ZİCO beraberlik hayaline dalarken, Beşiktaş golü attı. Tigana, kulübedeki Bobo’yu 75. dakikada oyuna aldı, 15 dakika kala... Brezilyalı, Delgado’nun çıkardığı topu adrese gönderdi.
O sırada Zico, takımda değişiklik yapmak gerektiğini hatırladı galiba. Kulübede dinlenen Kezman, Alex ve Mehmet Yozgatlı’dan birini seçmeyi düşünmüş olmalı. Alex’i oyuna aldı. Dakika 86. Bu ne acele hocam!.. 16 golü, 11 asisti var. Alex aklına düşmez mi? Alır süper yıldızı, ya bir asist yapar ya da duran toptan Tuncay’a gol attırır. Oldu mu beraberlik. Zico’nun böyle bir kurtuluş ipine tırmanmak zorunda kaldığını sanıyorum. Öyle ya son 5-6 dakikada olsa da, umuttu. O kısacık zaman içinde Alex’in ayağına top ya bir ya da iki kez geldi. İşte biri Avrupalı, diğeri Güney Amerikalı iki teknik direktörün farkı.
Haydi büyükler örnek olun
Biri Bobo’yu gerekli zamanda takıma koyarken, öteki son dakika umuduna sığınıyor. Bizce Fenerbahçe, oyuna yanlış dizilişle girdi. İkinci yarıya Alex’le, Kezman’la başlasa daha etkili olurdu.
Beşiktaş, daha diri gözüktü. Maçın 17. dakikası biterken, ilk şut Nobre’den çıktı. Fenerbahçe öylesine durgun, beraberliğe yatmıştı. Sonunda uyandırdılar. Beşiktaş-Fenerbahçe maçının havası esmedi İnönü’de. Sakin, oyuncuları birbirine karşı sevecen... Maçın tarihe geçecek görüntüleri stattaki atmosferdi. Tek bir küfür işitilmedi. Birkaç pankart göze battı. Sanki bir barış harekatı izledik. Ev sahibi konuğunu çiçeklerle karşıladı. Hatta yanak öpmecesine. Maçın anlatılır özelliği bu. Az şey değil. Ezeli rekabetteki hava kirliliğini temizlemeye başlayacaksak; işte ilk adım.
İki hafta sonra rövanş var. Aynısını Saracoğlu’nda görmek isteriz. Kim kimi yenmiş, hangi hakem "şampiyonluğa giden yolları kesiyor!", kim "federasyondan destek" alıyor. Bütün bu seneryolardan kurtulmak için tek çare: Barış!!! Beşiktaş ilk maçı 1-0 kazandı. Rövanşta ne olur bilinmez. Ama yıllardır barış özlemi çekiyoruz. Futbolu "şiddetin işgali"ne uğramış bir ülke olarak...
Haydi büyükler, bu şansı iyi kullanın. Peşinizden gelenlere örnek olun.