Paylaş
Gövdesi kızılcıktan, sapı ceviz ağacından yapılan, kezzapla renklendirilen, geleneksel yılan motifiyle yaşamın, yeniden doğuşun ve nesillerin sürekliliğinin simgeleyen "Devrek bastonları" için Zonguldak'ta Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesinde kurulan merkezdeki atölyede Devrek bastonu üretimine başlanmış.
Bu merkezde teorik ve uygulamaya yönelik çalışmalar yapılıyormuş. Öğrenciler, yöreye özgü bastonların üretimini öğreniyormuş.
BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, atölyeyi şöyle anlatmış:
"Üniversite olarak Devrek bastonunu üretmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İnşallah burada çok güzel bastonlar hazırlayacağız. Zonguldak'ın turizmiyle ilgili marka değeri oluşturacağız. Bastonlar eğitimin bir parçası olarak üretiliyor ve satılmıyor. Üniversitemize gelen konuklarımıza hediye olarak sunacağız. Devrek bastonlarını dünyanın dört bir köşesine ulaştıracağız."
Öğretim görevlisi Afitap Bulut da 200 yıllık bir geleneğe sahip olan Devrek bastonlarının en büyük sorunun pazarlama olduğunu söylemiş ve devam etmiş:
“Hedefimiz bu bastonun yurt içi ve yurt dışında tanıtımını desteklemek. Bastonun coğrafi işareti var ama yenilenmesi gerekiyor. Onunla ilgili merkezimizin çalışması olacak. Amacımız diğer uygulamalarla birleştirip yeni bir ürün ortaya çıkarmak."
Üniversite geleneksel bir değere sahip çıkmış, onu dünyaya açmak için yola koyulmuş.
Yolları açık olsun.
Keşke buna benzer işbirlikleri konusunda daha çok haber gelse.
Öğrenciler hayvan kemiklerini toplayıp
fakültelerinde laboratuvar kurdular
İki yıl önce öğrenci kabulüne başlayan Siirt Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde, anatomi eğitiminin "olmazsa olmazı" olarak nitelendirilen laboratuvar oluşturulması için öğrencilerden de destek istenmiş.
Öğrenciler, verilen ödev kapsamında memleketlerinde buldukları buzağı, eşek, domuz, kedi, köpek ve bıldırcın gibi hayvanlara ait kemikleri getirmiş.
Bu kemikler laboratuvarda birleştirerek 15 iskelet oluşturulmuş.
Yüzlerce kemik de tek tek sergilenmiş.
Öğrenci Mehmet Orhan, üniversiteye bir laboratuvar kazandırmaya katkı sundukları için mutlu olduklarını söylemiş ve eklemiş:
"Nevşehir'de bir domuza ait kemikleri toplayarak, arkadaşlarımla birleştirip okulumuza bir domuz iskeleti kazandırdık. Bu bizden sonra gelecek arkadaşlarımız için de çok güzel bir kazanım. Biz emek verdik, hocalarımızın dersi bunun üzerinde anlatmasıyla arkadaşlarımız daha iyi eğitim almış olacaklar. Sadece kitaplar üzerinde değil, görsel olarak da başarılı bir eğitim verilmiş olacak."
Fas'tan veteriner hekim olmak amacıyla Siirt'e geldiğini anlatan Moussaab Zarhouti ise Diyarbakır'da bulduğu tavşan kemiklerini Siirt'te arkadaşlarıyla iskelete dönüştürdüklerini söylüyor.
Dekan Prof. Dr. Nihat Şındak da durumdan memnun:
"Anatomi laboratuvarı, veteriner eğitiminde temel bilimler bölümünün altyapısını oluşturuyor ve veteriner hekim yetişmesinde büyük önem taşıyor.
Çünkü, biz sadece hayvan sağlığıyla değil, aynı zamanda tür analizlerinin yapılmasında da bu laboratuvardan edindiğimiz bilgileri kullanıyoruz.
Temel bilimlerin neredeyse temelini oluşturacak bu laboratuvarın oluşturulmasında öğrencilerimizin katkısını önemsiyor ve takdirle karşılıyoruz."
Eğitimin her şeyin başında geldiğine inandığım için ben de çok memnun oldum.
Bu bir NASA polemiği
haberi değildir
Geçen haftanın en renkli haberlerinden biri Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun NASA ile ilgili yaptığı açıklamadan sonra yaşanan polemikti.
Eroğlu, “NASA’nın meteorolojik hava tahminleri bizim gerimizde. Geçen yıl yaptıkları tahminleri tutmadı mesela. Bizim teknolojimiz onlardan ileri. NASA da kim oluyor” dedi.
NASA Sözcüsü ise, “Kuraklık konusundaki açıklama resmi bir NASA raporu değildir. Biz hava tahminleri yapmıyoruz” açıklaması yaptı.
O işe, Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) bakıyormuş.
Gelin geçen hafta gelen, içinde polemik olmayan bir Eroğlu haberini yazayım:
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Fırat Üniversitesi ile imzalanan protokol çerçevesinde nesli tehlike altında olan flora türlerinin yetiştirilmesi için inşa edilmeye başlanan doku kültürü laboratuvarı ve seranın bu yıl sonunda tamamlanacağını açıklamış.
Tesiste, steril şartlarda, yapay besin ortamında, bitki hücre, doku ve organlarından, çeşitli yöntemler kullanılarak yeni hücre, doku, organ ve bitki üretilmesine imkan sağlanacakmış.
Hem yeni çeşitler geliştirilebilecek hem de var olan türler korunabilecekmiş.
Bakan Eroğlu anlatmış:
"Bakanlık olarak teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Özellikle nesli tehlike altında olan türler için başarılı çalışmalara imza atıyoruz.
Değerli türlerin korunması ve çoğaltılması amacıyla doku kültürü tekniğini kullanmak için çalışmalara başladık.
Üniversite yerleşkesinde 2 milyon lira yatırım bedelli, 672 metrekarelik bir alana sahip olacak doku kültürü laboratuvarı ve serayı bu yıl sonunda tamamlamayı hedefliyoruz.”
Elazığ’a doku kültürü laboratuvarı kuruluyor olması, görmek istediğimiz bir haberdi.
Polemik isteyenlere bir cümleyi ben yazayım:
“NASA’nın geçen yılki bütçesi 18 milyar dolar, Eroğlu’nun bakanlığının bütçesi 17 milyar TL’ydi.”
Herkesin her zaman iyi haberler alması dileğiyle…
Paylaş