Paylaş
Bayram geldi! Başkent, çiçek ve kelebekte ünlü demiştik. Peki kuşları?
Yazmak bayrama denk geldi. Kuşların mekânları da bayramlık mekânlar zaten Kuşu en bol ve rahat bulabileceğimiz mekânlardan en yakın ikisine, Mogan ve Eymir göllerine sevgili hocalarım Mutlu Kader ve Deniz Seyran’la gittik. Yazıdaki güzel fotoğraflar onlardan ve Ankara’nın kuşlarından 7 yıldır takvim hazırlayan Prof. Dr. Adnan Ataç’tan.
Ankara’da kuş denildiğinde Nallıhan, barajlar, Elmadağ ve Yenikent-Beypazarı yolu diğer akla gelen yerler.
İLK DURAK MOGAN
Mogan’a doğru yola düştüğümüzde hava kapalıydı. Vardığımızda açmasını diledik. Kapalı havanın iki sakıncası var; ilki, enstantane hızı düşüyor, ışığa duyarlılıkla ilgili ISO değerlerinin arttırılması gerekiyor. Bu da fotoğraf kalitesini düşürüyor. Net, keskin fotoğraflar elde edemiyorsunuz. İkincisi, hareket azalıyor. Kuşlar da kelebekler gibi uçmuyor veya kendilerini göstermiyorlar. “Açar inşallah” dedik, düştük yola.
Gitmek isteyenlere tam nokta veriyorum. Çeşit çeşit kuşları görebileceğiniz ilk yer, Gölbaşı Belediyesi’nin hemen karşısındaki Atatürk Sahil Parkı. Girin. Kısa bir yürüyüş ve gölün kıyısındasınız. İlk kuşlarınız, bahriler ve sakar mekeler önünüzde. Ahşap yürüme platformunda biraz yürüdükten sonra kuşların suda ve karada durmalarını sağlayan taşlı kıyıya ulaşıyorsunuz. Burada bahri ve sakar mekeler’in hemen yanınıza kadar geldiğini görüyorsunuz. Ankara’da olup bu manzarayı kaçırmak olmaz. Burada çok yakından ve çeşit çeşit fotoğraflar alın. Bu iyiliğimi de unutmazsınız; siz de bir kuş fotoğrafçısı oldunuz.
Bir de buradan daha uzaklarda görecekleriniz var. Onlara ulaşmak içim göl kıyısından devam edip (yürüyerek veya araçla) ilerilere gitmelisiniz. Gölü solumuza alıp araçla devam ettik. Göl kenarındaki yolun sağı ve solu kafeterya ve düğün salonu ağırlıklı tesislerle dolmuş. Arada birkaç tane de lokanta var. Ankara’nın tüm düğünleri burada yapılsa bu tesisler bu durumu kotarır diye düşünmedim değil.
Göl bitmeden sola girdik. Sazlıklar bizi karşıladı. Bir ipucu; sazlıklar, özellikle havalar soğuduğunda kuşların beslenmeleri için en iyi kaynaklar olduğundan, kuşların en yoğun görüldükleri yerler oluyorlar.
Deniz Hoca, sazlıkların yanından göl kıyısında ilerlediğimiz dar yolda birden durdu. 25-30 metre ilerimizi gösterdi. Sazlıklarla yol arasındaki açıklıkta sazlık delicesi ile yanında saksağan vardı. Sazlık delicesi, bildiğin kartal büyüklüğünde bir kuş. Avını yemekle meşgul. Bizim kapıda, bacada her zaman gördüğümüz saksağan da etrafında dönüyor. Koca kuşu kaçırıp kalanı yemeye çalışıyordu, iyi mi? Vay canına-bir NatGeo belgeseli! Filme aldım. Avının yedi veya saksağan rahatsız etti, dev kuş havalandı, sazlıkların üzerinden kayıplara karıştı.
Yolumuza göl kenarında devam ettik. Mogan Gölü temizleme çalışmalarının şantiyesine çıktık. Ekipten Yrd. Doç. Dr. Kağan Özdemir (İstanbul Üniversitesi) ve Gerben van der Berg (Çevresel Rehabilitasyon Bölüm Başkanı) ile görüştük. Yazının hazırlandığı sırada tüm altyapı hazırlığının bitmek üzere olduğunu söylediler. Yapılan işlemin dünyada ikinci büyüklükte olduğunu, burada bir çeşit madencilik çalışmasının yapıldığını eklediler. Çalışmayı Çevre Bakanlığı hazırlamış, Ulaştırma Bakanlığı yürütüyor. Çıkarılanlar kapalı bir sistemde taşınıp, susuzlaştırılacak ve jeotüplerin içine çökertilecek. Su, ayrıştırılıp göle verilirken, kalan gübre olarak gölün güney tarafında oluşturulan biyolojik ormana taşınacakmış. Gölbaşı Belediyesi de göle akan derelerin ıslahıyla ilgili projelerde önemli yol kat edildiği belirtti. Mutlu olmuştuk ama bu göllerle ilgili 20 yıldır kesintisiz bilimsel çalışmalar yapanlar, bu işler için kendilerine danışılmadığını belirttiler. Sorulmalıydı diyor, durumu ilgililere bırakıyorum...
Dönüşte koruma altındaki küçük kerkenez, tel üzerinde bizi seyrediyordu. Nesli tehlikede olup burada üreyen başka kuşlar da var; alaca balıkçıl, küçük balaban, balaban, Macar ördeği, elmabaş patka, pasbaş patka ve dikkuyruk.
VE EYMİR’DEYİZ
Diğer önemli değerimiz Eymir Gölü’ne Mutlu Hoca ile gittik. Gölde, iskelelerde ve göl kenarında kuşların bolluğu mutluluk vericiydi. Gölün bulunduğu ormanda Türkiye kuş çeşidinin yarısından fazlasının yaşadığı tespit edilmiş. Göl ve sazlıklarla zenginleşen ortamda Türkiye’de nadir görülen kuşlar da görülüyormuş. Çiğdecinin ilk defa kaydı burada yapılırken, akkaşlı kirazkuşunun son yüzyılda bilinen beş kayıttan ikisi burada yapılmış. Kuş göçlerini araştırmak ve türlerin popülasyon biyolojilerini öğrenmek için kullanılan halkalama, bir kuşun telemetriyle izlenmesi Türkiye’de ilk defa burada uygulanmış.
ELDEKİLER BAYRAMLIK
Aslında suyu bol bir kent olduğunu mahalle isimlerinden kolayca anlayabileceğimiz Ankara’da, açıkta akan dere bırakmamışız. Ankara adıyla tescilli çiçeğin en bol olduğu yerdeyse sadece adı kalmış. Örnek isterseniz, bent veya kavak ile dere, çiğdem ile mahalle eşleşmelerini verebilirim. Hal böyle olunca çiçek, kelebek veya kuş, Ankara’da bir vahaya sığınırcasına yeşil ve suyun olduğu yerlere, gezeni-göreni hayrete düşürecek zenginlikte doluşuyor. Ankara’nın eldeki yeşil ve mavi renkli yerleri “son şans” veya “ardı yok” noktaları. Bence yılın her mevsimi gidilmesi gereken bayramlık mekanları. Mutlu bayramlar...
Paylaş