Paylaş
O günden sonra bina, ev olur.
Sıcak çorba kokusu askerlere evlerini hatırlatır.
Evden gelen piyano sesi ise ortama masalsı bir hava katar.
Yapı, Mimar Kemalettin’in Cumhuriyet öncesi eseridir. Cumhuriyet sonrası da eserler kazandıran mimar ve Ankara için burası, sadece bu özelliğiyle bile tektir.
* * *
Bir gün, Ankaralıların şaşkın bakışları arasında çift kanatlı iki Yunan bombardıman uçağı Ankara semalarında görünür. Ankaralılar şaşırırlar. Hani nerdeyse el bile sallarlar.
Onlar, cephaneleri el bombası, bir adres aramaktadırlar.
Bulurlar. Üzerinde birkaç tur atarak, tren garına bombaları bırakırlar.
Evin camları kırılır, yedekte bekleyen birkaç vagonda yangın çıkar.
Ankara’da bile ciddi güvenlik sorunlarının yaşandığı o günlerde aksilik bu ya, bir de sağlık sorunu baş gösterir. Mustafa Kemal Paşa; “Yatma zamanı değildir!” der ama yüksek ateş ve Doktor Reşit’in ısrarıyla yatağına uzanır.
Uçak, hastalık derken bir başka sorun daha vardır. Milli mücadelede önemli işler yapan ve Meclis’te ayakta alkışlanan Çerkez Ethem konusunda huzursuzluk söz konusudur. Atatürk yıllar sonra Nutuk’ta, Çerkez Ethem’in kendisi için “Onu Meclisin kapısına asacağım!” dediğini söyleyecektir.
* * *
Çerkez Ethem’in Ankara’ya geleceği haber alınır. Mustafa Kemal Paşa, Binbaşı Salih’e ev ve çevresinde önlem alınmasını söyler.
Çerkez Ethem adamlarıyla Direksiyon Binası’na gelir. Hızla mermer basamakları tırmanır. Paşa’nın ikinci kattaki odasına gelir.
Mustafa Kemal Paşa yatağında, Dr. Reşit Bey karşısında, sandalyededir. Yatağında doğrulur, eli yastığının altındaki tabancasına gider. Çerkez Ethem’in de eli belindeki tabancasına...
Gergin bir konuşma olur. Konuşma boyunca eller gergin ve hep aynı yerdedir.
Gerginlik odanın dışından gelen seslerin duyulmasını engellemez. Binbaşı, aynı zamanda Yaver Salih askerlerle çevreyi kuşatmış ve basamaklarda, kapıya kadar dizilmektedirler. Yaver Salih gerginliğin sürdüğü odaya girer. Çerkez Ethem, belki de tarihimizin en gergin “Geçmiş olsun” cümlesini kurar.
Odadan çıkar. Önce kapıda, sonra basamaklarda, elleri tüfeklerinin tetiklerinde bekleyen askerlerin arasından hızla geçer, gider.
Ankara’nın, Mustafa Kemal’in kalesi olduğunu anlamıştır.
* * *
Çerkez Ethem’in hain olup olmadığı konusunda tarihçilerin iki zıt düşünceye sahip olduğunu belirtmekte yarar var. O zamana dek isyanları bastırmak gibi önemli hizmetler yaptığı ve Yunanlılara sığındığı herkesin hemfikir olduğu konulardır. Merkezde ve korumasız bir çevrede olma gibi olumsuzluklar, yeni bir konut arayışında önemli etkenlerdendir. Ankaralılar Çankaya’da bir bağ evi hediye ederler. Bir süre iki evde yaşanacaktır. Fikriye Hanım da Paşasının Çankaya’dan dönüşünü sabırla ve özlemle bekleyecektir. İyice hastalandığında bile yatmak istemeyen Mustafa Kemal Paşa, sağlıklı olduğunda çok geç saatlere dek çalışmaktadır.
Böyle geçe kalmalarından birinde Çankaya’dadır. O günlerde Direksiyon’un arkasında dev yapılar değil nerdeyse hiç bina yoktur – Çankaya’daki köşk, gün ışığında pencereden gözükmektedir.
Fikriye Hanım gece de görme yolu bulmuştur. Paşası gelene dek pencereye oturup gece karanlığında bir çift ışığın yanmasını bekler. Bunlar Mustafa Kemal Paşa’nın otomobilinin farlarıdır! Çift ışığı gördüğü anda Fikriye Hanım da üst kattaki odasının karpuz şişeli petrol lambasının ışığını arttırır.
İster ki bu saate yorgun ve uykusuz gelen Paşası da evdeki ışığı görsün ve anlasın ki; Fikriyesi yatmamış, ona bir yorgunluk kahvesi hazırlamak için beklemektedir.
Tarihte bugün (1921) Çerkez Ethem’in kuvvetleri büyük bir çatışma olmadan dağıtıldı.
Yine tarihte bugün; Gazeteci Uğur Mumcu (1993) ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile dört koruması, şoförü (2001) haince öldürüldüler.
Kaynaklar: O Sarışın Kurt, Attila İlhan ve Ankara, Falih Rıfkı Atay.
BASAMAKLARI ÇIKIN O ODANIN IŞIĞINI YAKIN
Gidin Direksiyon Binası’na. Dönerek tırmanan mermer basamakları çıkın.
Çıkarken acele etmeyin. Belki de Milli Mücadeleyi bitirecek bir çatışmanın bu basamaklarda duranlarca engellendiğini düşünün. Daha güzel ülke olma yolunda Mumcu ve Okkan gibi kaybettiklerimizi anın. Neleri engellediklerini, bizlere neler kazandırdıklarını hiç bilemeyeceğimiz tüm şehit ve gazilerimizi, Astsubay Ömer Halisdemir’i, Trafik Polisi Fethi Sekin’i unutmayın. Artık ikinci kattasınız. Odalardaki sadelik dikkatinizi çekecek. Önünüzdeki odadaki yatağa bakın. Fikriye Hanım’ın resminin olduğu diğer odayı da mutlaka görün. Hoş bir gülümsemeyle fark edeceksiniz ki, odayı artık karpuz şişeli petrol lambası aydınlatmıyor. Olsun. O odanın ışığını yakın! Direksiyon Binası bugün Milli Mücadele’de Atatürk Konutu Müzesi’dir. Giriş katı, demiryolları müzesi şeklinde düzenlenmiştir. Hemen arkasında Atatürk’ün Vagonu var – gezmeyi unutmayın! Pazar günleri kapalı olan müze ücretsiz gezilebilir. Gruplarda randevu alınması gerekiyor. Müze Sorumlusu Günay Uluç Bey, güler yüzüyle sizi karşılayacak.
Adres: Ankara Tren Garı
Telefon: 0312 309 05 15 / 4084
Paylaş