İşleri kolay değil. Çünkü vatandaş artık onlardan olağan işlerinden fazlasını bekliyor. Örneğin tüketici ucuz gıda sağlanmasını bekliyor. Üretici üretmek ve ürününü pazarlarken destek bekliyor. Nitekim bu beklentileri geçmiş dönemde karşılayan belediyeler var.
BİR TÖREN ANIMSATMASI
Ve geliyorum İzmir’e... Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 8 Nisan Pazartesi günü, görevi Aziz Kocaoğlu’ndan devraldı. Öncelikle o gün önemliydi. İzmir’in unutulmaz başkanı Ahmet Piriştina’nın doğum günüydü. “Raslantının böylesi” denilecek bir gündü. Piriştina’nın dünyaya zamansız vedasından sonra yerine seçilen Aziz Kocaoğlu, İzmir’in belediye tarihinde bir rekor kırarak 15 yıl başkanlık yaptı.
CANLA BAŞLA VE AŞKLA
İzmir’in 35’inci belediye başkanı Tunç Soyer de gururlu olduğunu vurgulayıp şöyle diyordu: “Bugün aynı zamanda İzmir’in efsane belediye başkanlarından rahmetli Ahmet Piriştina’nın doğum günü. Bu vesileyle onun efsanesine de sahip çıkacağımızı belirtmek istiyorum. Bugün bu görevi devralıyorum, ama şunu da biliyorum ki bu bir nöbettir. Bana oy veren, vermeyen herkesin daha büyük onur duyarak yaşaması, bu kenti koruyup ileriye taşımak için canla, başla ve aşkla çalışacağım.”
BAYRAĞI İNDİRMEYECEĞİZ
Soyer, görevi devraldığı Kocaoğlu’nu da unutmadı: “Kendimi çok şanslı hissediyorum. 15 yıl İzmir’de büyük bir onur ve başarı ile belediye başkanlığı yapan başkanımızın ardından bu görevi devralacağım. İzmir asla Aziz Başkan’ı ve yaptıklarını unutmayacak. Kendisinden müsterih olmasını rica ediyorum. Onun bayrağını asla aşağıya indirmeyecek, yukarı çıkarmak için canla başla çalışacağız.”
GÜZEL BİR ‘MERHABA’
1946 Isparta Yalvaç doğumlu olan Karakuş, Gönen Öğretmen Okulu ve Selçuk Eğitim Enstitüsü mezunu. 1966-1990 yılları arasında farklı şehirlerde öğretmenlik yapan Karakuş, TRT İzmir Bölge Radyosu için “Egeyi Yazanlar” adlı programı hazırlayıp sundu ve aynı zamanda pek çok radyo oyunu yazdı. 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde 37 kişinin can verdiği katliamdan kurtulan Hidayet Karakuş, şiir ve romanlarının yanı sıra çocuk kitaplarıyla da tanınıyor.
KARAKUŞ ETKİNLİKLERİ
Fuar’da yarın Mavisel Yener, Nevzat Süer Sezgin ve Hüseyin Yurttaş’ın katılacağı “Çocuk Yazınında Hidayet Karakuş” söyleşisi, 14 Nisan Pazar günü Yüksel Pazarkaya, Efdal Sevinçli, Bahri Karaduman, Oğuz Tümbaş ve Hülya Deniz Ünal’ın katılacakları “Karakuş’un Şiir Evreni” paneli ve yine aynı gün Yüksel Pazarkaya, İnci Aral, Öner Yağcı ve Gönül Çatalcalı’nın yer alacağı “Hidayet Karakuş’un Romanları” adlı panel gerçekleştirilecek.
YAŞAM İÇİN ANLAMLI SÖZ
TÜYAP’ın, “Türkçem Adresimdir” adlı armağan kitap hazırladığı Hidayet Karakuş’un, sosyal medyada İz Gazete’de yer alan şu sözleri, Fuar’dan yine söz etmemin nedeni: “Okumayan insanın konuşmaya hakkı yoktur diyor bir düşünür. İzmirliler okuyarak konuşsun.”
14 Nisan akşamı kapanacak Fuara 457 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılacak, 114 söyleşi, panel gibi etkinlik düzenlenecek. İzmir Kitap Fuarı’nın bu yılki onur konuğu şair ve yazar Hidayet Karakuş. Fuar süresince düzenlenecek panel ve söyleşilerde, Karakuş’un yaşamı, eserleri tanıtılacak. Bugün, “Kendi Sesinden Şiirler” etkinliğinde Karakuş bazı şiirlerini okuyacak. Fuar süresince Hidayet Karakuş, “Atasözlerimiz Bizi Söylüyor”, “Çocuk Yazınında Hidayet Karakuş”, “Karakuş’un Şiir Evreni”, “Hidayet Karakuş’un Romanları” adlı söyleşi ve panellere katılacak.
KIZILAY ARACINA BEKLİYORUZ
Girişin ücretsiz olduğu 24. İzmir Kitap Fuarı, 6 – 14 Nisan arasında 11.00 – 20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Fuar, bugün ve yarın çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. Sağlık için uygun kök hücre bekleyen 3,5 yaşındaki Öykü Arin ve tüm lösemi hastaları için fuar alanındaki Kızılay aracında bağış yapılabilecek. Öykü’nün ailesi, “Sizler de kök hücre bağışçısı olun, umut olun, asla vazgeçmeyin. Tüm İzmirlileri 6 ve 7 Nisan’da TÜYAP Fuar alanındaki Kızılay kan bağış aracına bekliyoruz” çağrısında bulundu.
-----
BİR GÜZEL OYUN
Otizmden saklanma
Öncelikle sandığa gidip yurttaşlık görevini yerine getirenlere teşekkür ediyorum. Onların oylarıyla seçilen belediye başkanı, belediye ve il genel meclisi üyeleriyle muhtarlara başarılar diliyorum. Hepsinin yolu açık olsun.
SÖZLER YERİNE GELMELİ
Artık ülkemiz için yeni bir sayfa açıldı. Seçim döneminde, özellikle rakiplere yöneltilen sert söylemlerin, suçlamaların geride kalması gerektiğini düşünüyorum. Hatta kaybedenlerin kazananları kutlayıp uygarca başarı dilemesini özlüyor ve umuyorum. Sonuçta seçim bir yarıştır, kazananı ve kaybedeni vardır, önemli olan bundan sonrasıdır. Şimdi yurttaşa, kente, ülkeye hizmet zamanıdır. Seçim öncesi verilen sözlerin yerine getirilmesi, projelerin gerçekleşmesi için çalışma zamanıdır.
BU BİR NÖBET DEĞİŞİMİ
Önceki dönem görevde olan ancak seçilemeyen veya aday gösterilmeyen yerel yöneticilere, “Teşekkürler, bu bir nöbet değişimi” demek zamanıdır. Seçilen yeni başkan, meclis üyesi ve muhtarları da, “Biz görevimizi yerine getirdik. Şimdi sıra sizde. Kentinizin geleceği, hemşehrilerinizin yaşamını kolaylaştırmak için kolları sıvayın. Verdiğiniz sözleri tutun, gözümüz üzerinizde” diye uyarmak zamanıdır.
Yarın yerel seçim var. Sandıklara gidip bize hizmet vermesini istediğimiz ve de dilediğimiz belediye başkanı, meclis üyesi, muhtar adaylarına oy vereceğiz. Yarın bir anlamda, yurttaşlık sınavı günü. Sağlık, yaşlılık, görev gereği başka yerlerde olma gibi haklı gerekçeleri tabii ki anlarım. Ama geçerli bir neden olmadan oy kullanmayan seçmenleri asla anlayamam ve de kimse anlamasın zaten.
ELEŞTİRME HAKKI İÇİN
Her şeyden önce, her seçmenin yurttaşlık görevini yerine getirip oyunu kullanması gerek. Bana göre oy kullanan yurttaşın yerel yöneticileri beğenip beğenmemesi, övüp eleştirmesi, oy vermeyene göre daha adildir. Sonuç olarak yarın sandık başına gidelim, oyumuzu dilediğimiz adaylara verelim.
O DÜŞÜNCELERİ KOVALIM
Akıllarda, (Hava güzel, piknik yapmak, bir yerlere kaçmak, günün tadını çıkarmak var. Zaten bir-iki oydan ne çıkar? Ha bir eksik, ha bir fazla) gibi düşünceler varsa, hemen kovalım. Demokrasinin bize getirdiği yükümlülüğü yerine getirmenin keyfini çıkaralım.
Görüşü ne olursa olsun, yerel yönetici adaylarından hangisini severse sevsin, hangi siyasal partiyi, ya da ittifakı kendisine yakın bulursa bulsun, her seçmen gidip oy kullanmak zorundadır. Çünkü bu bir anayasal haktır, yükümlülüktür, yurttaşlık gereğidir...
ONLAR VİCDANLARA HAVALE
IŞIKTA BİLE TEDİRGİNİM
Buraya kadar her şey çok güzel. Sürekli bir yaya olarak, bu kampanyayı ne denli yararlı bulup, desteklediğimi daha önce dile getirdim. Peki sürücüler, yayaya öncelik vermekte duyarlı mı? Pek olumlu görüş bildiremeyeceğim. Örneğin, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda ışıklı geçitlerde yayaya yeşil yanarken bile karşıya tedirgin geçtiğimi vurgulayayım.
BAŞKAN’DAN İÇTEN İTİRAF
Geçenlerde gazete ve sosyal medya sitelerinde bir haber, daha doğrusu içten bir itiraf. Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Başkan Vekili, İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Celil Anık, Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan değişiklikle yaya öncelikli trafik dönemine geçildiğini vurgulayıp şunları söyledi:
“Yerel seçimlere çok az bir zaman kalmışken, Türkiye’nin farklı bölgelerinde otizm alanında faaliyet gösteren 86 dernek, 5 federasyon ve 7 vakfı temsilen, yerel yönetimlerimize talip olan tüm başkan adaylarımıza ortak çağrıda bulunmak ve onlardan bir SÖZ ALMAK istiyoruz.
4 MİLYON KİŞİ İLGİLİ
Bugün ülkemizde 1 milyonu aşkın otizmli bireyin yaşadığı tahmin edilmektedir. Anne, baba ve kardeşleriyle bakıldığında otizm yaklaşık 4 milyon insanımızı etkilemektedir. Günümüzde otizmin görülme sıklığı her 59 doğumda 1’e yükselmiştir. Şehirlerimizde, günlük hayatımızda hepimizin yaşadığı bilinen zorluklara ek olarak, otizmli bireyler ve aileleri farklı bazı diğer sorunlarla da mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bizler, sağlık hizmetlerinden alışveriş mekanlarına, berberlerden müzelere, tatil mekanlarından parklara, spor olanaklarına kadar kentin tüm unsurlarının OTİZM DOSTU olmasını bekliyoruz ve bunun için yerel yönetimlerimize talip olan adaylardan SÖZ istiyoruz.
GÜRÜLTÜNÜN SONU KRİZ
“İzmirliyim, İzmir’de doğdum, İzmir’de doydum, İzmirli gibi düşünen herkesle İzmir için varım, İzmir benim sevdam, İzmir’den başka bir yerde yaşamayı hiçbir zaman düşünmedim, İzmir’le özdeşleştim, İzmir benim için çok şey ifade ediyor. İzmir bana çok şey verdi, çok şey kazandırdı. 1990’larda herkes ‘İzmir geri kaldı derken, biz İzmir hiç de geri kalmadı, yavaşladı o kadar. 2020’lerde uçuşa geçeriz, tersine beyin göçü başlar’ demiştik. İzmir için elimden geleni yapmaya çalıştım, gayret gösterdim. Bu çabaların içerisinde siyaset hiçbir zaman olmadı, siyaset yapmak istemedim, ama hakkını vererek siyaset yapanları hep destekledim. İzmir projelerini listeledim. Şunun çok iyi farkındayım. Bu projeler sadece belediye gücüyle yapılabilecek projeler değildir. Merkezi hükümetin de desteğine ihtiyaç vardır. ‘İzmir Akdeniz’in Yıldızı’ hedefine adım adım.”
KEMERALTI’NDA DEĞİŞİM
1- İzmir’in Türkiye’nin hava yollarında ikinci HUB yapılması, belediyenin bir numaralı lobi faaliyeti olmalıdır.
2- Kemeraltı’nda değişim esnafı ikna ederek başlamalı. (Gece aydınlatması, 24 saat güvenlik hemen)
3- Büyükşehir Belediyesi’nin başarılı mali yapısı devam etmeli.