına, benim de onu aramama gerek yok. 2014 seçimlerinden sonra her konuşmamızda kendisine aday olmayacağımı söyledim.
POLİTİKA ÜRETECEĞİ MUTFAK YOK
- Ekonomide, terörde, dış politikada ne yapmak lazım? CHP’nin bunları temellendiremediğini söylüyorum. 2007’den beri genel başkanlarımıza anlattım. Bu partinin politika üreteceği bir mutfağı yok. Aynı şeyleri söyleyerek, yaparak farklı bir sonuç beklemek bana göre doğru değil.
AYVALIK: Naylon yerine
kese kağıdı kullanımı
NAYLON poşetlerin market ve mağazalarda 1 Ocak 2019’dan itibaren yasaklanacak olması üzerine Ayvalık Belediyesi bünyesindeki işletmelerde kese kağıdına geçilmiş. 50 bin kese kağıdı, belediye akaryakıt istasyonu ve marketine kullanılmaya başlanmış.
AMAÇ TEŞVİK ETMEK
Belediye Başkanı Rahmi Gençer, “Naylon poşetlerin doğal yollardan yok olması uzun zaman alıyor. Başlattığımız uygulama ile bu kirliliğin az da olsa önüne geçmek, eskiden olduğu gibi, kese kağıdı kullanımını teşvik etmek istiyoruz. Vatandaşlarımızın da bu önemli konuya gerekli özenle yaklaşacakları umuduyla hazırlattığımız kese kağıtlarını işletmelerimizde kullanmaya başladık” demiş.
Uygulamanın Ayvalık’taki tüm market, bakkal ve mağazalar için örnek olmasını dileyen Gençer, naylon poşet ile kese kağıdı arasında 10 kuruş maliyet farkı olduğunu da anımsatmış, uygulamayı savunmuş:
Ya, ‘Varım, devam’ ya da ‘Benden bu kadar, tamam’ diyecek. Kocaoğlu’nun kararının çok büyük önemi var” demiştim bir süre önce.
DEĞİŞİM FIRSATTIR
Kocaoğlu, 1 Ekim’de kürsüye çıktı, önce 14,5 yıllık görevde yaşadıklarını özetledi. İzmir’in 150 yıllık belediye tarihinde en uzun süre görev yapan başkan olduğunu vurguladı. Ve o günden seçmeler:
“Hiçbir yerel yöneticinin hayal edemediği bir yola çıktık”, “Çalışırsanız, hemşehrinize güven verirseniz başarılamayacak hiç bir yol yoktur”, “Modası geçen değil, model olan kent yarattık”, “Hep dik durduk, İzmirli’nin başını öne eğdirmedik”, “Türk belediyecilik tarihinin en büyük operasyonu bize yapıldı. Kumpasa geldik. Sonunda hepsinden aklandık. Geç gelen adaletin adaletsizlik olduğunu anladık”, “Değişimde ısrarcıyım. Değişim tehdit değil fırsattır. Kimsenin adamı olmadım”, “Ne yaptıysam arkasında durdum. Önce devlet sonra parti için çalıştım...”
ZİRVEDE BIRAKMAK
Ve de 31 Mart 2019’da yapılması öngörülen yerel seçimde aday olmayacağını açıkladı. Kimseye kırgın olmadığını söyledi, “Zirvedeyken bırakmasını bilmek gerek” dedi. “Tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz” diyerek, yerine aday olacak kişi konusunda “sorulursa” fikrini söyleyebileceğini vurguladı.
‘SENSİZ OLMAZ’ DENİRSE
Yaşananlara bakınca düşündüm... Bilmediğimiz bir doğa olayına gösterdiğimiz duyarlılığı bazı önemli toplumsal olaylarda neden sergilemeyelim? Kasırga deneyimi neden örnek olmasın?
-----
Kasırga beklentisi deneyimi
örnek bir ders olamaz mı
EFENDİM hafta sonunda beklenen gerçekleşmedi. Tabii ki, çok da iyi oldu. Neden söz ettiğimi anlamışsınızdır. İlk kez tanışacağımız söylenen kasırgadan elbette. Şöyle bir düşündüm. “Kasırga geliyor” denildiğinde herkes harekete geçti. Sosyal medya çalkalandı, hepimiz meteoroloji uzmanı kesildik. Kimimiz gün, saat, yer verdi “geliyor” diye. Kimimiz iç rahatlattı, “Fırtına tellallığının alemi yok” dedi. Bazılarımız olası felaketten beslenir olduk.
BİR TÜR KENETLENDİK SANKİ
Fırtınanın şiddeti ve yeri konusundaki belirsizlikler devam etmektedir. Bununla birlikte Ege Bölgesi’ni etkilemesi durumunda, 30 Eylül Pazar günü, rüzgar hızının 100-120 km/saate ulaşması ve meydana gelecek yağışların da 75 kg/m2 ve üzerinde olması beklenmektedir.”
EGE KIYILARINDA RİSK
Ve haberlerden özetler: “İyon Denizi üzerinde güçlenecek olan kasırga 29 Eylül Cumartesi gününden itibaren Ege Bölgesi’ne doğru hareket edecek. Kasırganın 30 Eylül Pazar günü kıyı Ege’de rotası tam belli olmamakla birlikte Çanakkale, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla arasından kıyı şeridinden giriş yapması bekleniyor. Kasırga; cumartesi günü Yunanistan’ın güney; pazar ve pazartesi ise Türkiye’nin Ege kıyılarında büyük risk taşıyor.”
ENDİŞEYE GEREK YOK
“Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Gündüz, kasırganın oluşması halinde, ilk verilere göre 30 Eylül Pazar akşamı ya da 1 Ekim Pazartesi sabahı erken saatlerde İzmir’i etkisi altına alacağını dile getirdi, ‘Bu tarihlerde Türkiye’ye gelmesini bekliyoruz. Ancak hemen korkuya, endişeye gerek yok. Yolu üzerinde herhangi bir karaya rastlarsa etkisini yitirecek’ dedi.”
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bir aksaklık olmazsa, o gün CHP’den adaylıkla ilgili kararını açıklayacak. Ya, “Varım, devam” ya da “Benden bu kadar, tamam” diyecek. Tabii ki, CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı konusunda son söz genel merkezin. Ama Kocaoğlu’nun kararının çok büyük önemi var.
GÖZLER KULAKLAR ONDA
CHP Genel Merkezi, Kocaoğlu’nun kararına göre adaylığı şekillendirecek. Belki aday belirleme yöntemi de onun kararına göre kesinleşecek. Haaa, bu görevi isteyenler, akıllarından geçirenler, heveslenenler, kulis yapanların gözü, kulağı da Aziz Kocaoğlu’nda olacak, “Tamam” demesini umacak.
AK Parti için de 1 Ekim önemli gün. Büyük olasılıkla AK Parti’nin büyükşehir adayını belirlemesinde Kocaoğlu’nun kararı etken olacak. Onun, “Varım” ya da “Yokum” demesi, AK Parti aday adaylarının geleceğini etkileyecek.