Cinnetin çıkış kapısı!

GALATASARAY-Fenerbahçe maçını televizyondan izledim. Artık maça gitmek bir keyif değil, keder. Ezeli rekabet dediğimiz "Kutsal gelenek" giderek kan davasına dönüşüyor.

O gece iki küçük konuğum vardı. İlköğretim öğrencisi Cihat (12) ve Enes (14) kardeşler. Biri G.Saraylı, öteki Fenerli.

Koltuğa oturduk, maç başladı, gözümüz ekranda. Daha ilk dakikalarda Ali Sami Yen Stadı’nın tribünlerindeki barometre tepeye fırladı. Fırtına patladı. 100 yıldır gözümüzün içi gibi baktığımız, taparcasına sevdalandığımız rekabetin içine düşürüldüğü dehşeti acı ile izledik. Cihat ve Enes’e baktım, gözleri fal taşı, ikisi de kaskatıydı.

Devre arasında gittiler, onlara futbol oyunu diye anlatılan tutku, şölene benzemiyordu. Kara gecenin tepkileri sürüyor. TV’de maç neredeyse hiç ekrana gelmedi. Baştan sona "Utanç sahneleri..."

Peki ne yapacağız.

Genç kuşaktan Altan Tanrıkulu yazısında soruyor: "Kan mı dökülsün! Futbolcular hariç herkes suçluydu." Mehmet Demirkol: "Biz bunu hak ediyoruz." Erman Toroğlu’nun yazısı savcılık açıklaması gibi: "Hepsi organize. Dünyanın en büyük derbilerinden, diyorlar G.Saray-F.Bahçe maçına. Ama isimlerine yönetici denilen küçük kafalı isimlerin Türk futboluna getirdikleri bu." Kırmızı Nokta: Utanç

Pazar gecesi TRT başta, kanallar, sorumlu yayıncılık çağırısı yaptı.

Yaşadığımız sorunlar sadece birkaç kulübün sorunu değil, temeldeki sorunlardır. Gazete manşetlerindeki kışkırtmalar, işte böyle patlamalara zemin hazırlıyor. Tribünler barut fıçısı. Hele G.Saray taraftarı... Yönetime isyandan sonra çıkardıkları olaylar bağışlanamaz.

Bugünkü yasalar ve uygulama yöntemleriyle varacağımız yer belli oldu. Anarşi. Türkiye’yi futbolda içine düştüğü çukurdan çıkaracak bir federasyon yok. Devlet bu işe "el koymalı" diyeceğiz. "Özerklik" diye bağıracaklar. Hangi özerklik? Hiçbir özgürlük sınırsız değildir. Örnek arıyorsanız, Dünya Şampiyonu İtalya’ya bakınız. Şikeyi de, terörü de yaşatmamak için adeta savaş veriyor. Daha fazla geç kalmayalım!..
Yazarın Tüm Yazıları